Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Galatasaray Odeabank, Abdi İpekçi’deki bir derbiyi daha “göstere göstere” kazandı. Sahada ne yapması gerektiğini bilen, kapasitesinin sınırlarını zorlayan ve yine istediğini alan taraf Sarı-Kırmızılılar’dı.

        Kağıt üzerindeki artıları eksileri, iki takım arasındaki bütçe farkı gibi detayları, Abdi İpekçi’nin büyüsünü falan bir kenara bırakıp, sahadaki gerçeğe bakalım. Galatasaray, neredeyse her hücumda ya ters eşleşmeyi yakalayıp, ya da rakibinin yumuşak karnı penetre savunmasının üzerine gidip skor üretmeyi amaçladı. Ergin Ataman’ın, rakibin zayıf yönünü teşhis edip, bu oyun kurgusuna odaklanması kadar doğal birşey olamazdı. İlginç olan ise, Obradovic’in, 40 dakika boyunca başını ağrıtan bu “kısır döngüye” göz göre göre kayıtsız kalmasıydı. Lasme’nin Sloukas, Green’in de Dixon ile pota altında yalnız kaldığı en az 10 hücum sayabiliriz!.. Sanki adam değişmeli savunma haricinde başka bir silahı kullanmak “yasakmış” gibi izledi durdu Sırp coach 40 dakikayı!..

        Galatasaray, 10 top çalıp, 8 top kaybederek bu anlamda artıya geçerken, Fenerbahçe cephesi ise sadece 1 top çalıp, çoğu basit 15 top kaybıyla mücadele anlamında da rakibine göre geride kaldı. Hücum ribaundlarında da 14’e 6 gibi ezici bir üstünlük kuran Galatasaray, rakibinin bu değişmeli adam adama savunmasını bazen kısalarıyla bazen de uzunlarla darmadağın etti. Schilb ve Calebb Green ikilisinin skor üretimine katkısı yanında toplamda 14 asist yapması da beceri anlamında Galatasaray’ı öne çıkaran ayrı bir faktördü.

        Fenerbahçe’nin potaya sırtı dönük 1-2 deneme dışında post-up oynayacak tek uzunu olmaması, sadece hareketli uzunların yaratıcılığına endeksli felsefesi de ayrı bir tartışma konusu olur!..

        Gelelim işin oyun kurucu kısmına... Burada da Galatasaray, bazen Sinan, bazen de Göksenin’le rakibin bu bölgedeki iki silahı Sloukas ve Dixon’ı baskıyla sindirmeyi başardı. Bu ikili, yardımla McCollum’un da savunma açıklarını kapayıp, hücumda daha aktif bir rol üstlenmesini sağladılar. Sonuçta F.Bahçe’nin hücumu da bu baskıyla tıpkı savunması gibi “arapsaçına” döndü!.. Koca 40 dakikayı topu topu 12 asistle kapadılar.

        BASİT AMA AKILCI

        Galatasaray coachu Ergin Ataman, basketbolun doğruları neyi gerektiriyorsa, elindeki malzemeyi bu yönde kullanarak sahaya sürdüğü oyunculardan yine azami verimi almayı başardı. Hiç lükse girmeden, 2. yarının başlangıcının da çok önemli olduğunu bilerek yaptığı “baskınla” rakibi Obradovic’i yine mat etmeyi bildi.

        LİDERLİK PAYLAŞMAKTIR

        Fenerbahçe’de oyun kurucu pozisyonundaki “kakafoni”, izlemesi giderek daha rahatsız edici bir hal almaya başladı. Kazandıkları Real Madrid maçında dahi bunu gözlemlemek mümkündü. Sloukas, liderliğin tanımlamasını “raconu ben keserim”le sınırlarken, bunu üretimde sınıfta kalıyor. İçin için dışladığı Dixon’a boşken vermediği iki net pas, onunla giriştiği yarışın ve bu şekilde takımına verdiği zararın açık göstergesiydi.

        Diğer Yazılar