Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bangkok - Elinizde sergileyeceğiniz, pazarlayacağız ve daha önemlisi kendi ordu ve polis teşkilatınızın başarıyla kullandığı ürünler olunca, yurtdışındaki organizasyonlara, “Bangkok Savunma ve Güvenlik Fuarı” örneğinde olduğu üzere etkin bir katılım gösterebiliyorsunuz. Türkiye, benim de defalarca yazıp katkı verdiğim üzere artık bu tarz fuarlara “Türk Pavyonu” çatısı altında milli katılımla geliyor. İlgili şirketler tahsis edilen alanda derli toplu bir şekilde savunmadaki ulusal gücümüzün ortaya konmasını sağlıyor. Tayland’ın başkenti Bangkok’ta yapılan fuara da 18 şirketimiz Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ile Savunma Sanayii İhracatçılar Birliği’nin (SSI) organizasyonuyla iştirak etmişler. Fuarın tam ortasında en büyük alan (1111 metre kare) Türkiye’ye tahsis edilmiş. SSM-SSI stantlarıyla birlikte, TAI, Aselsan, Roketsan, MKEK, Sarsılmaz, Nurol, FNNS, BMC, Katmerciler, Otokar, Karel, Timsan, Güçlü, Simsoft, Samsun Yurt, Repkon, Nero End, Aksa Run Flat gibi sektörün her alanından irili-ufaklı şirketler de katılım göstermiş. G. Kore ve İsrail katılımıyla Türkiye ile rekabet ediyor, ancak Batı’dan burada olan da var, olmayan da. ABD, Fransa, Almanya var, fakat İngiltere yok.

        FUARA NEDEN KATILIYORUZ ?

        Tekli yıllarda Asya-Pasifik’te sadece Bangkok’ta savunma fuarı yapılıyor. Çiftli yıllarda ise birkaç ülkede Endonezya, Malezya, Filipinler ve Güney Asya’da Pakistan’da var. Dolayısıyla ülkeler kabiliyetlerini göstermek için 2005’ten bu yana Bangkok’ta yapılan fuara önem veriyorlar. Türkiye’ye rakip olarak da benzer özellikler taşıyan İsrail ve G. Kore bu fuarlara ciddi ağırlık veriyor.

        Öte yandan Tayland’ı 2014’ten bu yana askerler yönetiyor ve savunma yatırımlarına da ağırlık veriyorlar. Türkiye de buradan pay almaya çalışıyor. Önemli mesafe de kat edilmiş durumda. Ayrıca Asya-Pasifik ülkelerinin de bu fuara ilgi göstermesi sebebiyle, bölgede varlığımızı göstermek için Türkiye de son iki fuara etkin katılımla ağırlık veriyor. Peki Türkiye, Tayland’a ne satıyor? Şimdilik tabanca, tüfek ve mühimmat. Ama bunu çeşitlendirmek, hatta kara ve hava aracı satmak istiyor. Atak helikopterinin satışı için de yoğun görüşmeler yapılıyor.

        Bölgenin petrol fiyatlarından bağımsız büyümesi, Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalar nedeniyle de savunma sektörü tarafından yakından izleniyor. Asya-Pasifik’te Çin ile problemi olanların G. Kore’den savunma ürünü alırken, mesela bir problemi olmayan Tayland ise Çin’den tank ve denizaltı tedarik ediyor. Endonezya, Malezya, Vietnam ve Filipinler ise daha farklı arayış içindeler.

        Fakat Tayland’da Türkiye yeterince tanınmıyor. Büyük, NATO üyesi ülke olarak pozitif bir imaj var, ama savunma sanayii kabiliyetlerimizden habersizler. Türkiye’nin de Tayland’da askeri ateşeliği yok. Kabahat bizde…

        QUANTUM GÖZ, SARİN GAZI İĞNESİ

        Fuarın adı savunma ve güvenlik, ancak ağırlığı güvenlik tarafı oluşturuyor. Büyük kapalı bir salonda yapıldığı için tabanca, tüfek, zırhlı araç vs. dışında gerçek ürün sergilenmiyor. Maket ve görsel malzemelerle tanıtım yapılıyor. TAI’nın Atak helikopteri, İHA’sı Anka, Sarsılmaz’ın yeni modern tasarımı Sar9 tabancası, Aselsan’ın anti-drone sistemi (sivil kullanım için değil), MKEK’nin MPT-76’sı, Tayland ordusu stantlarında sarin gazı vs. tehlikeleri için geliştirdiği enjeksiyonu, sudaki bakterileri temizleyen tabletleri, Singapurlu Orion’un sivil kullanım için geliştirdiği anti-drone sistemi, çeşitli şirketlerin personel koruma ekipmanları dikkat çekenler arasında sayabilirim.

