Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başaran Yatırım Holding çatısı altındaki MC Havacılık’a ait Bombardier Challenger 604 model iş jetinin İran’da neden düşmüş olabileceğine dair yapılan yorumların hiçbiri şu aşamada bir anlam ifade etmiyor. Uçağın irtifa kaybettiği noktaya yakın yerde cumulonimbus (Cb) bulutlarının bulunduğu bilgisi var, ancak hava şartlarının bu kazadaki rolü bilinmiyor. Uçağa helyum gazlı balonlarla binildiği, bunların da havada yangın sebep olmuş olacağı varsayımlarının doğruluğunu da teyit etmek zor. Bazı kaynaklar uçağa balonlarla binilmediğini, 2-3 helyum gazlı balonun da yangına sebep olamayacağını söylüyor. Ancak uçakta 8-9 adet helyum gazlı balon olması halinde, bu durum bir hadiseye davetiye çıkarabilir. Fakat uçaklardaki harici yangınlardan ziyade, müdahale imkânı olmayan, kablo vs. gibi dahili yangınlar risklidir ve daha önemlidir.

        İran Acil Durumlar Kurumu Sözcüsü Mücteba Halidi’nin görgü şahitlerine dayandırdığı, uçağın motorundan çıkan yangın nedeniyle düştüğü bilgisi de tartışmalı. Çünkü bu uçaklarda motor yangınlarını söndürmek için hem gerekli donanım var, hem de uçağın bir motorunun yangın ya da başka sebeplerle devre dışı olması uçağı düşürmez. Tek motorla en yakın meydana güvenle inebilirler. Bu uçakların sahip olduğu General Electric (GE) CF34-3B turbofan motorlar, Bombardier’in CRJ serisi 70 ile 100 yolcu kapasiteli uçaklarında kullanıldığı dikkate alındığında, tek motorla takat kaybı olmayacağı daha iyi anlaşılacaktır.

        Netice itibarıyla önceki gün akşam saatlerinde İstanbul’a gelmek için Birleşik Arap Emirlikleri’nden havalanan TC-TRB tescili iş jeti İran’da Helen Dağı’na düştü ve 11 insanımız hayatını kaybetti. Bu kazanın iyi bir şekilde aydınlatılması, en azından sonraki muhtemel kazaların önlenmesi açısından kıymetlidir. Burada da sorumluluk önce İran’a, sonra da Türk makamlarına düşüyor.

        KARAKUTULAR NEREDE ÇÖZÜLECEK?

        Uçak kazalarını % 95 oranında aydınlatılmasına karakutulardan Cockpit Voice Recorder (CVC) kayıtlarının çözümü destek oluyor. Ancak CVC’nin nerede, nasıl çözümünün yapılacağı İran makamlarının takdirinde olan bir durum. Kokpitte pilotların konuşmalarını kaydeden CVC, İran’da okunup çözülebilir. İran makamları onay vermesi halinde Türkiye’ye de getirilebilir. Mesela Türk Hava Yolları’nda her türlü CVC okunup çözülebiliyor. Uçağın teknik bilgilerini kaydeden diğer karakutu Flight Data Recorder (FDR) kayıtlarının okunup çözülmesi içinse yetkili bir kurum gerekiyor. Bu kurumların da Kanada, ABD ve Avrupa’da olduğu dikkate alındığında, İran’ın politik ilişkileri sebebiyle Avrupa’da çözümünü yaptıracağını tahmin etmek zor değil.

        TÜRKİYE KAZADA GÖZLEMCİ

        Hava aracı kazaları meydana geldiğinde, hadisenin araştırılıp aydınlatılmasında uluslararası mevzuatlar çerçevesinde kazaya ev sahipliği yapan ülke, yani İran birinci derecede sorumlu ve yetkilidir. Uçağın tescilli olduğu ülke Türkiye ve uçağın üreticisi Bombardier, gerektiği durumlarda ise uçağın motor üreticisi General Electric sadece gözlemci olarak katılabiliyor. Dolayısıyla bu kazanın aydınlatılmasında halihazırda İran otoriteleri yetkili. İran’ın aynı zamanda çeşitli tiplerde uçak üretme tecrübesi olduğu dikkate alınırsa, bu kazayı kısa sürede aydınlatabileceği de söylenebilir. Fakat İran Çaharmahal ve Bahtiyari Eyaleti Valisi İkbal Abbasi’nin, düşen özel jete ait karakutunun yasal sürecin ardından Türk yetkililere teslim edileceğini açıklaması, kazanın aydınlatılmasıyla hangi boyutta ilgileneceklerine dair bir işaret vermiyor. İran Sivil Havacılık Otoritesi ise bu konuda henüz detaylı bir açıklama yapmış değil.

        ***********

        AVUSTRALYALILAR PAMUK İÇİN ANADOLU’DA

        Türkiye’nin ABD ile yaşadığı inişli çıkışlı her türlü ilişkiler, büyük ihtimalle ticarete de çok boyutlu yansıyacaktır. Mesela geçen hafta Avustralya Pamuk Taşıyıcıları Birliği/Australian Cotton Shippers Association (ACSA) Direktörü Cliff White, heyetiyle birlikte ülkemize geldi. Cliff White’tan aldığım bilgiler göre, Türkiye-Avustralya pamuk ilişkilerindeki tablo şöyle:

        2017’de Türkiye, Avustralya’dan yaklaşık 145 milyon dolarlık pamuk ithal ederek yeni bir rekora imza atmış. Şu an Avustralya, pamuğunun % 7’sini Türkiye’ye ihraç ediyor. En büyük pazarı ise % 30 ile Çin.

        ACSA heyeti, Türkiye ziyareti kapsamında, Maraş, Adana ve İstanbul’da ülkemizin önde gelen tekstil/pamuk şirketleriyle toplantılar yapmışlar. Bazı şehirlere de ziyaretlerde bulunmuşlar. Amaç, Türkiye’ye daha fazla pamuk satmak. Peki, Türkiye pamuğu nereden alıyor? 1- ABD, 2- Brezilya, 3- Yunanistan. Bakalım bu tablo gelecek yıl ne kadar değişecek?

        Diğer Yazılar