Tecrübe konuştu
Fenerbahçe’nin bu sezona geçen yıl kaldığı yerden başlamadığı ortada... Kimsenin “süper” bir başlangıç peşinde olmadığı da bir başka gerçek... Adı üzerinde sezonun henüz başı ve önemli olan sonunu nasıl oynadığınız... Ne var ki yukarıyı hedefleyen bir takım olarak tünelin ucunu görebilmek için oyun kalitenizi de sezon boyunca belli bir noktada tutmanız gerekiyor. İşte Sarı-Lacivertliler’in sorunu da burada başlıyor...
Geçen haftaki Brose maçında da, dün Barcelona Lassa karşısında da kendi oyun karakteristiğini sahaya yansıtamadan aksadı, durdu Kanarya... Bir maçı daha kazasız atlattılar ama ne savunmada yardım konusunda o alışıldık özveri vardı, ne de hücumda aklın ön planda olduğu, topun sabırla döndüğü, illa ki boyalı alana girip çıktığı o görmeye alıştığımız akışkanlık...
Dün göze en çok batan olumsuzluk Vesely ile Datome arasında “günün kötüsü” olma adına yaşanan kıyasıya yarıştı!.. Özellikle Vesely’nin yüzüne de yansıyan durgunluk ve moralsizlik çok dikkat çekiyor ki, geçen sezonun önemli bölümünde savunmanın “duvar” kıvamında olmasının en önemli nedeni, onun Udoh ile birlikte boyalı alanda yarattığı tehditti. Vesely’nin o çabukluğu gitmiş... Datome’nin de hücumdaki caydırıcılığının yerinde yeller esiyor. Bogdanovic bir var, bir yok...
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Fenerbahçe’nin Barcelona gibi kritik bir deplasmanda kazanması ve bu anlamda alışkanlığını sürdürmesi, tek kelimeyle tecrübesinin eseri... Dixon’ın kritik anlarda sorumluluk alması, Udoh’un taşın altına elini koyması, Sloukas ve Kalinic’in - ki Sırp oyuncu Vesely’nin açığını elinden geldiğince kapadı - savunmaya verdiği enerjiyle Sarı-Lacivertliler ikinci haftayı da kayıpsız geçtiler.
Sonuçta Kanarya’da lastik Barcelona’da da patlamadı. Oyun kalitesi % 40-50’lerde seyrederken, Euroleague’de yola kayıpsız devam ediyor olması Fenerbahçe’nin sahip olduğu özgüven ve karizmanın da bir eseri aslında...
