Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çin’den dünyaya yayılan korona virüsü, daha önceki yıllardaki Sars, Mers gibi virüsleri gibi havacılık sektöründe ciddi önemlemler alınmasına sebep oldu. Çin yapılan uçuşlar askıya alındı. Virusün duyulmasıyla birliktede dünya genelinde seyahatler ya iptal edildi ya da ertelendi. Korona virüsü kontrol altına alıncaya kadar da bu terdirginlik devam edecektir. Zira son olarak Çin dışında Almanya’da görülen virüsün uçaklarla dünyaya hızla yayılması seyahat planlarını da etkiledi.

        Böyle dönemlerde seyahat edenlerin virüsten korunmak için maske takmaları yeterli değil. Dünyanın önemli sağlık merkezleri 8 saatin üzerindeki uçuşlarda ek tedbirler alınması gerektiğini öneriyor. Global Health Study isimli araştırma merkezi, hasta olan bir yolcunun önünde ve arka koltuğunda oturanların daha hızlı hasta olduğuna işaret ediyor.

        Emory Üniversitesi’nde biyoistatistik uzmanı Vicki Hertzberg ve ekibi ‘Fantezi Uçuşlar’ isimli bir araştırma yaptı. Araştırmada virüslerin 3-5 saatlik uçuşlarda yolcuların birbirine nasıl bulaştırdığını ele aldı. Hertzberg çalışmasında bir uçak içi simülasyonu hazırladı. Simülasyonda seyahatlerde uçak içinde yolcuların hareketlerini birebir takip etti. Simülasyonda 14-C yani koridorda oturan bir yolcu hasta olarak kabul edildi. Araştırmada 14-C’de oturan yolcunun virüsü kime nasıl bulaştırdığına ulaşılmaya çalışıldı. Virüsü en yüksek oranla yolcunun yanında, önünde ve arkasında oturan yolculara geçtiği sonucuna ulaşıldı. Ama bu sonuç hastalıklara göre değişkenlik gösterdi. Mesela tüberküloz olan bir hastanın virüsü 8 saatten uzun uçuşlarda 2 sıra ön veya 2 sıra arkasına kadar ulaşabildiği görüldü.

        “Sars” virüsünün ise uçak içinde yayılma oranı gerçekten çok şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkardı. Şu an dünyanın gündeminde olan “Korona” virüsü ise “Sars” virüsünün bir çeşidi olarak kabul gördüğü için bulaşma olasılığı da neredeyse aynı. Korona virüsü olan bir yolcunun bu virüsü birine bulaştırma mesafesi 7 sıra olarak belirlendi. Virüsler uçakta sadece havaya yayılmaz. Kol dayama kolçakları, koltuk başlıkları ve yemek masaları gibi yüzeylere de inme olasılığı yüksek. Peabody'daki Massey Lahey Tıp Merkezi'nde havacılık tıbbı konusunda uzmanlaşmış Dr. Mark Gendreau ise virüs bulaşmış bir noktaya dokunduktan sonra elinizle göz, burun ve ağızınıza dokunduktan sonra geçtiğini söylüyor. Ama seyahatlerinizde bir takım önlemler alıp bu virüslerden korunabilirsiniz.

        Elleriniz her fırsatta yıkayın

        Havalimanları, uçaklar kalabalık ortamların olduğu, insan sirkülasyonunu yoğun yerlerdir. Bu ortamlarda her fırsatta ellerinizi yıkayın. El bagajınızda kendinize ait özel bir sabun bulundurmakta fayda var. Bu temizliği kendi sabununuzla yaparsanız bu daha garanti olur. Çünkü ister istemez uçağa binmeden önce veya uçarken bir yerlere dokunuyoruz. Mikropların kol gezdiği, herkesin temas ettiği yerlere dokunmamaya dikkat edin. Ellerin su ve sabunla en az 20 saniye yıkamak gerekir. El dezenfektanı da kullanılabilir. Yüze, ağza, buruna yıkanmamış ellerle asla dokunmamalı. Ellerin arkası ve tırnakların altının temizlendiğinden de emin olunması lazım.

        Kendi temizliğinizi yapın

        Uçaklar her uçuş öncesi temizleniyor, fakat ne kadar detaylı olduğunu bilmiyoruz. Bu yüzden kendi temizliğinizi en azından şu sıralar yapmayı ihmal etmeyin. Özellikle virüslerin bulaşabileceği emniyet kemeri, kol dayama kolçağı, yemek masası, dokunma ihtimaliniz olan silinebilecek yerleri rahat bir seyahat etmek için uçağa biner binmez ıslak mendillerle temizleyin. Aynı koltukta sizden önce tanımadığınız birilerinin seyahat ettiğini unutmayın.

