Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali’ne sayılı haftalar kaldı. Festivalin konuklarından biri de Mechthild Glaser. Glaser, Altın Kitaplar’dan çıkan “Kitap Gezgini”nin genç ve çok yetenekli yaratıcısı. Sayesinde kâh Harikalar Diyarı’nda Alice’le karşılaşacağız, kâh “Aşk ve Gurur”a karışacağız...

        Alexis Lennox, yıllar önce terk ettiği ailesinin yanına döndüğünde, yanında küçük kızı Amy vardır. Amy ne annesinin bir zamanlar niçin buralardan ayrılmak zorunda kaldığını biliyordur, ne de sahip olduğu şaşırtıcı yetenekten haberdardır. Bu yetenek sayesinde, kitaplar âleminin anahtarını elinde bulundurduğunu bir süre sonra öğrenir. Artık dilediği kitabın içine girebilecek, dilediği karakterle tanışabilecektir. “Alice Harikalar Diyarına”ya kaçıp Kupa Kraliçesi’yle 5 çayı içmek, “Orman Kitabı”nda Mowgli’yle maceradan maceraya koşmak başta çok güzel gelir. Fakat ne yazık ki tıpkı bildiğimiz dünya gibi kitapların dünyası da karmakarışıktır. Amy bütün masalların niçin yarım kaldığını bulmak ve bu sorunu bir an önce çözmek zorundadır, yoksa yakında artık kimse kitap okumayacaktır. İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali için mayısta ülkemize gelecek olan genç Alman yazar Mechthild Glaser’la gençler için kaleme aldığı fantastik macera “Kitap Gezgini”ni konuştuk...

        Kitapların içine girip orada heyecan verici maceralar yaşama fikri nasıl ortaya çıktı?

        Çocukluğumdan beri sevdiğim hikâyelerin içine atlayıp oradaki kötülerle savaşmanın hayalini kurardım hep. Sonunda bu hayalimi bir romana dönüştürmeye karar verdim.

        Seçme şansınız olsa, siz hangi kitapların içine girerdiniz?

        Ah, içine girip dolaşmayı çılgınca isteyeceğim öyle çok kitap var ki. Kahramanım Amy gibi, ben de başlangıçta seçim yapmakta zorlanırdım. Ama bence kesinlikle Çılgın Şapkacı’yla bir fincan çay içmek için “Alice Harikalar Diyarı”na seyahat eder, “Aşk ve Gurur”daki Lizzy ve Bay Darcy’nin peşine takılıp kırlarda yürüyüşe çıkar ve Harry Potter’ın Hogwarts’taki arkadaşlarından hiç değilse biriyle bütün bir gün geçirirdim.

        İçine girdiğiniz kitapları değiştirmek var mıydı hayalleriniz arasında?

        Hayır, hayır... Romanımda anlattığım gibi, kitap gezginlerinin en önemli kuralı şudur: Hikâyeye karışamazsınız. Tam tersine, onu değiştirmeye kalkacaklara engel olmak durumundasınız. Kitabı değiştirmeye cüret eden kişi, karakterlerin başının derde girmesine sebep olur ve sonuçları çok vahimdir. Hatta bir kitabı değiştirirseniz sonradan yazılmış başka birçok kitabın da değişmesine yol açarsınız. O yüzden ben uslu bir ziyaretçi olmayı tercih ederdim.

        Hastası olduğunuz bir karakterin aklını çelmek hiç mi geçmezdi aklınızdan?

        Size kötü bir haberim var: Ne yazık ki muhteşem aşk hikâyelerindeki karakterlerin her zaman muhteşem sevgilileri vardır. Eh, mükemmel bir çiftin mutluluğunu tehlikeye atarsam, hikâyenin gidişatına karışmama kuralını ihlal etmiş olurdum, öyle değil mi?

        Anladım. O halde şunu sorayım: Bu romana nasıl hazırlandınız?

        Önce aklıma gelen fikirleri toparladım. Nereye gidersem gideyim, yanımda taşıdığım küçük renkli bir defterim var. “Kitap Gezgini” için önce klasik edebiyatın en iyilerinden oluşan bir liste hazırladım. Romanımın farklı ülkelerden ve dönemlerden eserlere göndermeler içermesini istiyordum. Önümdeki en büyük zorluk, aralarından Amy’nin maceralarına uygun olanları seçmekti.

