Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İş dünyası, tüketiciler, yasaları koyup denetlemesi gereken kamu otoriteleri ve çarkların doğru düzgün, rekabetçi olarak işlemesini beklediğimiz piyasa... Ancak çarklar olması gereken şekilde dönmüyor. Çünkü kamu yetkilileri, kanun çıkarmakla işin bittiğini sanıyor, denetim ve kontrol tarafındaki problemler unutuluyor.

        Başbakan Binali Yıldırım da bir konuşmasında haklı olarak çıkarılan kanunların sahada nasıl bir neticeye sebep olduğuna bakılması gerektiğine vurgu yaparak, fazlasıyla kanun ve yasal düzenleme olduğunu, ancak bunlara uyulmasında sorunlar yaşandığını ifade etmişti.

        Özellikle tüketici sorunlarını gündeme getirdiğim ve düzenlemelere rağmen bu konuda adaletin geç ve eksik tecelli ettiğini, caydırıcı olmak yerine haksızlık yapanları teşvik ettiğini, “Tüketici Polisi ne zaman işbaşı yapacak?” şeklinde biraz da ajitasyon yaparak geçen hafta gündeme getirmiştim. Akabinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı uhdesindeki Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Ramazan Ersoy ile uzun uzun konuştuk.

        Piyasada gördüğüm, bizzat şahit olduğum, hatta yaşadığım tüketici sorunları örneklerinden yola çıkarak bir araştırma yaptım. Evet, halihazırdaki 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun eskiye oranla daha iyi, ama kesinlikle yeterli değil. Çünkü ne yaptırım etkisi ne de caydırıcı gücü söz konusu.

        İstanbul’da tüketici hakem heyetlerinden 6 aydan önce karar çıkmıyor. Tüketici lehine çıkan kararların da iş dünyası üzerinde, benzer hadiselerin tekrarlanmaması için hiçbir etkisi söz konusu değil. Çünkü düzenlemelerde uyuşmazlığın hallinden öte müeyyide ve ceza bulunmuyor. Art niyetli yaklaşımlar için bile ceza söz konusu değil. Evinize aldığınız 2 bin TL’lik ürün sorunluysa, ancak 6 ay sonra yenisine kavuşma şansınız olabiliyor. Tüketicinin kaybettiği zamanın, kullanılmayan parasının ve sorunun çözümü için sarf ettiği eforun hesabı sorulmadığı gibi doğru iş yapan şirketler ile yanlış iş yapanların ayrımı olmadığından piyasa giderek daha fazla bozuluyor.

        Bir örnek; Mehdi Eker’in Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı olduğu dönemde kamuoyu gıdada “tağşiş” kelimesiyle tanışmıştı. Yasalara uygun olarak gıda üretmeyen şirketler “Tağşiş yapıyor” diye sadece ifşa ediliyordu. Bu uygulama hâlâ devam ediyor. Hatta Bakan Eker’in döneminde bir sucuk firması bu şekilde ifşa edildikten bir hafta sonra Bakan’ın İstanbul’da yaptığı bir toplantıda bu firmanın sucukları ikram edilmişti. Ciddi bir denetim ve kontrol mekanizmasının olmadığını, ifşayla işin bitmediğini bu örnekten anlayabilirsiniz.

        ‘MAĞDUR EDENLERİ PİYASA CEZALANDIRSIN'

        Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Ramazan Ersoy da yazıma bu kapsamda bir açıklama gönderdi. Köşemin elverdiği ölçüde alıntı yaptım. Buyurun değerlendirmeyi siz yapın:

        “Bugün için Bakanlığımız tarafından 81 ilde ve 919 ilçede, her ilçede en az bir adet olmak üzere toplam 1011 adet tüketici hakem heyeti bulunmaktadır.

        Başkanlığını illerde Ticaret İl Müdürü, ilçelerde ise Kaymakamın yaptığı Tüketici Hakem Heyetleri; Baro Temsilcisi, Belediye Temsilcisi, Ticaret-Sanayi Odası’ndan veya Esnaf ve Sanatkârları Odası’ndan Temsilci ve Tüketici Örgütleri Temsilcisi olmak üzere 5 üyeden oluşur.

        Ülkemizdeki tüketici profili araştırmalarına baktığımızda tüketiciler kendilerini mağdur eden firmaları bir sonraki alışverişlerinde tercih etmezler. Tüketici memnuniyeti ilkesiyle hareket eden ve haklarını kullanmada sorun yaşamadıkları firmalara yönelirler.

        Hal böyle iken tüketici uyuşmazlıklarının çözümünde hukuk kuralları çerçevesinde işleyen tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemelerinin yerine alternatif çözümler üretmektense bu kurumların işleyişlerini ve teknik altyapılarını kuvvetlendirmek, buradan doğacak maliyeti ise mağduriyetlere sebep olan tarafların üzerine yıkmak yerine onları serbest piyasa ekonomisinin kuralları içerisinde cezalandırmaya bırakmak gerektiği değerlendirilmektedir.

        Bu noktada hakem heyetleri uyuşmazlıkların hukuk çerçevesinde çözümlenmesi açısından önemli bir görev üstlenmektedir. Tüketicilerin yaşadıkları uyuşmazlıkla ilgili haklarını arama konusunda mahkeme yerine hakem heyetlerine gitmeleri, uyuşmazlığın hem masrafsız hem de 6 ay gibi kısa bir sürede çözümlenmesini sağlamaktadır.”

        Diğer Yazılar