Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çok yakın bir gelecekte, oldukça ilgi çekeceğini düşündüğüm bir uçak modeliyle daha tanışacağız. Karada ve su üzerindeki performansı tamamen aynı olan ve alanında tek model olarak öne çıkan amfibik Seastar, havacılık dünyasıyla tanışmak için gün sayıyor!

        Karada ve suda hareket ve yaşam yeteneğine sahip olan çok sayıda amfibik canlı bulunuyor. Bu tür canlılardan yola çıkan tasarımcılar, uzun zamandır amfibik araç projeleri üzerine çalışıyor. Sıradan bir toprak pistten iniş-kalkış yapabilen bu tip amfibik uçaklar, aynı zamanda, göl, deniz ve okyanuslarda da hizmet verebiliyor.

        Yüz yıldan daha uzun bir süredir “uçan bot” tasarımları üzerinde çalışan ve imal eden Alman Dornier’in en yeni ürünü Seastar da dünyanın en gelişmiş amfibik uçağı olacak. Claude Dornier’in temel tasarım prensiplerini kullanarak Claudius Dornier tarafından tasarlanan Seastar, aslında 1980’li yıllarda başlayan uzun soluklu bir çalışmanın ürünü. 17 Ağustos 1984’te ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Uçuş testlerini tamamlamasının ardından Amerikan Federal Havacılık Dairesi’nden (FAA) uçabilirlik sertifikası almasının ardından, finansman sıkıntısı yaşayan proje askıya alınmış. 2009’da Dornier Seawings şirketinin, Çin merkezli yeni ortağıyla çalışmalara başlaması da dönüm noktası olmuş.

        Dornier Seawings, Dornier Ailesi ile iki Çinli girişimci arasında gerçekleştirilen bir joint venture şirketi. Mali destek ve girişimci ruhun Çinliler tarafından, knowhow desteğinin ise Dornier tarafından sağlandığı bu birlikteliğin en önemli ürünü ise Seastar. Bu hava aracının üretiminin bir kısmı Almanya’da Oberpfaffenhofen şirketinde yapılacak ve Çin’in Wuxi şehrinde kurulan son montaj hattında tamamlanarak sektörün hizmetine sunulacak.

        KOMPOZİT GÖVDESİ KANADA’DA ÜRETİLECEK

        Seastar’ın tamamı kompozit malzemeden oluşan gövdesi de Kanadalı Diamond Aircraft şirketinde imal edilecek. Kompozit gövde, uçağa dayanıklılık ve hafifliğin yanında su operasyonlarında oluşması muhtemel korozyon (çürüme) tehlikesine karşı çok önemli bir mukavemet kazandıracak. Seaster, 2 adet pervaneli Pratt & Whitney PT6A Turboprop motor ile tam 7.5 saat havada kalabilecek.

        Çeşitli amaçlar için kullanılacak uçağın VIP konfigürasyonunda ise geniş kabinde yer alan deri koltuklarla bu tip uçaklarda sağlanabilecek maksimum konfor sunulması hedefleniyor. Ekstra geniş pencerelerle, görsel şölenin yanı sıra kabin içinin de çok daha aydınlık ve ferah olması düşünülmüş. Ahşap kaplama detaylar, isteğe bağlı ekstra lavabo ve eşyalar için geniş depolama alanı ise Seastar’ın öne çıkan diğer özellikleri. Çok amaçlı olması düşünülen Seastar, VIP taşımacılık, ticari amaçlar, ambulans, sahil güvenlik, arama kurtarma, sınır devriyesi, kaçakçılık önleme, balıkçılık faaliyetleri, kargo taşımacılığı ve kıyı operasyonları gibi çok geniş yelpazede hizmet verebilecek.

        Tek pilotla da kullanılabilecek Seastar’ın 2 kişilik kokpiti, 10 inçlik LCD ekranlar ve sentetik görsel sistemi de barındıran Honeywell’in son teknoloji Primus Epic 2.0 aviyonik sistemiyle dizayn edilmiş. Maksimum menzili 1667 km olan Seastar’ın, ilk müşterilerine teslimatının 2018’in ikinci yarısında yapılması planlanıyor.

        KUŞLARLA UÇAKLAR ÇARPIŞMAYACAK!

        Kuş çarpmaları, uçaklarda en fazla hasara sebep olan olayların başında geliyor. Bu olayların yüzde 97’si iniş ve kalkış esnasında meydana geliyor. Amerika’da College of William and Mary’s Institute’te kuş davranışlarıyla ilgili çalışmalar yürüten Profesör John Swaddle, kuşların birbirleriyle olan iletişimlerinin kesildiği alanlardan hoşlanmadığı ve bu alanlardan kaçındıklarından yola çıkarak havalimanlarında ve pist çevresinde “Sonic net” yani sessel bir ağ oluşturulması projesini geliştirdi. Sonik alanda birbiriyle irtibat kuramayan kuşlar, hızla bu bölgeden uzaklaşıyor ve böylece uçakların kuşlarla çarpışma meselesinin ortadan kalkacağı belirtiliyor.

        Diğer Yazılar