Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün vatandaştan 400 milyon TL alacağı varmış!
Köprü ve otoyollar, bunların geçiş garantileri dendiğinde ilk akla gelen müteahhitlere devletin garanti kapsamında ne kadar para ödeyeceği oluyor. Doğal olarak rakamları duyan vatandaşın da sinirleri tavan yapıyor, üzülüyor.
“Vatandaş daha fazla üzülmesin” diye TBMM’de bir düzenleme yapılmak üzere olduğunu komşum Fatih Altaylı yazdı. Müteahhitlere ne kadar ödendiğini kimse bilmezse, tartışma da olmaz, üzüntü de...!
Mesela İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde (YSS) bu yılın ilk 6 ayında geçen araç sayısı garanti rakamının altında kaldı. Kamu, İÇTAŞ–Astaldi Konsorsiyumu’na yaklaşık bir milyar 750 milyon TL ödedi. Ancak bu para konusunun bir de diğer tarafı var.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün işletmecisinin de vatandaştan 400 milyon TL alacağı varmış. Bilgi işim başındaki isimden geldi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu İşletmesi (ICA) Genel Müdürü Serhat Soğukpınar, köprü hizmete girdiğinden bu yana ücretini ödemeden, teknik tabiriyle geçiş ihlali yapanlardan konsorsiyum parayı tahsil etmekte zorlandığı için rakamın giderek yükseldiğini söyledi.
Bloomberght’de Açıl Sezen ile her hafta yaptığımız Finans Merkezi’nde bu konuları yorumlarken vatandaşın hesabında para olmasına rağmen özel şirketlerin işletmesinde olan köprü ve otoyollar için ödemede sorun yaşandığına dikkat çekmiştik. Soğukpınar, bu vesileyle arayıp bilgi verdi. Hesabınızda yeterli para var, ama geçişlerde ödeme işlemi gerçekleşmiyorsa bu durum uygulanan sistemden kaynaklanıyormuş.
Diyelim ki Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ait bir otoyoldan geçtiniz. Hesabınızda 30 TL var, ancak geçiş ücreti 40 TL. Sonra aynı bakiye ile özel bir köprüden geçtiniz ücreti 20 TL, ama hesabınızda 30 TL olmasına rağmen, kamu önce kendi alacağı için 30 TL’ye tuttuğu için ödeme gerçekleşmiyormuş. Aselsan’ın OGS ve PTT’nin HGS sistemi kamunun düzenlemesiyle böyle çalışıyormuş. Bu tür geçişler veya hiç ödeme yapılmadan gerçekleşenler sebebiyle ciddi alacak birikmiş.
YSS’den veya özel işletmelerin kontrolünde olan başka köprü ve otoyollarından bakiye yetersiz olması sebebiyle geçildikten sonra 15 gün içinde hesaba para konursa, faiz veya ceza olmadan hesaptan çekiliyormuş. Eğer 15 gün sonra alacak işlemi gerçekleşmezse ilgili şirketler POLNET sistemi üzerinden isim, soy isim ve TC kimlik numarasıyla araştırma yapıyormuş. Sonra 3 GSM operatörü; Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom ile ücreti mukabilinde geçiş ihlali yapanlar araştırılıp, cep telefonlarına mesaj gönderilerek borçlarını ödemeleri isteniyor, aksi halde icra takibi yapılacağı bilgisi veriliyormuş.
Diğer taraftan işletmeci şirketler de geçiş ihlali yapan araçlardan para tahsil edilmiş gibi vergilerini yatırmak zorunda kalıyorlarmış. Kısacası özel işletmelerin kontrolündeki köprü ve otoyollarda ücretleri toplama sorumluluğu tamamen şirketlerde. Kamu bu konuda yardımcı olmuyormuş.
Tam, ‘Kelin merhemi olsa başına sürer’ misali. Ben yaklaşık olarak 5-6 yıldır yabancı araç mevzusuna dikkat çekiyorum. Kamu kılını kıpırdatmıyor. Yabancı araçlar yollarımızı, köprülerimizi bedava kullanıyor. Kesilen trafik cezalarını ödemiyor. Çünkü kamu böyle bir sistem kurmuş değil. Ama özel şirketlerin köprü ve otoyol garantileri milletten toplanan paralarla, vergilerle zamanında şakır şakır ödeniyor. Köprüden, otoyoldan parasını peşin ödeyip geçen, vergisini veren dürüst vatandaşta enayi yerine konuyor.
Köprü ve otoyolları işleten özel şirketlerin bir başka şikayeti ise tahsilat yapmak için araçları durdurmaları halinde “Zorla para alıyorlar” deniyor olmasıymış. Zaten böyle durumlarda trafik de yavaşladığından uygulanma imkanı da olmuyormuş. Hesabında para olmayanlar da bu durumu bildiği için “15 günde içinde öderim” diyerek geçiyormuş. Yabancılar ise açıkça sistemi istismar ediyormuş. Böylece yabancı araçların parasını da işletmeci şirketler ödüyormuş.
Özetle, köprü ve otoyollardaki ödeme sistemi istismar edildiği kadar, sistemin yanlışları yüzünden borcu olan dürüst vatandaşların zamanında uyarılmaması sebebiyle de mağduriyetler yaşanıyor.
Bu kadar yazdık, bir şey olur mu? Ümitsizim. Zira devletin bu tarz konularına kimse sahip çıkmıyor. Yabancı araç mevzusu kaç yıldır Ulaştırma Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı arasında “Sorumlu kim?” Tartışmasına kurban ediliyor.
Açıkçası Ulaştırma Bakanlığı, köprü ve otoyolların ihalesini yaparken bugün sıkıntıya sebep olan mevzuların üzerinde çalışmaya bile gerek duymadığından bu sorunlar yaşanıyor. Türkiye’nin “Yol geçen hanı” gibi kullanılması da galiba benim gibilerden başkalarını rahatsız etmiyor!!!