Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tek adayla seçime gidiliyorsa, bu kadar insanı Ankara’ya dökmenin, genel kurul yapmanın, para ve zaman harcamanın ne âlemi ve ne manası olabilir? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve onu oluşturan kurumları, AK Parti hükümetlerinin sürekli olarak gündeminde yer aldı. Elden geçirilmesi gereken yarı resmi kurumlar olarak vurgular yapıldı, ama hükümetin buralara hiç el atma şansı olmadı. İşlevlerini çoktan kaybetmiş oda ve borsalar, eski sistemle ve Türkiye’ye faydası olmayan modelle yollarına devam edebilir mi? Yoksa seçim sonrasında buralar da elden geçirilir mi? Bu yarı resmi kurumların, başındaki başkanlar ile etrafına toplananlar haricinde Türkiye’ye hangi verimlilikte hizmet sunduğunu kestirmek zor.

        Dün yapılan TOBB 74. Genel Kurulu’nda mevcut başkan Rifat Hisarcıklıoğlu tek aday olarak katıldı ve tekrar başkan seçildi. İki dönem şartı gibi hususlar, kaideler, kurallar zaten kimsenin aklına bile gelmedi. TOBB seçimleri eski ilgisini kaybettiği gibi TOBB’un da eski hükmü yok artık. Oda ve borsaların seçimleri Türkiye’nin yaşadığı olağandışı şartlar sebebiyle ertelenmişti. Hatta bu süreçte yeni yasal düzenlemelerle oda ve borsa sayısının azaltılıp, işlevlerinin artırılacağına dair haberler de yayılmıştı. Ancak hiçbir yenilik ve değişim olmadan seçimlere gidildi. Oda ve borsa başkanlarının yüzde 42’si, meclis üyelerinin yüzde 50’si değişirken, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu yerini korudu. Anlamadığım bu kadar başkan ve meclis üyesini kimler, niçin değiştirdi? Baş yerinde dururken, gövdeyi yenilemeyle ne değişecek?

        Malum olduğu üzere TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu 2001’den bu yana koltuğunu şu veya bu şekilde koruyor. Yaklaşık 700 bin üyeli TOBB, aslında üyelerinden zorla topladığı paralarla ciddi şekilde zengin bir yarı resmi kurum. Bu motivasyonla Başkan Hisarcıklıoğlu üyelere hitap etmiş ve demiş ki: “Sanayi 4.0 ile sanayimizi bir üst seviyeye çıkarmalıyız. Türkiye sadece bölgesinin değil, dünyanın ekonomik devi olacak. Dünyada en fazla uluslararası müteahhit Türkiye’den çıkacak.” Beylik laflarla geleceği satmakta maalesef ülkemiz insanı çok mahir.

        Şu hususu Hisarcıkloğlu’na hatırlatmış olayım. Uluslararası inşaat sektörü dergisi Engineering News- Record (ENR), her yıl “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesini yayınladığında, “Türk müteahhitler, Çin’den sonra ikinci sıraya yerleşti” haberleri de medyamızda yerini alır. Ancak bakanların, başkanların işine firma sayısı geldiği için niteliğe değil, niceliğe bakarlar. Keyfiyeti dikkate almadan, kemiyetle övünmeyi tercih ederler. Halbuki tüm Türk müteahhitlerinin aldığı işlerin rakamsal değeri, “dünyanın en büyük cirolu müteahhitleri” listesinde, 6. sırada yer alan Viyana merkezli bir şirkete ancak tekabül ediyor. Şimdi Hisarcıkoğlu’na soralım: Sizin bu yaklaşımınızla Türkiye nasıl bir ekonomik dev olacak?

        ***********

        HANİ ODA SAYISI 100’E İNECEKTİ!

        AK Parti döneminde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda (DEİK) gerçekleşen değişimin TOBB ile devam edeceğini 2014’te yazmıştım. 4 yıl önce önemli bir kaynak, hükümetin TOBB’u oluşturan üye kuruluş sayısını 365’ten 100’e indirmeyi planladığını söylemişti. DEİK ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) gibi kuruluşların üstlendiği roller sonrasında TOBB, iş dünyasına yön verme özelliğini önemli oranda kaybetmişti. Amacından uzaklaşan TOBB’un yapısı da hükümeti rahatsız ediyordu. Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları tek çatı altında, özel kanunla kurulmuş, tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde mesleki bir üst kuruluş olan TOBB tarafından yönlendiriliyor. Bakalım seçimden sonra neler olacak? Ayrıca 28 Şubat’ın en etkili aktörlerinden, 5’li çete olarak nitelendirilen TOBB, Türk-İş, TİSK, DİSK ve TESK gibi dönemin antidemokratik oluşumunu da unutmamak gerekir.

        ***********

        ROBOTLAR TÜRK İNŞAAT SEKTÖRÜNÜ TEHDİT EDER Mİ?

        Çinlilerden sonra en kalabalık müteahhitlere Türkiye’nin sahip olmasının arka planında işgücü var. Dünyaya işçimizle açılıp inşaat yapıyoruz. Peki, inşaat sektöründe robotlar devreye girerse durum ne olur? İnşaat sektöründe tehlike arz eden, kesintisiz iş yoğunluğu gerektiren alanlarda robotların giderek yaygınlaşacağı konuşuluyor. Şirketlerin robotlar sayesinde daha kısa zamanda, daha çok projeyi daha güvenle hayata geçirebileceği test edilmiş bir durum. Amerika’da devreye giren bu robotlar, çeşitli ülkelerde de yakında görev alacaklar. Ancak robotları yönlendirecek nitelikli personelin ve yüksek beceri sahibi işçilerin şüphesiz istihdamı devam edecek. Tuğlaları da artık robotlar döşeyeceğine göre bizim işçiler ne yapacak? Google’ın eski mühendislerinden Noah Ready-Campbell’ın kurduğu Built Robotics şirketi de ağır inşaat makineleri tasarlamaya başlamış. Hasılı robotların yoğunluğu artacak. Fakat inşaat sektöründe insana her zaman ihtiyaç olacak. Merak ettiğim bizim müteahhitlerimiz buna ne kadar hazır? Kıymeti olmayan en kalabalık olmakla bakalım nereye kadar övünecekler?

        Diğer Yazılar