Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaklaşık 4 yıl önce İsrail öncülüğünde Yunanistan ve Güney Kıbrıs liderleri bir araya gelip Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlanma imkânlarını konuşmuşlardı. Akdeniz’in petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarında ABD bağlantılı İsrail’in stratejisi, etkisi söz konusuydu. Hatta Türkiye’den bazı özel şirketler de İsrail’le bağlantıya geçmişti. O dönemin en önemli meselesi iyi olmayan Türkiye-İsrail ilişkileriydi. Fakat doğalgazın sevkıyatı için en iyi güzergâhın Türkiye olması, enerji kaynaklarının bölgeye kalıcı barışı getirebileceği şeklinde yorumlanıyordu. İsrail-Türkiye ilişkileri belli bir seviyeye geldiğinde ise Kıbrıs’ta başka tablolar ortaya çıktı.

        Önceki gün Lefkoşa’da Yunanistan Başbakanı Çipras, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Güney Kıbrıs Lideri Anastasiadis bir araya gelip Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgaz ve petrolün Türkiye olmadan Avrupa’ya sevkini konuşmuşlar. Daha önce de gündeme gelen volkanik bölgelerden ve 2 bin metre derinlikten geçecek boru hattı projesi için ön anlaşma yapmışlar. İsrail ve Kıbrıs’ın Akdeniz’deki bölgelerinden çıkarılacak doğalgazın, EASTMED Doğalgaz Boru Hattı projesiyle Girit- Mora Yarımadası-İtalya güzergâhıyla Avrupa’ya ulaştırılması hedefleniyor.

        ABD’nin de Rusya’nın Baltık Denizi’nden Avrupa’ya uzanacak Kuzey Akım II doğalgaz boru hattını engelleme girişimleriyle de örtüşen bu proje sonrası ne olabilir? Akdeniz’in gazı mı Avrupa’ya gider, yoksa Amerika’nın kaya gazı mı?

        3 liderin toplantısı sonrası yaptıkları en dikkat çeken açıklama ise Avrupa Birliği’nin (AB) de projeye katkı sağlayacağını açıklamış olmaları. Bu yönde henüz AB’den resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak güzergâhın zor, projenin de yüksek maliyetli olması sebebiyle AB’nin sıcak bakmadığı biliniyor. Acaba bu yaklaşım değişebilir mi?

        Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile Kıbrıs Rum Kesimi arasında Akdeniz’de devam eden Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmazlığına rağmen İsrail neyin peşinde? ABD bu işin neresinde? Bu soruların cevabı ortaya çıkmadan, Türkiye de Akdeniz’de kendi MEB’ini ilan ederek Filistin’in açıklarında gaz arayabilir mi? Lübnan ile de masaya oturursa nasıl bir tablo ortaya çıkar? Bakalım bu defa Akdeniz’de sular ne kadar ısınacak?

        ***********

        THY’DE EN SAKİN GENEL KURUL...

        Fendi markasının kurucularından 85 yaşındaki modacı Anna Fendi, Venedik’te, Türkiye’den çıkan marka olarak THY’yi bildiğini, THY ile uçtuğunu, çok beğendiğini söyleyerek ve bir de “en iyi markalarınızdan biri” ifadesiyle “simit”e vurgu yapmış. Simiti ne kadar marka haline getirebildik, onu başkaları takip eder mi, bilemiyorum.

        Ancak yurtdışına çıktığımızda tartışmasız bir şekilde Türk Hava Yolları (THY) bir vesileyle sohbetlerimizin konusu oluyor. Göğsümüzü kabartıyor, diğer konularda da ahkâm kesmemize imkân veriyor. Marka olmak böyle bir şey. Otomatikman toplam değerinize katkı sunuyor.

        Marka olmak, elbette başarılı olmanın da ötesinde bir şey. Çünkü THY uzun bir süredir uluslararası arenada ismini yukarıda tutmayı başararak marka oldu. Geçen hafta da olağan genel kurulu vardı. Yanılmıyorsam THY’nin en sakin geçen genel kurulu oldu. Zira her şey yolunda olduğu için tartışılacak, eleştirilecek bir husus da genel kurul konusu olmadı.

        Genel kurul olduğu akşam ise THY’den Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan duyuruda istifa eden iki yönetim kurulu üyesi yerine Fatmanur Altun ve kaptan pilot Mithat Görkem Aksoy’un atanmasına karar verildiği duyuruldu. Özetle hiçbir bahane başarının yerini tutmuyor.

        ***********

        UMMAN’DA MARS’A HAZIRLIK!

        Houston’daki NASA’nın Johnson Uzay Merkezi’ne 2012’de davetli gittiğimde ilginç deneyimler yaşamıştım. Daha önce de Florida’da Kennedy Uzay Merkezi’nde bulunduğumdan biraz daha tecrübeli olduğumu sanırken, birçok şeyin teknolojik gelişmeler çerçevesinde değiştiğini gördüm. Amerika’nın uzay çalışmalarına kaynak ayırmayı kesip sadece Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) odaklandığı bir dönemdi. Ve Houston’daki Sonny Carter Training Facility- Neutral Buoyancy Lab. fazlasıyla ilgimi çekmişti. Çünkü 12 metre derinlikte, 23.5 milyon litre suyun bulunduğu havuzda astronotlar uzaydaki ekipmanların aynısıyla, günde 4-6 saat arası eğitim yapıyorlardı. Dalgıçlar eşliğinde suya bir platform yardımıyla indirilip uzay aracında adım atma durumu olmadığı için burada ellerini kullanmayı öğreniyorlar, bir yere bağlı hareket etme kabiliyeti kazanıyorlardı. Bu astronotlar, UUİ’deki göreve hazırlanıyorlardı. Fakat şimdilerde Mars’a yolculuk gündemde.

        Peki, Mars’a gitmek isteyenler nerede hazırlanmalıydı? Konunun uzmanları, Mars’a en yakın zorlu hava şartlarını dünyamızda Umman’da bulmuşlar. Dofar Çölü’nde 25 ülkeden 200 bilim insanı Mars’a yapılacak insanlı yolculuklar için teknolojilerini burada geliştirip deniyorlar. Mesela iki buçuk tonluk şişirilebilir yaşam alanında, çölün sert ortamına karşı dayanıklılık ve içindekileri hangi ölçüde koruyacağı üzerine çalışılıyor. Benzer çalışmalar Arizona ve Sibirya gibi zorlu coğrafyalarda da yapılıyor. Umman’daki Dofar Çölü’nü bu iş için cazip hale getiren durum ise hem doğal ortamın Mars yüzeyine benzemesi, hem de mineral yapısıyla benzerliklerinin olması. Bir Umman programım söz konusu. Mars’a benzeyen yerlerini de elbette merak ediyorum. Bakalım bu çalışmaları yerinde görme şansım olacak mı?

        ***********

        İNŞAAT SEKTÖRÜ FAZLA ABARTILMIYOR MU?

        Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda Ziraat Bankası’nın konut sektöründe stokları azaltmaya yönelik bir kampanya başlatacağını, diğer bankaların da katılımıyla konut sektöründe çarkların döndürüleceğini açıkladı. Ancak ülke kaynakları gereğinden fazla konut sektörü için seferber edilmiyor mu? Benzeri destekler üretim yapan başka sektörlere yapılmış olsaydı, bugün çok daha farklı bir noktada olmaz mıydık?

        Diğer Yazılar