Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşadığımız sürecin genel durumuna bakarak her sektörün fotoğrafının ayrı çekilmesi gerekiyor. Mesela otomotiv sektöründe sürpriz bir iyileşme söz konusu, havayolunda ise düşüş söz konusu. Ancak üretim ile hizmet sektörleri çok farklı parametreler içeriyor. Türkiye turizminin toparlanması ve havayoluyla seyahat edenlerin artması için tanıtımın, reklamın önemi büyük. Fakat tanıtacağımız ürünün de tüm evsaflarıyla hazır hale gelmesi gerekiyor. Nitekim yeni yıla terör hadisesiyle girmiş olmamızın Türkiye ve İstanbul’a yönelik yolcu hareketlerinde ciddi etkisi olduğunu da açıklanan rakamlar üzerinde görüyoruz.

        Türk Hava Yolları’nın (THY) Ocak 2017’de taşıdığı yolcu sayısı geçen yılın aynı dönemine göre iç hatlarda %5.1 ve dış hatlarda ise % 17 olmak üzere toplamda % 12 oranında düşmüş. Ocak en düşük sezonlardan birisi olmakla birlikte, yeni yıla girerken yaşadığımız melun olayın etkisi daha önemli. Turizm ve havacılık sektörleri, bu tarz hadiselere en hızlı tepki veren sektörler olduğundan ilk etkileri de buralarda görülüyor.

        Eğer bundan sonra beklenmedik bir hadise yaşanmaz, sadece THY’nin değil Türkiye’nin tanıtım ve reklam faaliyetleri de profesyonel bir şekilde yapılırsa, hızlı bir şekilde toparlanma olabilir. Asıl önemli olan ümitlerin korunarak, sorunların tespit edilip, üzerinde çalışılmasıdır. Bu dönem, eksiklerin giderilmesi, zaafların ortaya çıkarılması ve hızlı büyümenin getirdiği negatif etkilerin azaltılması için de fırsat olarak görülebilir.

        Mesela kısmen personel azaltılacaksa, kurum politikası önemlidir. Pilotların sayısında bir azalmaya önce yabancılardan başlanması, sonra 65 yaş sınırının kademeli olarak 60’a kadar çekilmesi gibi kriter uygulanabilir. Kabin memurları için de en son işe başlayanlarla, emekliliği gelenler için itiraz edilemeyecek bir uygulama olabilir. Böylece personel arasında, THY hizmetlerine yansıyacak huzursuzluklar da olmaz. Kurumun mali yükünün azaltılması için başkanlık sayılarının azaltılması da gözden geçirilebilir. Pilotlar ve kabin personeline verilen ekstra uçuş ücretleri için de aylık uçuş saatleri yukarı çekilebilir. Örnekler çoğaltılabilir. Bardağın dolu tarafına da bakalım.

        THY’de geçen yıl 72 milyon civarında yolcu sayısına ulaşma planı varken, dış kaynaklı gelişmeler sebebiyle 2016’yı yaklaşık 62.5 milyon yolcuyla kapattı. Ocak 2017’deki yolcu doluluk oranı da 1.1 puanlık düşüş ile % 72.7 oldu, ancak kargoda farklı bir tablo var.

        Mesela Ocak 2016 döneminde, THY’nin taşıdığı kargo-posta rakamı 58 bin 871 ton iken, 2017 yılının aynı döneminde % 7.6 artışla 63 bin 325 tona yükselmiş. Bu sebeple yolcu uçağı olarak sipariş edilen Boeing 777’lerin 2’si kargo uçağına dönüştürülmüş.

        KİMDEN UÇAK KİRALANDIĞI ÖNEMLİDİR

        THY yönetimi, hızlı büyüme sebebiyle talebi karşılamak için kendi standartlarına dikkat edemedi. Kısa süreli yolcu uçakları kiraladı. Ancak bu durumda da kiralanan uçakların kabin konfigürasyonlarının farklı olması THY’nin kalitesini etkiledi.

        Ders alınması gereken bir örnek var. Antalya’da düşen uçağın ait olduğu World Focus Havayolları’nın da patronu olan Yavuz Çizmeci tarafından kurulan ve şu an oğlu tarafından yönetilen ACT Havayolları’ndan THY’nin kiraladığı kargo uçağının düşmesi önemli bir hadisedir. THY’nin verilmiş sadakası varmış ki, düşen uçak THY renklerine boyalı değildi. Atlasjet’in başına gelen, rahatlıkla THY’nin de başına gelebilir, kiralık uçak kendi renklerinde kaza yapmış olabilirdi. Bu durumda milli havayolu ciddi anlamda itibar kaybetmez miydi? Dolayısıyla hızlı büyüme adına bu tarz risklere girilmemesi, kimden ne aldığına bakılması gerekir.

        ULAK ‘EVRENSEL HİZMET’LE GELEBİLİR

        Aselsan-NETAŞ-Argela tarafından Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın desteğiyle geliştirilen yerli baz istasyonu ULAK için henüz Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom’dan verilmiş kesin bir sipariş yok. Şile’de kapalı devre olarak test edilen ULAK ise yakında Rize’de sahaya çıkarak, kapsamlı teste tabi tutulacak ve operatörlerin network’ünde kullanılacak. Bu adımdan sonra ise gözler Ulaştırma Bakanlığı’nda olacak. Çünkü 4.5G ihalesi, 1 Nisan’da bir yılı dolduracak ve operatörlerin ihale şartnamesi gereği % 30 yerlilik şartını ne derece yerine getirdikleri kontrol edilecek. Büyük ihtimalle de operatörlerin önüne bol sıfırlı cezalar konacak. Hem bu cezaların az olması, hem de ULAK’ın bir milli proje olarak telekomünikasyon sisteminde yer alması için önümüzdeki günlerde bir hareket olması bekleniyor. Barcelona Mobil İletişim Teknolojileri Fuarı’nda ULAK’a verilecek siparişlerin açıklanma ihtimali de söz konusu.

        Bir ihtimal daha var. O da “Evrensel Hizmet Fonu” kapsamında yapılacak ihaleye ULAK’ı tarif edecek kriterlerin konması. Fon kapsamında nüfusu 500 ve üzeri sayıya çıkamamış 1.472 yerleşim yerine 4.5G mobil iletişim götürmek için ihale yapılacak. Bu kapsamda daha önce yapılan 2G iletişim hizmeti için açılan ihaleyi Turkcell kazanmıştı. Şimdi hizmet seviyesinin yükseltilmesi için ihale yapılacak. Bir operatör ihaleyi kazanıp, baz istasyonu kuracak, 3 operatör aynı anda hizmet alacak. Şu an ULAK’ta bu ihale için hazırlık yapılıyor. ULAK’a “Aktif Sistem Paylaşma” şeklinde tarif edeceğim özellik ekleniyor. Bakalım Türkiye’nin teknoloji serüveninde yaşadığı model sıkıntısı nasıl aşılacak?

        Diğer Yazılar