Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye ile ABD arasında yaşanan vize krizine benzer bir tartışma da Kanada ile ABD arasında, Kanadalı Bombardier’in maliyetinin altında uçak satışı yaptığı iddiasıyla yaşanıyor. Halihazırda yolcu uçağı üreticisi olarak dünyada 4 marka var: ABD’de Boeing, Avrupa’da Airbus, Brezilya’da Embraer ve Kanada’da Bombardier. Çin, Rusya ve Japonya’nın başta bölgesel uçak projeleri olmak üzere geliştirmekte oldukları diğer modelleri henüz bu 4 markayla yarışacak potansiyel taşımıyorlar. Mevcut 4 marka arasında ise Boeing ve Airbus tam anlamıyla çeşitli modellerle uçak ailesine sahip. Tek koridorlu sınıfta 100-200 koltuk aralığı ve çift koridorlu olarak da 200-300 / 300-400 ve 400 üzerinde koltukla hizmet verecek uçak modelleri sadece iki üretici tarafından geliştirilip üretiliyor. Embraer ve Bombardier de son yıllarda geliştirdikleri tek koridorlu uçaklarıyla Boeing ve Airbus’ın bu kategorideki modelleriyle yarışıp pazardan pay almak için yoğun gayret gösteriyorlar. Ama henüz istedikleri başarıyı yakalayabilmiş değiller. Fakat Embraer, daha başarılı ve rakibi Bombardier’in de bir adım önünde yer alıyor.

        Tek koridorlu uçak pazarında Bombardier’in istediği başarıyı yakalayamaması üzerine attığı adımlar, geliştirdiği stratejiler ise en yakın müttefiki ABD ile arasında krize dönüşmüş, adete ticari bir savaş halini almış durumda. ABD Ticaret Bakanlığı, Bombardier C serisi uçaklara yüzde 220 ek ithalat vergisi koymuş, bu modelleri maliyetinin altındaki fiyatlarla ABD’ye satma girişiminden sonra gelişen olaylar ve Boeing’in şikâyeti üzerine de kısa süre önce anti-damping vergisi % 300’e yükseltilmişti.

        BÜTÜN İLKE VE AHLAK KURALLARI YIKILDI MI?

        Konunun en ilginç yanı ise çok daha farklı ve gözlerden kaçmaması lazım. Bütün uçak üreticileri arasında en ilkeli olduğunu iddia eden ve yıllardır da buna göre strateji geliştiren tek şirket Bombardier oldu. Öyle ki, Bombardier, geliştirdiği hiçbir uçak modelinin roll-out/fabrika çıkışı, ilk uçuşu, ilk teslimatı ve ilk ticari seferi sebebiyle Boeing, Airbus ve Embraer gibi gösterişli törenler düzenlemez, sadece güvendiği ürünleriyle övünürdü. Gerekçesini de ilkeleri olarak gösterirdi. Anlaşılan Bombardier de ilkelerini, ABD’nin antidamping vergisine takılacak şekilde gevşetmiş, bozmuş! Hatta bundan böyle uçaklarını satabilmek için daha agresif davranacağının da işaretlerini vermiş oluyor. Çünkü Boeing’in suçlamaları ve karşılığında ABD’nin attığı adımlar oldukça ağır. Bombardier’in yasadışı sübvansiyonlar aldığı ve C Serisi uçakları çok düşük fiyatlarla sattığı ileri sürülüyor. Bu suçlamalara da pek tatmin edici cevap verilemiyor. Bombardier’in kendini savunma şekli ise çok garip: “Yüksek anti-dampingi vergileri yüzünden ABD’de tedarikçilerimize bağlı yaklaşık 23 bin kişinin işini kaybetme riski var.”

        Görüldüğü üzere ilginç bir tartışma yaşanıyor ve nasıl biteceği henüz belli değil. Bu durumda kavgayı ateşleyen Delta Airlines’ın 125 adet C Serisi siparişinin akıbeti ne olacak? Boeing’in iddiasına göre C Serisi modellerin ortalama maliyet fiyatı 33 milyon dolar, ama Bombardier ABD’de bu uçakların tanesini 20 milyon doların altında satıyor. Eğer 33 milyon doların üstünde satarsa ABD’de müşteri bulabilir mi? Yoksa Bombardier de rotayı Türkiye’ye mi kırar?

        TÜRKİYE, KANADA’YLA İŞBİRLİĞİ YAPABİLİR Mİ?

        Yukarıdaki bilgileri şimdi Türkiye üzerinden okumaya hazır olun. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Kanada İş Konseyi Başkanı Osman Okyay, havacılık sanayiinde enteresan bir işbirliği olabileceğini belirterek, Bombardier’i işaret etmiş. Osman Okyay’ın ortak projeler geliştirdiği Rolls- Royce gibi İngiliz havacılık şirketlerinde de Kanadalı Bombardier örneğinde olduğu gibi bir sıkışma söz konusu. Açılım yapacak, ürün satacak, istikrarlı ortaklıklar kurarak yeni pazarlara ulaşacak uygun partnerler arıyorlar. İngiliz ve Kanadalılarla masaya oturacak potansiyeli olan şirketler ve ülkeler için bu sıkışıklık hali elbette fırsatlar sunabilir. Hatta Türkiye için farklı bir açılıma da sebep olabilir. Ama dikkatli olmak lazım, zira bu tarz ticaretlerde ilke ve kural olmuyor. Kanada Büyükelçisi Chris Cooter’ın Türkiye’yi oldukça pozitif olarak değerlendirip ümit veren cümleler kurması, iki ülke arasında bu tarz işbirliğinin ilk defa çok yakın olduğunu gösteriyor. Çünkü önceden adeta burunlarından kıl aldırmazlardı. Öte yandan Kanada ile iyi bir işbirliği, ortaklık kurulabilirse Okyay’ın dikkat çektiği gibi başta uzay, nükleer ve havacılık gibi teknoloji anlamında ihtiyaç duyduğumuz sektörlerde çok hızlı gelişmeler kaydeder ve üçüncü ülkelere de beraber açılabiliriz.

        Diğer Yazılar