Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Telekomünikasyon sektöründe, dün yapılan 4.5G ihalesi için bir kez daha ertelenir mi korkusu vardı. Bu yüzden de şirketler, çok fazla ön plana çıkıp görüş beyan etmediler. Neticede bir sorun olmadan ihale yapıldı, frekanslar renkli bir yarışla dağıtıldı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) belirlediği yüksek muhammen bedelin üzerine, rekabetle eklenen yüksek rakamlarla vergi hariç 3.9 milyar Euro’luk bir tablo ortaya çıktı. Tahminim de 3-3.5 milyar Euro idi. Burada yanılmadım, ama Turkcell’den bu denli atak beklemiyor, Vodafone’un ise daha agresif olacağını umuyordum. İşte bu noktada yanıldım.

        Şimdi ihaleden alınan frekanslar karşılığında kimin ne ödeyeceğine bakalım: Toplam 172.4 adet frekans için Turkcell 1.6 milyar, 110 adet frekans için Avea 954 milyon ve en az 88.8 adetlik frekans bedeli için de Vodafone 777 milyon Euro ödeyecek.

        Alınan bu frekanslarla şirketlerin kapasiteleri, hızları, yani tüketiciye dokunacak her şeyleri de farklı olacak. Dolayısıyla bu frekansla her saniye başına düşen hızlar da farklı olacak. Turkcell, Avea ve Vodafone 4.5G yatırımlarını yapıp 1 Nisan 2016’da kapılarını müşteriye açtıklarında sahip oldukları frekanslar sebebiyle hızları şöyle de olacak: Turkcell 375 megabit/saniye, Avea 300 megabit/ saniye ve Vodafone 263 megabit/saniye.

        Aslında bu tabloya şirketlerin pazar payları gözünden bakıldığında İngiliz Vodafone’un neden üçüncülüğe gerilemiş olduğuna bir anlam veremiyorum. Önümüzdeki günlerde detayları ortaya çıkabilir.

        Diğer taraftan BTK, lisans bedelini şayet % 30 daha düşük tutmuş olsaydı, GSM operatörleri, lisans bedellerine ayıracakları rakamı kısa sürede yatırımlara yönlendirebilirdi. Dolayısıyla yüksek ihale bedeline, devlet kasasına girecek gözüyle değil, ülkeye yatırım yapılacak cihetiyle de bakmak lazım.

        Gelelim GSM şirketlerinden % 30-40 ve 45 oranlarında istenen yerlilik şartına. Bir defa bu yerlilik şartlarını karşılayacak şirketlerimiz yok. 3 ayda değişen ve yapılıp yapılmayacağı emin olunmayan bir ihale için de kamu tarafı, Türk özel sektörünü zaten hazırlayamazdı. Böyle bir yerlilik şartı için en az 2-3 yıl gerekir. Peki, GSM şirketleri yatırımlarda bu yerlilik şartını nasıl karşılayacak? İhaleye bu şartı koyarak işin bittiğini sananlar, yerlilik oranlarını nasıl denetleyecek? Bekleyip göreceğiz. Üstelik Aselsan- Netaş-Argela’nın milli baz istasyonu Ulak Projesi bile henüz hazır değilken...

        RUS GAZI OLMAZSA DONAR MIYIZ?

        Türkiye’nin kontratlar çerçevesinde Rusya’dan Ocak 2015 itibarıyla talep ettiği indirim % 15 seviyelerindeydi. Bu oranla bile Avrupa’dan daha yüksek fiyatlara gaz tüketmiş olacaktık. Ama indirim oranı % 10.25’te kaldı. Almanya, Rusya’dan aldığı bin metreküp doğalgaza 2014 ortalaması olarak 331 USD öderken, Türkiye’nin (BOTAŞ) aynı dönemdeki kontrat fiyatı 417 USD oldu. Yaklaşık % 25 daha pahalı. Ama buna rağmen Türkiye’nin sözleşmeler kapsamında talep ettiği indirimi Rusya’nın, Türk Akımı Projesi ile sebep-sonuç ilişkisine sokarak bir algı oluşturmak istemesi gerginliğe sebep oldu.

        Bir başka algı oluşturma girişimi ise “Gaz kesilir, Türkiye donar” sloganıyla yapılıyor. Halbuki doğalgaz kontratları uzun dönemli (25-30 senelik), çok ciddi hak ve yaptırımları ihtiva edecek şekilde yapılıyor. Dolayısıyla Rusya’nın gazı kasti olarak Türkiye’ye teslim etmemesi durumunda, kontrat çerçevesinde hukuki enstrümanlar devreye giriyor ve ciddi tazminatlar söz konusu oluyor.

        Diğer bir husus ise TANAP ile Türkiye’nin hem kendi arz güvenliğini sağlayacak hem de Avrupa’nın gaz kaynaklarını çeşitlendirecek bir adım atmasıdır. Rus gazının kesintiye uğraması bundan birkaç yıl öncesi gibi artık yüksek risk içermiyor. Mesela, 2015 Ocak ayında BOTAŞ, elektrik santrallarına 15 gün (7-22 Ocak arası) gaz kesintisi uyguladı, ama bu kesintinin elektrik piyasasında kayda değer bir etkisi olmadı. Çünkü Türkiye, artık kaynak çeşitliliğiyle doğalgaz arz sıkıntısının bariyerini geçti sayılır.

        Örnek; Egegaz LNG terminali yaklaşık % 30 kapasite kullanım oranıyla çalışıyor. Rusya’nın artık bu detaylarla ilişkilerini geliştirmesi gerekir. Rus gazı olmazsa artık Türkiye donmaz, ama bombalanan boru hatları etrafı ve ilişkileri yakabilir.

        Mesela, Azerbaycan’dan Türkiye’ye BTC Petrol Boru Hattı’na paralel olarak gelen doğalgaz boru hattı ile İran gazını Anadolu’ya taşıyan doğalgaz boru hattının terör örgütü PKK tarafından bombalanması, kimin işine yarıyor olabilir. PKK bu işlerde kime taşeronluk ediyor?

        Diğer Yazılar