Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tahmin ettiğimden fazla şikâyete, yerli ürünlerin özellikle kamuda karşılık bulmadığına dair örneklere ve kendi devletinden yakınan şirketlerin mesajlarına muhatap oldum. Hepsinin ortak endişesi, hak aramaktan korkmak. Çünkü karşılarına siyasiler, kamu yetkilileri, ilginç zihniyetli bürokratlar çıkıyor. Kamuyla işi olan veya kamu ihalelerine girmek isteyenler, hem tehditlerden dolayı hem de olağan korkuları yüzünden doğal olarak şikâyet edemiyorlar. Böyle olunca yerli şirketler, yabancılar karşısında eziliyor. Çok daha yüksek fiyatlı ithal malların önleri, birilerine sağlanan faydalar sebebiyle açılırken, yerli ürünlere fırsat tanınmıyor. Maalesef bu tatlı döngü, yetkiyi eline alanların işine geldiği için bir türlü de değişmiyor.

        Aslında Türkiye’de kamu ihalelerinde ciddi bir sıkıntı var. Ülke menfaatini ve ekonomisini önceleyen ihale şartnameleri hazırlanmıyor. İhale sonrasında ise hak arama söz konusu bile değil. İşin içine ithal ürün girince, sivil bürokratın, askerin, siyasilerin gözleri fal taşı gibi açılıyor. En fazla rahatsız edici olan ise savunma ve güvenlik sebebiyle yapılan ithal ürün alımları.

        Polis ve özellikle ordumuz için tedarik edilen malzemenin çoğunluğunda bir sıkıntı olduğunu söyleyebilirim. Özellikle ordumuzun ihtiyaçlarını teminde ilk başvurulan Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) şirketlerinin ne derece yerli, özgün ürünler geliştirdiği ise tartışılması gereken konuların başında gelmektedir. Zira TSKGV şirketleri, aslında ülkeye ithal ürünleri örtülü şekilde sokarak yerli özel sektör şirketlerimizin gelişimine engel olanların başında gelmektedir. Zarar verilen, batırılan sayısız yerli şirketimiz var. Şimdi, dün bu köşede yer alan “ihale şartnameleri neden yabancılara göre hazırlanıyor” yazım sebebiyle, ismi bende mahfuz bir şirketimizden ulaşan ilginç örneği paylaşayım.

        POLİSİN MİĞFERİ BİLE ÇİN MALI!

        “Türkiye’de yabancı şirket ve lobilerin, yerli şirketler karşısında ihale kazanmalarını anlatan yazınızla öyle bir yaraya parmak bastınız ki binlerce mağdur yerli imalatçının ahına tercüman oldunuz. Biz de polisimizin, yıllarca yurtdışından yüz binlerce dolar vererek almış olduğu kaskın Türkiye’de tamamını üretme başarısını gösterdik. Teknik şartnameye uygun olmasına ve daha önce Çin’den alınan kasklardan daha kaliteli malzemelerle yapılmasına ve de birçok amir ve müdürün takdirini görmesine rağmen, sadece muayene komisyonundaki memur arkadaşların önceki kaska veya ithalatçı firmaya ‘aşinalığından’ dolayı ve tamamıyla keyfi bir sebeple, haksız yere reddedildik.

        Konuyu hukuka taşımak istediğimizde ise diğer vereceğimiz malzemeler sebebiyle aynı komisyonla muhatap olacağımızdan gözümüz korktu. Bu bizim, katıldığımız onlarca ihalede karşılaştığımız mağduriyetlerden sadece bir tanesi.

        Kamu İhale Kurumu (KİK) verilerine bakıldığında, her sene ihalelerde reddedilmiş çok şirketle karşılaşırsınız. Bu firmalar arasında büyük bir kısmının iflas ettiğini veya intihara kadar sürüklenmiş ya da yuvası dağılmış epeyce müteşebbis olduğunu görürsünüz. Keyfi komisyon uygulamaları ve kılıfına uydurulan haksızlıklar var. Kurumların kabul komisyonlarında görevlendirdiği kişilerin, stratejik malzeme olmamasına rağmen, telafisi o an bile giderilecek çok küçük hatalarını bile ret sebebi sayması, büyük mağduriyetlere yol açmaktadır. İşin enteresan yanı bu hassasiyetler genelde yerli üretilen malzemeler karşısında harekete geçmektedir. Asıl haksızlıkların ve şirket kayırmaların olduğu ihaleler, pazarlık usulü kategorisinde olan ve sadece kurum yetkililerinin arzu ettiği firmaların katılabildiği, kontrol, itiraz ve de şikâyet konusu edilemeyen ihalelerdir.”

        TAV KURUMSALLIĞIYLA MEDİNE’DE

        Kısa süre önce Suudi Arabistan’da Medine ve Mekke’ye yaptığım seyahatin, başlangıç ve bitiş noktası Medine Prens Muhammed Uluslararası Havalimanı olmuştu. TAV Havalimanları Holding tarafından yapılan ve temmuzda işletilmeye başlanan Arabistan’ın ilk özelleştirdiği meydanda, TAV’ın Arap personelle başardığı kurumsallık karşısında şaşırdım. İşin sırrını burada TAV İşletme Hizmetleri Yurtdışı Projeler ekibinden Fırat Bekçili ve Yunus Keser’den öğrendim. Eğitim amacıyla Medine’ye gelmiş, kendi alanlarında buradaki personele 10 günde TAV aşısı yapmış, kurumsallığı başarıyla oturtmuşlar. Arap personel de bu sebeple hizmet sektöründe farklı bir profil çizmeye başlamış. Demek ki eğitim şart...

        Diğer Yazılar