        Uçuştan önce iyi dinlenin

        Özellikle uzun uçuş yapacaklar uçuş öncesi çok iyi dinlemeli. “Uçuş uzun ben bugün uyumayayım, uçakta uyuyarak seyahat ederim. Bu sayede uçuş süremi kısaltabilirim.” diyenler için bu düşünce şu sıralar çok riskli. Çünkü virüsler insanı vücutlarının en zayıf olduğu anda yakalıyor. Vücut direncinizi düşürecek şeylerden uzak durun. İyi bir uyku ve dinlenme uçuş öncesi sizi dağa sağlam bir vücutla seyahat etmenizi sağlayacaktır. Direncinizi artıracaktır. 5 saat üzeri uçuşlar her açıdan hazırlıklı, stresten uzak ve dinlenmiş olarak binin.

        Yiyecek ve içeceğe dikkat!

        Uçuş öncesi bağışıklık sisteminizi güçlendirecek yiyecekler virüslerden korur. Şekerli gıdalar ise kötü bakterilerle savaşan bağışıklık sistemini zayıflatır. Antioksidan açısından zengin yiyecekler yenmesi, içecekler tüketilmesi önemli. Ceviz, yaban mersini, çilek, kakaolu çikolata, ahududu, lahana, ıspanak, fasulye ve pancar gibi yiyecekleri, uçuş öncesi ve esnasında su, bitki çayları tüketmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecektir.

        Yakın temastan kaçının

        Havalimanına adım attığınız andan seyahat bitinceye kadar insanlarla yakın temastan kaçının. Çok kalabalık yerlerde beklemek yerine terminallerin boş olan bölümlerini tercih edin. Terminalde, uçakta yeni insanları keşfetmeyi erteleyin. Sizle sohbet etmek isteyenlerin veya yanınızda oturan yolcunun hasta olup olmadığını gözlemleyin. Eğer böyle bir durumu sezerseniz kabin ekipleriyle iletişime geçip boş bir koltuğa geçmenin yollarını arayın.

        VİRÜSLER PİLOTLARIN DA PSİKOLOJİSİNİ BOZUYOR

        Pilotlar seçkin bir beyne sahiptirler. Pilot olmalarını da buna borçludurlar. İyi bir IQ’nun yanında mekanik ve analitik düşünebilme, uzaysal oryantasyon, bellek, dikkat, konsantrasyon, problem çözme, motivasyon, çoklu dikkat, psikomotor koordinasyon, anlama, kavrama, planlama, kontrol etme, iletişim, yönetim, konuşma, organize edebilme, öfkeyi ve dürtüleri kontrol edebilme, strese dayanabilme becerilerine de sahip olmaları gerekir. Ne kadar çok özellik saydım fark ettiniz mi? Bazılarınız bu özellikleri okurken bile yorulabilir. Ama onlar bu özelliklere sahip olduğu için 10 bin metrede 300 kişinin hayatı, onların bu özellikleriyle güvende oluyor. Bu yüzden onlara güveniyoruz. Tabii güvenilmeyenlerde arada çıkıyor. Onlar da tespit ediliyor. Peki bu durum nasıl oluyor?

        Pilotlar en sık sağlık kontrolünden geçen meslek grubudur. 6 ayda bir sağlık kontrolüne girerler. Bu kontroller her pilotun 6 ay sonra işsiz kalabileceği riskine de işaret eder. Pilotluk, eğitim, yaşam tarzı, sık sık yetkinlik ve tıbbi kontroller ile doğa ve değişen talepler açısından benzersiz bir meslek grubudur. Onların ofisleri normalde binlerce metre yükseklikte bir uçakta sıkışık bir kokpittir. İşlerinin ve yaşam tarzlarının bazı yönleri dışardan bakanlar için çekici görünse de, çalışma şartları en kötü ihtimalle kabul edilemez ve nahoştur. Ticari ve askeri havacılıktaki bir dizi farklı alan ve uzmanlıkta toplanan pilotların ruh sağlığı ile ilgili güncel araştırmalar oldukça ilginç.

        Uçuş ekibinin psikolojik desteğe kolay erişebilmesi önemli, ancak birçok pilot akıl sağlığı profesyonellerine güvenmez. Özellikle dünya üzerinde hava sahalarında olan tehlike, hava saldırıları, terör gruplarının bulunduğu ülkelerin üzerinden uçuş yapmak onlara psikolojik zorluk yaşatıyor. Bunun yanında bir çok mental zorluklarda bulunuyor. Peki şu an pilotların psikolojisini etkileyen en önemli sebepler nelerdir?

