Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaz saati uygulamasını herkes kendine ve kendi konumuna göre yorumlayıp eleştirdi. Koca ülkede İstanbul ve Erzurum’da veya Diyarbakır ile Edirne’de sabah aynı saatlerde okulda ders başı yapılmasının, devlet dairelerinde memurların göreve başlamasının tuhaflığına ne hikmetse kimse dikkat çekmiyor. Ancak başta İstanbul olmak üzere Batı’daki şehirlerimizde sabahın erken saatlerinde, daha gün ağarmadan çocuğu, torunu veya yakınları okula gidenlerin, bu uygulamanın ne kadar da saçma olduğuna dair etrafa yaydıkları yaygarayla da doğru neticeye varılmayacağının bilinmesi lazım.

        İstanbul’da çocuklar okul için yola koyulduklarında güneş doğmamışken, Erzurum’da, Kars’ta, Hakkâri’de ise o saatlerde güneş etrafı çoktan ısıtmış oluyor. Hasılı koca ülkede, bu kadar saat farkının olduğu bir memlekette, tüm yurtta neden aynı saatte okullarda ders başı yapılıyor? Bölgelere, şehirlere, hatta aynı şehirde trafik yoğunluğuna göre okullarda ders saatlerinin, kamu ve hatta özel sektörde mesailerin düzenlenmesi gerekirken saçma tartışmalarla zaman kaybediliyor.

        İstanbul’da sabah saatlerindeki yoğunluk herkesin malumu. Peki akıllıca bir düzenleme yapmak için kafa yoran bir vali, kaymakam, belediye başkanı neden ortaya çıkmıyor. Veya Ankara’daki ilgili bakanlar niçin bu işlere bir de bu açıdan bakmıyor?

        Sadece yaz saati meselesi değil, aynı şey okullarda açılış ve kapanış tarihleri için de, yarıyıl tatilleri için de geçerli. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Neden tüm yurtta aynı tarihte okullar açılıp kapanıyor? Bu uygulamanın mantıklı bir izahı yok? Şimdiye kadar birkaç defa bu konuyu yazdım, ancak ne Milli Eğitim Bakanı ne de diğer ilgili bakanlar, yaptığım ağır eleştirilere cevap verdiler. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yaz saati uygulamasını kimse kusura bakmasın, ben başından beri mantıklı buluyorum ve savunuyorum. Her yıl saatlerle oynamak yerine, bölgelerin ve şehirlerin şartlarına göre mesai saatlerinin, tatillerin düzenlenmesi gerekir. Meclis’teki vekiller, servislerde uyuyan çocukları gözlemledikleri kadar biraz da etraflarına bakarlarsa iyi olur!

        Bu sebeple geçen yıl ilk defa uygulanan ve genelgeyle kalıcı hale getirilen yaz saati uygulamasının Danıştay tarafından iptal edilmesini doğru bulmuyorum. Hükümetin yerinde bir kararla, Meclis’teki torba yasaya eklenmek üzere önerge hazırlamasıyla yaz saati uygulamasında yetkinin Bakanlar Kurulu’na geçmesi doğru olmuştur, ama eksiktir. Bakanlar Kurulu devamını getirerek şehirlere, bölgelere göre mesai düzenlemeleri için de adım atmalıdır. Mesela, bütün Türkiye’nin aynı tarihlerde yarıyıl tatiline çıkmasının ülkeye verdiği zararı, sıkıntıyı da bir vekil gündemine alırsa hayra vesile olabilir.

        **************

        FRANSA’DA HER SERVİS ARACINDA ALKOLMETRE VAR

        Geçen hafta Fransa’da Marsilya’ya doğru yol alıyoruz. Aracımız bizim gibi turistik amaçlı olarak yola çıkmış olanları gezdirmek üzere görevli bir minibüs. Minibüs şoförünün hız sınırları içinde yol alabilmek için azami dikkat gösterdiği dikkatimden kaçmadı. Sebebini sorduğumda ise anlayacağınız üzere hız sınırını aşanlar için uygulanan ağır ceza ve müeyyideler sürücüleri azami dikkate sevk ediyormuş. Öyle ki, Fransa’da hız limiti 120’lerden 90 km’ye indirilince, sürücüler ceza yememek için aracın ekranıyla daha fazla ilgilenmeye başlayınca, son bir yıl içinde kaza oranı ciddi oranda artmış. Ya da kaza oranlarının son bir yılda artmış olmasına bizim şoförümüzün getirdiği yorum bu. Mutlaka başka sebepler de vardır, ama hız sınırının düşürülmesinin ilginç bir şekilde kazalara sebep olduğuna dair enteresan bir tespitten de haberiniz olsun istedim.

        Bir başka husus ise şoförün hemen önünde telefon ahizesine benzeyen bir alet dikkatimi çekti. Mikrofon değil, telefon değil, nedir? Merakımı bir mola sonrası yine şoförümüz giderdi. Minibüse binince, motoru çalıştırmak istedi, ama nafile. Çünkü bu tarz hizmetler veren araç ve okul servisleri gibi taşıtlarda alkolmetre bulunuyormuş. Her şoför, kullanacağı minibüs veya benzer aracı çalıştırmak için önce bu cihaza üflemek zorunda, eğer alkollü olmadığını cihaz onaylarsa, kontak açılıyor. Bizim şoför de alkolmetreye üflemeyi unuttuğu için aracın çalışmadığını böylece öğrenmiş oldum.

        Türkiye’de böyle bir cihazı servis araçlarına koymanın faydası olur mu, bilmiyorum. Çünkü benimle olan arkadaşlarım, bu hadiseye şahit olunca daha Türkiye’ye gelmeden nasıl çözümler üretileceğine kafa yormaya başladılar. Kimi, “Önceden şişirilmiş balonla bu iş halledilir”, bazıları ise şoför alkollü olduğu zaman aracı çalıştırmak için “Pompayla bu işi çözebilir” fikrini ortaya attı. Bilmiyorum servislere çekidüzen vermek isteyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, böyle bir uygulamaya nasıl bakar?

        **************

        ELEKTRİK KESİNTİLERİNE DE ANLIK ÇÖZÜM LAZIM!

        Elektrik kesintileri, hatta kaliteli elektrik akışı en önemli sıkıntıların başında geliyor. İstanbul’da yaşayan biri olarak kaliteli elektrik akışı konusunda endişelerim var. Elbette eskiye oranla çok daha iyi noktadayız, ama ne derece istenen seviyedeyiz bilmiyorum. Mesela Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ (BEDAŞ) Genel Müdürü Murat Yiğit, Ar-Ge çalışmaları kapsamında hayata geçirdikleri Trafo Arıza Bildirim Sistemi (TABSİS) projesiyle trafo merkezlerine monte edilen modemler üzerinden elektrik kesinti bilgisini anlık olarak öğrenebildiklerini açıklamış. Biz abonelerin ihbarına gerek kalmaksızın ekipler arızalara hızla müdahale edebiliyormuş. Arızayı anında gördükleri noktasında haklı olabilir, ama arızalara o kadar çabuk müdahale ettiklerinden emin değilim. Daha önemlisi ise iniş-çıkışları olmayan bir elektrik akışıyla evdeki cihazlarımızın güvende olduğunu bilmek istiyorum.

        Diğer Yazılar