Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİRÇOK ayrıntısıyla gündemden düşmeyen Ergenekon Soruşturması’nın şüphesiz en önemli bölümü dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün geçit vermemesiyle önlendiği anlaşılan darbe girişmeleri iddiası. Daha önceki iddianamelerde yer alan ve bizzat dönemin Jandarma Komutanı’nın bilgisi ve emriyle kurulan Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’nun faaliyetleri bu iddianın en önemli dayanaklarından. Bu girişimlere karşı tavrından kaynaklanan rahatsızlık nedeniyle Özkök’ün devre dışı bırakılmaya çalışıldığı da yine iddianamelerdeki delillerden ve Özden Örnek’in günlüklerinden anlaşılıyordu. Ve Ergenekon Operasyonu’nu başlatan iki önemli belge; Erdoğan ve Özkök’e gönderilen imzasız mektuplar da bu teşebbüslerden her ikisinin de haberdar edildiğinin kanıtıydı.

        Özkök’ün Ergenekon savcılarına verdiği ifade ile tüm bu bilgiler birinci ağızdan teyit edilmiş oldu. Ancak teyit edilmesiyle birlikte de yeni bir tartışma başladı. Özkök, Genelkurmay Başkanı olarak tam yetkiliyken neden gereğini yapmadı?

        Gereğinden kasıt, ilgili komutanlar hakkında soruşturma açılması.. Özkök Milliyet Gazetesi’nden Fikret Bila’ya verdiği röportajda bu eleştirilere “Kalede olmayana gol kurtarmak kolay” yanıtını verdi. Sabah Gazetesi’nden Sevilay Yükselir’e ise bu sözlerini şöyle açtı: “Her şeyi ayarlayan ortaya çıktıktan sonra eskiye teşhis koymak çok kolay! Eskiyi yaşarken, geleceği bilmeden davranmak çok zor. O günün şartlarında benim durumumu da göze almak lazım bu yorumları yaparken. Olaylar ortaya çıktıktan sonra, geçmişi tenkit ederken veya değerlendirirken o günün şartlarında değerlendirmek lazım. O günün şartlarını bir göz önüne getirin bakalım. Ve bugünle kıyaslayın. Mümkünatı var mıydı diye bir sorgulayın.” Mümkünatı var mıydı, sorguladık... Özkök’ün yaptığı doğru olan mı, görevi ihmal mi? Özkök’ün elindeki bilgiler ve o dönemin konjonktürü gereğini yapmak için uygun ve yeterli değil miydi? İşte farklı yorumlar...

        GÜLİN YILDIRIMKAYA

        Özkök’ün yapabileceği bir şey yoktu, konjonktür uygun değildi

        "Zamanın Cumhurbaşkanı Sezer’di, böyle bir operasyonun arkasında durmazdı. Ergenekon’la ilgili başlangıç da yoktu. Aynı yıllarda Şemdinli vakası yaşandı, kimse savcıya sahip çıkmadı. Özkök’ün tek başına yapabileceği bir iş değildi, siyasi iradenin yanında olması lazımdı"

        Emekli Hakim Albay ÜMİT KARDAŞ:

        BU ülkede bir Şemdinli vakası yaşandı. Savcı Ferhat Sarıkaya soruşturma yaptı ve dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’tü. Genelkurmay Başkanlığı o dönem HSYK’yı da etki altına alacak çok sert bildiriler yayınladı ve Sarıkaya görevden alındı. Hükümet de savcıya sahip çıkmadı. Bunu hatırlayarak o döneme bakalım; darbe girişimini göze alanlar dönemin Kuvvet Komutanları. Jandarma, Kara, Hava komutanları işin içinde. Bir tek Özkök geçit vermiyor. Girişimde bulunduklarını bildiği halde işlem yapmaması suç, hepsi tasfiye edilebilirdi. Ama bu Özkök’ün tek başına yapabileceği bir iş değil, siyasi iradenin

        yanında olması lazım. O komutanların siyasi iradeyle mutabakat sonucu yargılanmaları gerekirdi. Şunu sormak lazım; hükümete bildirdiniz mi, biliyorlarsa bir şey yapmak hususunda konuştunuz mu? Abdullah Gül’ün Hasan Cemal’e verdiği söyleşiye ve Arınç’ın açıklamalarına bakarsak, hükümet biliyordu ama o konjonktürde üzerine gidilecek cesaret yoktu. Bu kolay bir şey değil, o dönem Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’di. Sezer’in böyle bir

        operasyonun arkasında durması pek mümkün görünmüyor. Daha Ergenekon’la ilgili başlangıç da yok. Cesaret edilemediği anlaşılıyor ki, bu da sadece Özkök’ün meselesi değildir, siyasi iradenin de zaafı var o zaman.

