Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şöyle filmi başa saralım. 4G ihalesi ertelenip, 4.5 olarak çıkılmasına karar verildiğinden, Ulaştırma Bakanlığı’ndan ortaya konan en önemli argümanlardan birisi yerli teknolojilerin daha fazla kullanılabilmesine fırsat verebilmek için ihale şartnamesinde bazı değişiklikler yapılmasıydı. Çünkü ilk ihalede %15 olan yerlilik şartı ikinci ihalede % 45’e çıkarılmıştı. Peki sizce yerlilik şartı hangi oranda kalmıştır. İlk ihale şartnamesindeki %15 oranını bırakın, %5 neden yakalanamamıştır.

        Türkiye’de yerlilik şartlarını karşılayacak teknoloji şirketi olmadığını biliyorum. Yetkililerimiz de biliyor. En önemli sebep bu. Dolayısıyla Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’u neden yerli katkı sağlamadınız diye eleştirme hakkımız yok. Bir Ulak Projesi vardı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın destekleriyle geliştirilen yerli baz istasyonu. ‘O da sizlere ömür’ demeyeceğim, ama durum çok da farklı değil.

        Yetkili makamlarda oturanlar 4.5G ile neleri başardığımızı anlatırken, neleri başaramadığımızı da çekinmeden anlatırlarsa, bu konuda ülkemizin teknoloji ve sanayileşmede doğru modeli yakalamasına ciddi katkı sunarlar.

        Samimiyetle söylüyorum ki, en önemli eksiğimiz model. İstek, arzu, siyasi irade var, lakin uygun model bulmakta sıkıntılar yaşanıyor. Bunların üstü kapatılmadan, samimiyetle ve yapıcı bir yaklaşımla ele alınması şart. Başka türlü başarı zor. Yerlileşme, yerli katkı, yerli sanayinin güçlenmesi gibi ifadeler havada kalır.

        15 GÜNLÜKSÜT, GÜNLÜK MÜ OLUR, YOKSA AYLIK MI?

        Geçen hafta ‘15 günlük süt, günlük olur mu?’ diye sormuştum. İlgili bakanlıklardan veya bu konuyla ilgilenen tarafsız, objektif, halkın gıda sağlık ve güvenliğini düşünen yerlerden (böyle bir yerler var mı, bilmiyorum) bir cevap gelmedi. Savunma kabilinden sektör temsilcilerinin çatı kurumu SETBİR Başkanı Tarık Tezel, 3 sayfalık bir açıklama gönderdi. Sayın Tezel bu cevabı göndermekte haklı, çünkü onun beyanlarından yola çıkarak, uzun bir süredir araştırdığım, gözlemlediğim bir yazıyı kaleme aldım.

        Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (SETBİR) Başkanı Tarık Tezel’in, “Market zincirlerinde satılan çiğ sütler sağlıklı değil” açıklaması üzerine yola çıkmıştım. Zira ben de şişelerde 2-3 günlük ömürlü olarak bize sunulan günlük sütlerden tüketiyordum, ne zaman ki 15-20 günlük ömürlü sütler raflara dizilmeye başladı, bende de tereddütler oluştu. Direkt çiftlikten gelen çiğ sütü tüketmeye yöneldim. Böylece özlediğim sütün, yoğurdun, kaymağın tadını tekrar yakalayınca da bu alışkanlığım yaklaşık 5 yıldır devam ediyor. Etrafımdaki çoğu insan için de durum böyle ve giderek de artıyor. Bizler memnunuz. Bir de bu sütlerin etiket meselesi çözülür, menşei de açıklığa kavuşur, düzen getirilirse eleştirecek bir şey kalmaz. Gerçek günlük sütle vatandaşın bağı, ticari kaygılarla kesilmez.

        Ancak bu durum doğal sektörün eleştirisine mazhar oluyor. SETBİR Başkanı ve aynı zamanda SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili olan Tarık Tezel de geçen haftaki yazıma gönderdiği cevapta; ‘Önce sorunuzu cevaplayayım. 15 günlük süt, günlük süt olur’ diyor. Sayın Tezel, bu cevabı veriyor, vermesine ama hem hâkim hem savcı olunamayacağına göre böyle bir cevabın objektifliği söz konusu değil. Bu cevabı nasıl kabul edeceğiz?

        İlgili uzmanlar sütün raf ömrünün, içindeki faydalı, faydasız bakterilerin çeşitli uygulamalarla azaltılmasıyla sağlandığının altını çiziyorlar. Dolayısıyla ne kadar uzun raf ömrü, o kadar az besin değeri anlamına geliyor. Üstelik artık üzerine tüketim tarihi de yazılmıyor. Böyle giderse günlük sütler 2-3 aylık ömürlü olarak da üretilebilir. Çünkü önünde bir sorun yok. Bakanlığın da bu konuda ses çıkarmadığı dikkate alınırsa, önce ‘günlük süt’ ibaresinin hangi ürünlere konacağına karar verilmesi icap eder. Evet, 15 günlük süt olur, ama günlük olmaz. Şişede süt olarak satılabilir.

        Diğer Yazılar