        Uyku büyük problem

        Yapılan araştırmalarda insanların yüzde 10 ila 30’u kronik uykusuzluktan mustariptirler. Uykusuzlukta çevresel koşulların olumsuzluğu (gürültü, ışık, sıcak-soğuk, yabancı ortam, rahatsız yatak) kadar, sirkadien ritm kaymaları (jet-lag), anksiyete ve depresyon da etken olabilir. Bu oran pilotlarda yüzde 50’lere kadar çıkabilir. Pilotların uyku düzenleri yoktur. Yaşam şekillerine ne kadar dikkat edilirse edilsin uyku problemi yaşamayan pilot nadirdir. Düşünsenize günün her saati uçuşunuz olabilir ve uyumanız gerekir. Yani sizin için sabahlar, pilotların her saati sabahtır, uykudan kalktıkları saattir. İsveç’te Uppsala Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ülkede 585 pilotu kapsayan bir anket yaptı. Pilotlarla yapılan anketlerde en çok uyku problemi, uykunun kaçması, zor uyanmak, baş ağrısından uyuyamamak, korkulu rüya görmek en önemli problem olarak ortaya çıkmış. Pilotlar da bu durumun psikolojilerini etkilediğini dile getirmişler.

        Sorunlu hava sahaları

        Siyasi anlaşmazlık, ülkeler arasındaki gerginlik, salgın hastalıklar, savaşlar kuşkusuz havadaki uçaklar için bir tehlike oluşturuyor. Bunun en yakın örneğini ABD ve İran arasında yaşanan olaylar sonucunda Ukrayna Havayollarının bir füzeyle düşürülmesinde gördük. Öncesinde Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginlik sonucu Malezya Havayolları’na ait Boeing 777, Amsterdam-Kuala Lumpur seferini yaparken Ukrayna hava sahasından geçerken düşmüştü. Dünyadaki bütün pilotlar bazı hava sahalarını kullanırken psikolojik gerilim yaşıyorlar. Oluşturdukları rotada herhangi bir sorun olmasa bile uçuş sırasında olmayacağı kesin değil.

        Mesela Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA - European Union Aviation Safety Agency)ve ABD Federal Havacılık Dairesi (FAA - Federal Aviation Administration) tarafından hava sahası kullanımı yasaklanan bölgeler bile bazı havayollarının ticari kaygıları yüzünden ihlal edilebiliyor. Bu da pilotların istemedikleri, zorunlu kaldıkları uçuşlar arasında yer alıyor. İstemeyerek bir hava sahasında uçmak pilotların psikolojisini etkileyen en önemli sorunlar arasında yer alıyor.

        Bulaşıcı hastalığın olduğu bölgeler

        Pilotların en çok psikolojisini etkileyen olayda yurtdışındaki hastalıklardır. Mesela dünya gündemine oturan Korona virüsü halihazırda pilotların ve ailelerinin korkulu rüyasıdır. Şu an dünyada her pilot Çin’e uçmamak için elinden geleni yapıyordur. Her ne kadar önlemler alınsa da bu sadece Çin için geçerli bir durum değil. Mesela ebola, zika, kızamık veil, uyku ve fil hastalığı gibi bulaşıcı hastalıklar zor bir yaşam standartları olan pilotlarını işini daha da zorlaştırıyor. Dünyanın her noktasında bulunma ihtimali olan pilotların psikolojisi en çok da bu hastalıklardan etkileniyor.

        Alkolün kötü kullanımı

        Pilotlar için en tehlikeli psikolojik bozukluk alkol ve uyuşturucu kullanımından kaynaklanıyor. Muhakeme, denge ve koordinasyon, konuşma ve hafıza bozukluğu, düşüncenin katılığı ve ekip ilişkilerindeki sorunlar bu sebeplerden ortaya çıkıyor. Uçuş öncesi ve sonrası sık alkol kullanan pilotların bir süre sonra psikolojilerinde bozukluklar meydana geliyor. Bu sebeplerden psikiyatristlere ihtiyaç duyarlar. Çünkü pilotların alkollü veya uyuşturucu kullandıktan sonra kokpite geçmelerinin anlaşılması lisanslarının iptaliyle sonuçlanır. Bu korku da psikolojik problemleri ortaya çıkarır. Uçuş görev süresi öncesi, uçuş görev süresi boyunca ve uçuş görev süresi sonu itibarı ile en geç 1 saat içinde ölçülen alkol düzeyi 0.2 promilin üstünde olmaması gerekiyor. Alkol ve madde bağımlılığı tanısı konmuş pilotlar hemen tedaviye gönderilir.

        Diğer Yazılar