Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kuveyt’te düzenlenen “Irak’ın Yeniden İmarı Uluslararası Konferansı”nda Arap ve bazı Batılı ülkelerden beklenen sürprizi Türkiye yaptı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Irak’ın yeniden imarı için 5 milyar dolar kredi kolaylığı sağlanacağını açıklaması, Türkiye’nin bölgesinde ekonomik açıdan da liderliğini tescil ettirecek bir adım olabilir. Ancak önemli olan büyük projelerde Türkiye’nin şirketleriyle taşeron değil, ana üstlenici olmasıdır. Örneklerle sabit olduğu üzere ciddi mühendislik gerektiren işlerde ana üstlenicinin Amerika, İngiltere, Japonya, Almanya, Fransa ve Güney Kore gibi ülkelerin olması, işleri onların alıp taşeronluğu Türk şirketlerinin üstlenmesiyle fazla bir kazanım elde edilemiyor.

        Türkiye’nin, son yıllarda önemli altyapı projelerini yabancı ortaklarla hayata geçirirken halen daha köprü yapacak donanımda şirketinin olmamasını bir kenara not etmek gerekiyor. Fakat bunun yanında tünel, yol, bina, havalimanı gibi konularda uzmanlaşan Türk şirketlerinin, Irak’ta işlerin kaymağından olmamak için ana üstlenici rolü üstlenebilmeleri ve bu sebeple de iyi organize olmaları icap ediyor. Ancak bu şekilde uluslararası arenadaki devasa şirketlere karşı yakın coğrafya avantajı kullanılarak sadece tedarikçi ve taşeron olmaktan kurtulma şansımız olabilir. Aksi halde Çin’den sonra en kalabalık müteahhit grubuna sahip olmamıza rağmen, tüm şirketlerimizin cirosunu 6-7’nci sıradaki Viyana merkezli bir şirketin ötesine taşıma şansımız olamaz.

        Netice itibarıyla Türkiye, Irak için doğru bir zamanlamayla, çok yerinde bir adım atmıştır. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, “Türk firmaları Irak’ta yatırım yapmaya ve ticareti artırmaya teşvik edilecek” sözlerini ilgili sektör temsilcileri bakalım nasıl değerlendirecek? Kendi aralarında tartışmaya mı girecekler, yoksa işbirliğiyle sahada da 1 numaralı oyuncu mu olacaklar?

        ***********

        AVRUPALI TURİSTİN HANGİSİ, NE KADAR GERİ DÖNECEK?

        Son yıllarda yaşanan olumsuz hadiseler, Batı ile yaşanan tartışmalar en fazla Türkiye turizmini etkiledi. Öyle ki İstanbul’dan dünyanın en iyi otelleri listesine girenlerde bile ciddi bir kalitesizlik yaşanıyor. Batılı turistin Türkiye’ye olan ilgisinin azalmasıyla hem fiyatlar çok düştü, hem de sunulan hizmet kalitesi 3 yıl öncesine göre çok kötüleşti. Yeniden 3-4 yıl önceki rakam ve kaliteyi yakalayabilmek amacıyla Türk turizmi için ekstradan bir şeyler yapılması lazım.

        Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın zaman zaman Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinden gelen turist sayısının fazla azalmadığına, düşmediğine dair dikkat çeken açıklamaları oluyor. Ancak, “fazla düşmedi” vurgusuyla atlanılan en önemli detayın, “turist kalitesi” olduğu unutuluyor. Sektör talepte azalma olacağını hissedince rakamları aşağı çekiyor. Böylece çok düşük rakamlarla gelir seviyesi, piyasayı ve sektörü mutlu etmeyen turistler geliyor.

        Turizm Bakanlığı’nın, geçen yıl kasım ayında, doğru bir zamanlamayla “turist getiren uçaklara sağladığı yakıt desteğini 2018’de devam ettireceğini” açıklamasının, gelir seviyesi düşük turistlerin Türkiye tercihinde önemli katkısı olabilir. Ancak bu hedefin daha yukarı çekilerek Türk turizminin kalitesine etki edecek, seviyesini yükseltecek kesimlerin de ülkemize gelmesi için yeni çalışmalara ihtiyaç var.

        Rezervasyon rakamları gösteriyor ki, Türkiye bu yaz sezonunda Avrupalı turistlerin yeniden gözde tatil noktası olacak. Ancak konuşulan rezervasyonların deniz-kum-güneş üçlüsü için, kısa dönemli olduğu ve gelenlerin çoğunun otel dışına adım atmadan, ülkelerine dönecekleri unutulmamalı. Dolayısıyla hem turizm sezonun uzatılması, hem de turizm çeşitliliğinin, kültür, sağlık, kış, gurme, spor vs. gibi alanlarda yaygınlaştırılması gerekiyor.

        Mesela İngiltere’nin % 69, Almanya’nın ise rezervasyonlarda % 50 artış göstererek mayısekim dönemi için bu yaz sezonunda 2015 yılındaki en iyi seviyelere yükselmiş olması çok güzel bir gelişme. Fakat Turizm Bakanlığı ve sektör temsilcilerinin, bu trendi nasıl değerlendirecekleri önemli olduğu kadar, turizmde Avrupa sarmalından kurtulacak adımların da atılması elzem. Evet, “Turist geliyor” denerek kaybedilen, Japonya başta olmak üzere Asya pazarları da unutulmamalı, son yıllarda Avrupalı turistlerin yerine ikame olmaya başlayan Arap dünyası da ihmal edilmemeli. Güney Amerika, Hindistan ve Çin gibi pazarlar için çalışmaların, teşvik ve desteklerle birlikte turizm politikasının da belli olması icap eder.

        Özetle, artık niteliğe değil, niceliğe ve turist ile turizm çeşitliliğine odaklanılmalı.

        ***********

        10 YAŞINDAN YAŞLI ARAÇ YASAK

        Geçen hafta Asya-Pasifik ülkelerinin yıldızı konumundaki Singapur’dayken, Türkiye’de TBMM’ye sunulan tasarıyla 16 yaş ve üzerindeki otomobiller başta olmak üzere çeşitli sınıftaki araçların belli bedel karşılığında trafikten çekilmesi tartışılıyordu. Singapur’da ise Şubat 2018’den itibaren yeni otomobillerin trafiğe çıkışına izin verilmemesi gündemde. Halihazırda zaten 10 yaşını dolduran araçlar Singapur’da trafiğe çıkamıyor. Devlet, modeline göre belli bir bedel ödeyip 10 yaşını doldurmuş aracı satın alıyor. Küçük bir adada şehir ülkesi olan Singapur’da araç sahipleri, ancak 10 yıllık ruhsat alabiliyor. Sınırlı sayıdaki ruhsatlar da ihale yoluyla, bazı yıllar 50 bin dolar civarında rakamlarla veriliyor. Ayrıca araçlar da oldukça pahalı. Golf 125 bin, Audi A6 300 bin dolar seviyesinde. Türkiye’nin de toptan yasaklamak yerine eski araçlar için bir standart getirmesi şart.

        Diğer Yazılar