        Mechthild Glaser’dan gençlere tavsiyeler

        Nasıl yazıyorsunuz, kurallarınız var mı?

        Her gün sekiz saat çalışıyorum ve en az beş sayfa çıkarmaya özen gösteriyorum. Ve zamanımın çoğunu halk kütüphanesinde geçiriyorum, çevremde kitap okuyan insanlar görmeyi çok seviyorum çünkü.

        Yazar olmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?

        Yazın! Başka bir tavsiyem yok, yazın. Biliyorum, kulağa çok basit geliyor. Ama genç bir yazar için en önemli şey bu. Ben böyle yaptım. Yazar olmaya karar verdikten sonra tam 10 yıl boyunca delicesine ter akıttım. Sonrasında da işler kolay değildi; sayısız kez yayınevleri tarafından reddedildim hatta yeteneğimden şüphe ettiğim oldu. Yine de yazmaya devam ettim ve her yeni hikâyenin öncekinden iyi olması için elimden geleni yaptım. Bir de okudum; sevdiğim kitapları bu kadar özel ve güzel yapan şeyi anlamaya çalıştım.

        ETKİNLİK

        Laura Dower’ın yazdığı kitapta dokumacılıktan fen deneylerine, yemek tariflerinden origamiye kadar adeta yok yok! Bu ve daha birçok etkinliğin ayrıntıları, görsellerle desteklenerek anlatılıyor. Çocuklar hem pusula yapmayı, kendi gazetelerini hazırlamayı öğrenecek hem de yıldızları seyretmek, uçurtma uçurmak gibi etkinlikler sayesinde “dışarıda” eğlenmenin yollarını keşfedecek.

        ROMAN

        Çocuk edebiyatının sevilen yazarı Sevim Ak, yeni romanında, otizmli kardeşini yaşamının merkezi kılan küçük Melis’in narin kalbine dokunuyor. Modern zamanların işi başından aşkın yetişkinleri ile çocukların naif dünyası arasındaki farkı ustalıkla vurgulayan yazar, genç okurları, sorumluluk duygusu üzerine de düşündürüyor. Üstelik gökkuşağının yedi rengini hatırlatmayı ve gülümsetmeyi ihmal etmeden...

        YAZMA DERSİ

        Edebiyatımızın önemli isimlerinden Cemil Kavukçu, “Bir Öykü Yazalım mı?” ile kalbimizi fethetmişti. Sırada, yine çocuklar için kaleme aldığı “Masal Kurma Oyunu” var. Çocuklara yaratıcı yazma dersleri veren kitap, teyzesinin yanına doğayla iç içe birkaç gün geçirmek için tatile giden Bora’yı anlatıyor. Bir akşam elektrikler kesilir ve eniştesi “masal kurma oyunu” oynamayı önerir. Çünkü herkesin bildiği gibi masallar karanlığı ve sessizliği sever..

        ROMAN

        “Öteki” konumuna düştüğümüz anlar, hepimiz için önemli keşif anlarıdır aslında. Filistinli Samir, bir İsrail hastanesinde yapayalnız kalmıştır, üstelik yaralıdır. Çok geçmeden cesur küçük İsrailli Yonatan’la tanışacak, üstelik kendisinin de sandığı kadar ürkek olmadığını fark edecektir. Büyükler kolayca savaş çıkarırken dost olmayı başaran bu çocukların barışa dair öyküsünü seveceksiniz.

        SAĞLIK

        Elimdeki TÜBİTAK etiketli kitap serisi çok güzel. Astım, kanser, tourette sendromu, Alzheimer ve otizm gibi sağlık sorunları yaşayan çocukların umut veren öyküleri. Bu sorunlardan mustarip çocuklardaki “Neden bu sadece benim başıma geldi?” duygusunu etkisiz kılmanın harika bir yolu bu kitaplar. Çok güzel resimler eşliğinde hem aileleri bilgilendiriyor hem de çocuklara güzel hikâyeler aracılığıyla cesaret veriyorlar.

