Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Asıl ABD makamlarına sorulması gereken soru, bu yasağın hangi mantıkla ve niçin koyulduğudur? Yasak, ABD tarafından Avrupa Birliği’ne de (AB) genişletilmeye çalışılınca, Avrupalılar bunu sordular. Amerikalılar da cevabını veremeyince yasağın kalkması yönündeki süreç başlamış oldu. Yoksa havalimanlarında alınan önlemlerin yasağın kalkmasıyla çok fazla ilgisi yok. Mesela, yasağın kalkmasında en önemli kontrol cihazlarından “Patlayıcı İz Dedektörü”nü (Explosives Trace Detectors- ETD), Türk Hava Yolları (THY) kullanıyordu. ABD ve AB arasında yasağın yaygınlaştırılması konusunda anlaşma olmayınca, hatta Avrupalıların, “Biz de benzer şekilde ABD uçuşlarına yasaklar koyarız” yaklaşımı sonrası yasakta geri adım atılmaya başlanınca, Amerikan TSA (Transportation Security Administration) yetkilileri, yaklaşık 21 gün önce, THY, Etihad, Qatar ve Emirates havayollarına şu mealde bir yazı yolladılar:

        “Eğer uçağı biniş öncesinde, yolcularınızı ETD kontrolünden geçirirseniz ve bu cihazı kullanmayı taahhüt ederseniz, gerekli denetim ve kontrolleri yaparak yasağı 21 gün sonra kaldırırız.”

        Dün, bu 21 günlük süre dolmuştu ve THY’de zaten yolcularını uçağa almadan önce ETD’den geçirdiği için yasak kaldırıldı. Bu arada Ulaştırma Bakanlığı ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) yasağın ilk koyulduğu günlerde, TSA yetkililerine, “Bagajları 360 dereceyle tarayan tomografi cihazlarını, uçak içine alınan bagajların kontrolünde de kullanalım; yasağı kaldırın” teklifini götürmüşlerdi. Akabinde de 2 adet tomografi cihazı getirilip Atatürk Havalimanı’nda geçen hafta kullanılmaya başlandı. Ancak tüm yolcular değil, seçme usulü bazı yolcular bu cihazdan geçirilmeye başlandı. Böylece ABD uçuşları için kontrol noktası 4’e çıkarılmış oldu.

        Ancak Amerika’ya direkt uçuşlarda, belli havayolları dikkate alınarak getirilen cep telefonundan büyük elektronik eşyaların uçak içine alınmasına dair yasağın detaylarına bakıldığında, uçuş güvenliğiyle ilgisini kurmak zor. Bu duruma en başından beri dikkat çektiğim için uçağın içine alınmayan, ama kargosuna toplu halde konulan cihazların uçuş güvenliği için daha tehlikeli bir durum arz ettiğini de yazmıştım. Ayrıca tuhaflıklar bu kadar da değildi. İstanbul’dan, Atatürk Havalimanı’ndan Türk Hava Yolları (THY) ile ABD’nin herhangi bir kentine uçacak yolcunun cihazı tehlikeliyken, aynı güvenlik zincirinden geçerek British, KLM, Air France, Lufthansa veya diğer havayollarıyla Avrupa aktarmalı uçacak yolcunun elektronik eşyası güvenli kabul ediliyordu. Bu mantıksızlığı daha sonra yasağı yaygınlaştırarak anlamlandırma girişimlerinden de netice alamadılar.

        Netice itibarıyla Amerikan TSA yetkilileri, Türkiye’de yaptıkları toplantılar sonrası, daha önce ilan edilen durumu netleştirip, İstanbul’dan ABD’ye yapılacak direkt uçuşlarda ilgili yasağı kaldırdılar.

        ÖRTÜLÜ ABD AMBARGOSU

        ABD Başkanı Donald Trump, koltuğuna oturduktan yaklaşık 20 gün sonra, ABD’nin önde gelen havayolları, United, American ve Delta’nın CEO’larıyla bir araya gelerek Körfez ülkelerinin havayolları hakkında gündeme getirdikleri şikâyetleri dinledi. Amerika pazarında etkin olan Etihad, Qatar ve Emirates havayollarının uçuşlarından duyulan rahatsızlığı Trump’a iyi anlatmış olacaklar ki, akabinde böyle bir yasak getirildi. Ancak bu listeye THY’nin kimler tarafından ve ne sebeple koyulduğu ise bir türlü anlaşılamadı.

        Meksika Cancun’da yapılan IATA zirvesinde de bu yasak eleştirildi, ancak netice alınması yönünde adımlar ne IATA ne de ICAIO otoriteleri tarafından atıldı. Eski Air France ve KLM CEO’su, IATA Genel Direktörü Alexandre de Juniac’ın, Cancun’da zirvenin açılış konuşmasında ABD ve İngiltere’nin uyguladığı yasak hakkında, “Avrupa olarak, bu yasak genişler mi diye bakıyoruz” şeklinde sözler sarf etmesi ise bazı havayollarının CEO’larını rahatsız etmişti. Juniac’ın tüm şirketleri temsil eden IATA Başkanı olarak Avrupa’yı öncelemesi, yasağa da şimdiye kadar kuvvetli tepki koymamış olması eleştirilmişti.

        Özetle, ABD’nin Müslüman ülkelerden Amerika’ya yapılacak seferlere getirdiği kabin içi elektronik eşya yasağı tamamıyla siyasi bir yasaktı. Sürdürülebilir de değildi. Ve kaldırıldı.

        Diğer Yazılar