Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu yaz içimiz futbolla daha çok ısınacak. Türk Milli Takımı’nın da katılacağı bu turnuva ülke futbolu için, ülke tanıtımımız için ve daha birçok anlamda çok önemli. Euro 2016 yaklaştıkça aklıma 2008’de ki o muhteşem turnuva geliyor. O günlere geri gidiyorum... Milli Takım’la yaşadıklarımız, kamp dönemi, o unutulmaz maçlar birer film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor. 2008’de neler yaptık, 2016’da neler yapmalıyız? Artılar, eksiler neler? O efsane turnuvayı birebir yaşamış bir futbolcu olarak değerlendirme yapma şansım oldukça fazla.

        2008’de ligler erken bitmiş, Milli Takım için 4045 günlük bir kamp dönemi yaşanmıştı. Bu da gerek teknik, gerek taktik, gerekse rakip analizi yapabilme adına hepimiz için büyük bir zaman dilimi demekti. 2008’i özel kılan; doğru jenerasyon, birlik beraberlik, arkadaşlık ve dostluktu. Sahaya çıkmadan işi kafada bitirmiştik. Fiziksel antrenmanlar dışında zihin olarak da Fatih Hoca ve ekibiçalışmalar ve futbol dışı aktiviteler yaptırıyorlardı. Antrenmanlar dışında tavla, masa tenisi, kâğıt oynardık. Fatih Hoca aramıza karışır, şakalaşır, sohbet ederdi. Futbol dışına taşardık. Kafamızdan stresi ve baskıyı atardık.

        MEL GİBSON GİBİ...

        Fatih Hocamın her maç öncesinde bizi motive eden konuşmaları; Braveheart (Cesur Yürek) filmindeki Mel Gibson’un savaş öncesi yaptığı konuşmalardan hiçbir farkı yoktu: “Çıkın oynayın. Kaybetmekten korkmadan mücadele edin.” Ve bu sözleri de gözlerinden ateş fışkırarak söylerdi. Mesela, Hırvatistan maçı... Karşılaşma uzatmaya gitmişti. Herkes çimlerin üzerine oturmuş, 30 dakikalık uzatmanın nasıl geçeceğini hesaplıyordu. Kafalar öndeydi. Tam o sırada Fatih Hoca yanımızda belirdi ve “Kaldırın kafanızı, maç daha bitmedi. Çıkın tüm Türkiye için, Ay-Yıldız için oynayın. Size yakışanı yapın...Milyonlar sizi izliyor. Bu maçı almadan sakın yanıma gelmeyin.” sözleriyle adeta kükredi.

        Bakışları sözlerinden daha da etkiliydi. Çıktık kanımızın son damlasına kadar savaştık. Uzatmanın son dakikalarında gol yedik, yine de bitmedik. Sonucu hepimiz biliyoruz. Ben bu havanın ve ruhun bu şampiyonada takımın seviyesini arttıracağını düşünüyorum.

        O HAVAYI HİSSEDEBİLİYORUM

        Fransa 2016’nın bugün bizim için handikabı takımın uzun süre kamp yapma olanağı olmaması elbette. Kamp süresi kısa ve bu kısa süreçte zaten yükleme yapamazsınız teknik olarak. Ancak takımı fizik olarak hazırlarsınız ki takımın görüntüsü bu anlamda iyi. Fatih Hocamın bu konuda uzman ismi Scott Piri yine iş başında. Son aktivitelere baktığımda ise şunu görüyorum; oyunculara bir “turnuvaya” gittikleri hissettiriliyor. 2008’de uzun kamp döneminde yaratılan bu hava şimdi sıkıştırılmış bir programla; ama akıllı hamlelerle takıma enjekte ediliyor. Ayla Çelik’le birlikte söylenen son günlerin popüler şarkısı‘Bağdat’ın Milli Takım uyarlaması gibi... İlber Ortaylı’nın kampa katılıp tarih konusunda konferans vermesi gibi... Bu etkinlikler takımı kaynaştırma, zihinsel olarak turnuvaya hazırlama adına çok güzel ve etkileyici... Teknik-taktik dışında saha öncesinde bu tür programlarla, oyuncu grubundaki birlik beraberlik havasını, arkadaşlık havasını hissediyorum şimdiden. O adrenalini, birlikteliği, heyecanı dışarıda olmamama rağmen hissedebiliyorum.

        HOCA ARTIK DAHA ILIMLI VE SEVECEN

        Sahayı detaylar belirler, o günkü performanslar belirler. Ama takım olmak, birlikte hissetmek, yaşamak saha performansını doğru etkiler. Bu açıdan baktığınızda Fatih Hocamızın; Tuncay, Nihat ve Tümer hamlesi de çok doğru. 2008 ruhunu birebir yaşamış isimler. İçeride de Arda bu konuda deneyimli. Bu isimler tecrübelerini yeni arkadaşlara aktaracaklardır. Bu isimlere Bülent Bayraktarhocayı da eklemek gerek. Takımımızın en büyük gizli silahı. O da yıllardır Fatih Terim’le birlikte önemli bir faktör. Oyuncuların eğitimi ve zihinsel gelişmesinde ve daha birçok projede hocanın vazgeçilmez yardımcısı. Hocanın beden dili bu havayı yansıtıyor. Eskiden Fatih Hoca daha sertti. Karadağ maçında 90+4 olmuş, bakıyorum hocam sakin. Beden dili daha yumuşak. Daha sıcak, ılımlı ve sevecen. Zaten Fatih Hocam başlı başına bir değer. Ülkenin en büyük kozu. Her zaman olduğu gibi üst düzey tecrübesiyle, uluslararası maç deneyimiyle bu futbolcu grubuna büyük katkıda bulunacaktır. Umut ediyorum bu olumlu hava tüm turnuva boyunca sürer ve saha sonuçlarına da etkisi olur. Ayrıca çok mutlu olduğumu söylemeliyim. Çünkü turnuva boyunca Habertürk sayfalarında sizlerle birlikte olup maçları değerlendireceğim. Bu ilk deneyimimi böyle ustalar arasında yaşayacak olmak bana ayrı bir mutluluk ve heyecan veriyor.

        Diğer Yazılar