        Eğlenceli tavsiyeler

        4 Tan Sağtürk’ün Doğan Egmont etiketiyle yayımlanan “Ada Bale Gösterisinde” dizisi, küçük okurları “Fındıkkıran”, “Uyuyan Güzel” ve “Don Kişot” gibi klasik balenin başyapıtlarıyla tanıştırıyor. Her kitapta perde açılıyor; rengârenk çizimler, sesli öyküler ve müzik eşliğinde bu büyülü eserler bir kez daha hayat buluyor.

        Zeynep Sevde Paksu, “Kaplumbağa Battuta’nın Günlükleri”ni yazmaya devam ediyor. Profil Çocuk’tan çıkan serinin yeni kitabı “Kudüs’te Bir Gün”. Battuta, Kudüs’e doğru yola çıkıyor. Tabii İstanbul’dan Kudüs’e gitmek kaplumbağa hızıyla aylar süreceğinden, tatlı kahramanımız güneye Hacı Leylek’in sırtında gidiyor. Bu arada da ne maceralar yaşıyorlar, sormayın!

        Tavşan biçimli yumuşacık bir çift terlik, bir gece evden kaçar. Ama işe bakın ki ormanda kaybolurlar. Pembe solucanlar, eflatun sincaplar, lacivert kirpiler, mor salyangozlar ve yeşil kurbağa tamam da ortalıkta hiç de dost canlısı olmayan başkaları da yaşamaktadır. Ayla Çınaroğlu’nun Sarıgaga’dan çıkan “Tavşan Terliklerim” adlı neşeli öyküsü, Mustafa Delioğlu’nun çizimleriyle canlanıyor.

        Andreas Steinhöfel’in Tudem’den çıkan kitabı “Farklı”, adı gibi çok farklı bir kitap. Geçirdiği ciddi bir hastalığın ardından bambaşka bir çocuk olarak uyanan Felix Winter’ın öyküsünü anlatıyor. Belleği sıfırlanan Felix için tekinsiz bir yolculuk başlamak üzeredir. Unutmak ve hatırlamak kavramları, sadece onun için değil; çevresindeki herkes için bir hesaplaşma ve değişim sürecinin tetikleyicisi olacaktır.

        Enid Blyton sevgim, malum. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Şato Macerası” adlı kitabını kaçıramazdım, çocuklara tavsiye bahanesiyle kendim okudum. Blyton, Philip, Dinah, Lucy-Ann ve Jack’in tatil maceralarını anlatıyor. Bu muhteşem dörtlünün yanında çılgın papağan Kiki de var. Cevabı bulmaları gereken soruysa şu: Acaba tepedeki şatonun duvarları arasında hangi karanlık sırlar yatıyor? Maceraseverlere ilaç niyetine...

        “Çocukların hayal dünyası, uzaydan geniştir!” diyen senarist, yazar Sevgi Saygı, Günışığı Kitaplığı etiketli “Babaannemin İçine Uzaylı Kaçtı!” romanıyla karşımızda. Saygı, “Uzaylılarla Yakın Temas” (UYT) topluluğunun üyesi ilginç karakterleri, temposu hiç düşmeyen kurgusu ve neşeli diliyle heyecanlı bir okuma vaat ediyor. Üstelik yetişkinler için bile zorlu bir süreç olan Alzheimer hastalığının iç karartıcı olmadan ele alınabileceğini kanıtlıyor.

        YKY’nin Doğan Kardeş’ten çıkardığı “Bulutlar Prensi”nin ilk kitabı “Blueberry” çok tatlı bir macera. Christophe Galfard’ın yazıp Vincent Dutrait’nin resimlediği kitap, okyanusun 2000 metre üzerindeki Blueberry bulutunda yaşayan bir çocuğun maceralarını anlatıyor. Acımasız Tiran’ın işgal ettiği Kuzey Bulutları Krallığı’nın müstakbel prensesi Myrtille de hayatını aynı bulutta sürdürmektedir. Ama Tiran’ın ordularının bu gizli sığınağı bulması uzun sürmeyecektir. Sonrasını kitaptan öğreneceğiz..

        Diğer Yazılar