Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siz onu en çok Mercimekçi Ayşe Hoca deyince tanırsınız. O bizim için bir duayendi! Hocaların hocası... Bir bilge bir cumhuriyet kadını!

        Önce içimden yazmak gelmedi. Çok üzgünüm, ne söyleyeyim… Sonra ‘Hayır yazmalıyım’ dedim... O bize durmadan çalışmayı öğretti her koşulda, her şekilde... Bahane üretmeden, yorulmadan, başarmayı öğretti... Onun izinden devam edebilmek için elimden geleni yaptım. Türkiye’nin ilk diyetisyeni, Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü kurucusu Prof. Dr. Ayşe Baysal, vefat etti. Çok üzgünüz… Hem de çok.

        Biz ondan ders alma şerefine ulaşabildik. Tanıyan bilir, nasıl durdurulamaz bir hocadır. Canım hocam, son nefesine kadar yazdı, okudu, anlattı. Hayatını bu mesleğe adadı.

        Hayat hikâyesini okuduğumda adeta bir film izliyormuş gibi şaşırdım, korktum, üzüldüm, sevindim, ağladım. İnanılmaz sahneleri var hayatının. Nasıl başardı? Yokluktan, kız çocuklarının okula yollanmadığı dönemlerden böyle bir başarı nasıl çıktı? Ayşe Hoca’nın hayat hikâyesini anlatan ‘Silbiçli Beşik’ kitabını fırsatınız olursa alın okuyun. ‘Onun hikâyesi ve başarılarının yanında bizimki ne ki’ diyorum her seferinde. Her seferinde ayakta alkışlıyorum hocamı. Sonuna kadar da onun yolunda, bize öğrettiklerini asla unutmadan devam edeceğime söz veriyorum.

        Ailesine ve tüm sevdiklerine sabır diliyorum...

        Kitaptan bir alıntı yapalım.

        “Başarınızda size güç veren neydi? İzlediğiniz yöntem ve ilkeler neydi?” sorusunu şöyle yanıtlıyor hoca: “Hiç kimse size gümüş tepsi içinde bir şey sunmuyor. Her şeyi kendi emeğinizle yapacaksınız. Mutlaka uğraşacaksınız ve başaracaksınız. Bütün sorun bu. O size itici bir güçtür. İyi bir uyarıdır. Ben bunu yapacağım; yapmam gerekir ve yaptım diyebilmek önemlidir. Ayrıca Köy Enstitüsü’nde iyi bir çalışma disiplini almış olmam etkendi. İyi bir okuma alışkanlığı kazanmıştım. Bize çok iyi bir okuma yazma, kendini ifade edebilme alışkanlığı kazandırdılar. Tabii asıl olan ‘Ben bunu başaracağım’ diyebilmektir. ABD’de burslu okudum. Eğer başarısız olursam, B’nin altında not alırsam bursum kesilecekti. Wisconsin Üniversitesi, akademik düzeyi yüksek öğrenciye burs veriyordu. Bütün derslerim iyi olmak zorunda. Bunlar da itici güçtü.

        Bir de düzenli çalışırdım. Planlı, programlı çalışırdım. Çok çalışmazdım. Uykusuz kalıp sabahlara kadar çalışmazdım. Düzenli ve zamanında çalışırdım. Dersi çok iyi izlerdim. Yabancı ülkedesin, dil sorunu da var. Hoca çok erken gelirdi, hazırlık yapardı. Ben de derslere çok erken gelir, hocayı izler, ön sıradaki yerimi kapardım. Hocanın dediklerini de titizlikle yapardım. Tabii biraz da muhakeme, ilişki kurma yeteneği gerekiyor. 2.5 yılda doktorayı bitirdim ama hiç tatil yapmadım. Hatta orada bir ameliyat geçirdim. Üniversitenin doktoru bir profesör ameliyatımı yapmıştı. ‘Burada yabancı öğrencilerin bazıları çok zengin, parayı gereksiz yere savuruyorlar, bazıları da zorlukla okuyabiliyor. Ben sizin durumunuzu da öğrenmek istiyorum’ demişti. Ameliyat için doktora para ödemem gerekiyordu. ‘Burslu okuyorum efendim. Ama size vereceğim parayı hazırladım’ dedim.”

        MERCİMEK TAVSİYESİ

        Prof. Dr. Ayşe Baysal’ı tanıyan çok. Ama anımsayamayanlara bile mercimek yemeyi önerdiğini söylediğinizde hemen tanımaktadırlar.

        Prof. Baysal bu konuyu şöyle anlatıyor: “Siz hiç mercimek yoldunuz mu? Toplayanın ellerini yakar. Ben televizyona çıkıp mercimeğin ne denli besleyici olduğunu söyleyip tüketilmesini önerdiğimde, mercimek tüccarlarının hışmına uğradım. Çünkü köylünün elindeki mercimek para etti ve tüccarın bunu ucuza kapatma olanağı kalmadı. Bu öfke dolu sözlere ne kadar sevindim bilemezsiniz.”

        Diğer Yazılar