        MKEK Kurumu Silah Fabrikası Müdürü D. Mehmet Ocakcıoğlu

        ‘DRONE’LARI YA İNDİRİN YA GÖNDERİN’

        Singapurlu Orion’un geliştirdiği drone savar, iki parmağınızın rahatlıkla taşıyabileceği hafiflikte, alanınıza giren ve gözünüzün gördüğü her aracı ya aşağı indirme veya evine gönderme sözü veriyor. “Quantum Eye” diye tanıtılan termal kamerayla ise hem gece-gündüz farkını hem de neredeyse mesafeleri ortadan kaldırıyor. Bunun üzerine yüz tanıma ve takip sistemi “Digital Barriers”i ekleyin. Teröristler, suçlular için gelecek pek fazla parlak görünmüyor. Ve bu gelişmiş sistemlerin Türkiye’nin insansız hava aracı Bayraktar ve Anka gibi platformlarda olduğunu düşünün… Tarıyor, buluyor, tanıyor ve takip ediyor. Sonrası yok…

        Fuarda Sarsılmaz Sar9’u inceledim. Singapurlu Orion’un geliştirdiği drone savar fuarda ilgi çekti.

        **************

        TAYLAND’IN İPEK KRALI, CIA AJANI JİM THOMPSON’A NE OLDU?

        Tayland denince bilenler için kaliteli ipeğin, iyi tasarımlarla hayat bulmuş markası Jim Thompson akla gelir. Ancak bu markanın da ilginç bir hikâyesi var. Tayland’da meşhur olan James Harrison Wilson Thompson (Jim Thompson), 21 Mart 1906’da doğar, 26 Mart 1967‘de kaybolur. Tai ipeğini ve endüstrisini 1950-60 arasında diriltip marka haline getiren Thompson, kayboluncaya dek de Asya’da yaşayan en meşhur Amerikalı olarak tanınır. Fakat işadamı kimliğiyle birlikte bir CIA ajanıydı.

        Nasıl kayboldu? 1967’de Malezya Cameron Highlands’ta misafir olduğu ailenin dinlenmeye çekildiği esnada, temiz hava almak üzere balta girmemiş ormanda yürüyüşe çıkıyor ve geriye hiçbir iz bırakmadan kayboluyor. Dönemin tüm imkânları kullanılarak aranmasına rağmen de bulunamıyor. Ve bir daha da kendinden haber alınamıyor. 2017’de ise bir belgeselle yeniden gündeme geldi, gizemli kayboluşu ve iddialar tekrar sorgulandı.

        Kaybolmasına dair iddialar şöyle:

        Ormanda bir kaplan tarafından öldürüldü.

        Balta girmemiş ormanda kayboldu.

        Bilinçli bir şekilde kendi izini kaybettirdi.

        CIA kaybetti, ortadan kaldırdı.

        Belgesel yapımcıları, Thompson’ın öldürüldüğüne dair yeni deliller, ipuçları olduğuna vurgu yapıyorlar. Diğer iddiaları da saçma buluyorlar. Ancak belgesel yapımcılarının bu hikâyeye nokta koyması zor görünüyor.

        II.Dünya Savaşı sonrasında Thompson, Tayland’a görevli olarak gönderilmiş. Bangkok’ta bugün müzeye dönüştürülen evini yapmış ve işadamı kimliğiyle 1948’te ülkenin lüks markası, ipek firması “Jim Thompson”ı kurmuş. Markası halen daha ülkenin en kıymetlisi olarak yaşıyor, kendisi de gizemini koruyor.

        Diğer Yazılar