Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Akdeniz’in enerji kaynaklarının paylaşımında yaşanan ilginç gelişmelerde, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) önüne engel çıkaran ve bölgedeki ülkeleri kışkırtan asıl oyuncuların, Batılı müttefiklerimiz ve onların dev enerji şirketleri olduğunun akıldan çıkarılmaması gerekiyor. Ancak Kıbrıs’taki jeopolitik durum, Türkiye ve KKTC’ye öylesine imkân sunuyor ki, Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi, defalarca bir araya gelseler bile tablonun çok fazla değişmesi zor. Bu 3 ülkeyi son yıllarda daha sık bir araya getiren ise mevcut enerji kaynaklarının paylaşımından ziyade, ortak Türkiye düşmanlığı ve bölgedeki Türk gücünün daha etkin hale gelmiş olmasıdır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bölgeye hassaten önem vermesi, arama-tarama faaliyetlerini artırması ve KKTC ile birlikte hak ihlallerine zamanında verilen tepkiler 3 ülke arasındaki görüşme trafiğini de artırdı.

        Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Es-Sisi, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ve Rum Lider Nikos Anastasiadis’in Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarının paylaşımı ve Avrupa’ya transferini görüşmek üzere Lefkoşa’da, Rum tarafında bir araya gelmiş olmalarına rağmen işleri çok kolay değil. Zira Türkiye alternatifi dışında, denizden yüksek maliyetli boru hatlarıyla Avrupa’ya ulaşma şansları az. Denizde doğalgaz sıvılaştırma terminali kurmanın maliyeti de yüksek. Mısır’daki mevcut sıvılaştırma terminallerinin kullanılarak gemilerle Avrupa’ya gaz sevkıyatının fizibilitesi de tartışmalı.

        Türkiye ve KKTC‘nin, Ortadoğu’daki ilginç ittifak ve yakınlaşmaları dikkate alarak özellikle Mısır ve İsrail’le enerji kaynaklarının geleceğine yönelik görüşme trafiğini artırması önem kazanıyor. Yapılan görüşmelere gösterilen sert tepkilerin derinlik kazanması isteniyorsa, Türkiye- KKTC ikilisinin de adımlar atması şart. Böylece Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarını geliştirmek isteyen Batılı enerji devleriyle de hadiseler gelişmeden, neler yapılabileceğinin irdelenmesi için zaman kaybedilmemeli. Artık coğrafyanın verdiği avantajın çok fazla ardına sığınma şansımız yok. Jeopolitik stratejiyle birlikte, Akdeniz’de proaktif olma zamanı.

        *************

        NÜKLEER VE YERLİ KÖMÜR KARŞITLARI NE KADAR İYİ NİYETLİ?

        Yıllarca gizli bir el, Türkiye’nin yerli kömürünü ekonomiye kazandırmasının önündeki en büyük engel oldu. Nükleer santral girişimlerine de aynı çevreler karşı tepki koydu. Bir dönem sadece doğal gaz, su gibi kaynakları sözde savunarak Türkiye’nin enerji yatırımlarını engellemeye çalıştılar. Bugün kurulu gücümüz 83 bin MW’ye geldi, ama ciddi sıkıntılarla geldi. Emre amade santrallarla yapılan yatırımlar arasında ciddi bir farklılık oluştu. Bir nevi enerjide kaynak israfı oldu da denebilir. Halbuki yerli kömürün elektrik üretimindeki payını çok önceleri % 16’ya çıkarmış olsaydık, tablo farklı olabilirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkat çektiği üzere Almanya elektrik enerjisinin yüzde 42’sini, İngiltere yüzde 39’unu, Danimarka da yüzde 34’ünü kömürden sağlıyor. Oysa bizde niyetleri belli birileri yıllar önce Türkiye’nin sırtına ağır yükler getiren gaza bağımlı üretimi görmezden gelip kömür ve nükleer karşıtlığı peşinde koşuyor. Yani bir anlamda bu kesimler enerji üretiminde ana omurgası olan dengeli bir kaynak çeşitliliği yerine bile bile dışa bağımlılığı savunuyorlar.

        *************

        THY, HONG KONG’A 15 YILDIR UÇUYOR

        Türk Hava Yolları (THY), Hong Kong uçuşlarına 29 Ekim 2002’de başladı ve 15 yıldır da en gözde uçuş noktası olarak seferlerini yapıyor. 1 Kasım 2017’de 15. yılını bir törenle kutlayan THY, Hong Kong’daki çift katlı halk otobüslerinde yer alan reklamlarıyla da dikkat çekiyor. Reklamların yer aldığı iki otobüste ise özellikle THY’nin Hong Kong’daki 15. yılına vurgu yapılıyor. Öte yandan milli havayolumuz Hong Kong-İstanbul arasındaki uçuşlarda ekonomi sınıfında yaklaşık % 85, business’ta ise % 70 seviyelerine yaklaşmış.

        Kargo taşımacılığında ise bu hat THY’nin fazlasıyla yüzünü güldürüyor. Çin’in dünyaya açılan en önemli kapılarından birisi olan Hong Kong-İstanbul arasında Boeing 777’lerle, diğer bir ifadeyle yolcu beraberinde, uçak altında kargo taşıma kapasitesi en fazla olan uçaklarla sefer yapıyor. Ve bu hattaki kargo durumu da çok ilginç. Uçak altı ve THY Kargo’nun uçaklarının kapasitesi neredeyse dolu. THY Kargo uçaklarının haftada yaptığı 5 seferinde de verimlilik çok yüksek. THY Kargo’nun Uzakdoğu’daki merkezi de Hong Kong’da yer alıyor. Çin, Singapur, Tayvan ve Bangkok buradaki 15 kişilik THY Kargo ekibi tarafından yönetiliyor.

        Diğer Yazılar