        Star Gazetesi Yazarı MEHMET ALTAN:

        Mesele Özkök’ten ziyade hükümet, üçlü kararnameyle hepsini görevden alabilirdi

        ÇOK dikkatimi çeken bir husus var bu konuyla ilgili; Yunanistan hükümeti

        Genelkurmay Başkanı’nı kendi siyasetine uymayan tavır, demeç ve uygulamaları

        nedeniyle erken emekli etti. Türk basınında bu neredeyse hiç konu edilmedi. İki komşu arasındaki bu farkı sorgulamayan, AB standartlarında bir demokrasi talep etmeyen bir medyamız oldukça, askeri yöneticiler üzerinden tartışırız geçmişi... Burada sormak lazım ki, Yunanistan’ın yaptığını biz neden yapamadık? Bu rejimin ayıbıdır. Oradaki mesele Genelkurmay Başkanı’ndan ziyade hükümettir, parlamentodur. Çünkü hükümetin de bunu bildiğini biliyoruz.

        Niye gereği yapılmadı? Hepsini görevden alma yetkileri var üçlü kararname ile. Bu sorgulanamaz da, ‘seni görevden aldım’ dersin, nedenini de açıklamak zorunda değilsin, yetkin dahilinde. İdari mahkemeye de gidemiyor zaten. Bunu rahmetli Turgut Özal yapmıştı, Öztorun’du galiba, Genelkurmay Başkanı olacağına dair davetiye bastırmıştı, Turgut Bey aldı görevden. Kimseye de hesabını vermedi. Özkök’ü tartışırken asıl soruyu kaçırmamak lazım. Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi FİKRET BİLA:

        Soruşturma açmaması normal, elinde delil yok

        BEN Hilmi Özkök Paşa’ya sordum bu soruyu, yanıtını biliyorsunuz: “Kalede olmadan gol kurtarmak kolay”. Özkök dönemini hatırlarsak, elinde sağlam deliller olduğunda gerekeni yapmış bir isimdir. İlhami Erdil’in yargılanmasına izin vermişti, örneğin. O dönemde bazı duyumlar aldığını, slaytları gördüğünü söylüyor ama slaytın hukuki niteliği olmadığını da belirtiyor, kanıt değildi diyor. Yaklaşımı böyle. Bunu dikkate almak lazım. O dönemki koşulları, içinde

        bulunduğunu durumu görmek lazım. ‘Benim makamımda olan anlar’ diyor.

        Bence soruşturma açmamasında eksiklik yok. Mahkemeye sunabileceği bir delil yok çünkü. Tahmin ediyorum ki, kendisi tüm bunları değerlendirmiştir.

        Özkök gereğini yapmalıydı, işlem yapmamasının mazereti olamaz

        "Devletin belli bir makamında oturan kişi, başka makamlar soruşturma açınca mı cesaret gösterecek? Esas hiçbir şey yokken cesaret göstermek gerekiyor. Özkök cezai soruşturma için delil bulamadıysa bile, idari soruşturma açması gerekirdi"

        Askeri Yargıtay Onursal Üyesi ALİ FAHİR KAYACAN:

        ÖZKÖK somut delil elde ettiyse, işlem yapmamasının hiçbir mazareti olamaz. Somut bir şey yoksa bir kuvvet komutanı hakkında işlem yaptığınız zaman kurumu ve kendisi adına itibar zedeleyici olurdu. Ama cezai soruşturma başka bir şey, idari soruşturma başka bir şey. Somut belge varsa, cezai

        soruşturma açması lazımdı. Darbe girişimi adına somut delil yoksa bile alt kademe sizi ekarte etmeye çalışmışsa delil olmadan da yasal prosedüre uygun görevden alması gerekirdi. O günkü şartlar uygun değildi diyorsa, o günkü şartlar neymiş onu anlatsın. Sene 2004, iktidar aynı, hatta daha büyük

        çoğunluğa sahip Meclis’te. Ne olumsuzluk varmış o gün? O günden bugüne

        değişen tek faktör Cumhurbaşkanı. Bu yüzden mi soruşturma açamamış yani? O dönem Ergenekon soruşturması da başlamamıştı, o yüzden yapamazdı şeklindeki düşünceye de katılmam mümkün değil. Devletin belli bir makamında oturan kişi, başka makamlar tarafından soruşturma açılınca mı cesaret gösterecek? İlla başka biri mi ışık gösterecek? İnisiyatif, basiret,

        cesaret bu gibi durumlarda belli olur. Esas hiçbir şey yokken elini taşın

        altına sokmak gerekiyor. Cezai soruşturma için somut delil bulamadıysa bile idari olarak gereğini yapmalı ve ‘görevde kalmaları uygun değildir’ deyip nasıl atadıysa aynı yöntemle görevden almalıydı. O komutanlar, emekliye de sevk

        Diğer Yazılar