Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tarih 6 Ağustos 1945. Saatler 08.15’i gösterdiğinde Japonya’nın Hiroşima şehrine düşen ilk atom bombası, şehri yerle bir etti. Ardından Nagasaki’ye atılan ikinci atom bombası ile Japonya İkinci Dünya Savaşı’nın dışına itildi ve 14 Ağustos 1945’te kayıtsız şartsız teslim olmayı kabul etti. İşte Japon endüstrisine en büyük darbe de bu tarihte vuruldu. Çünkü uzun bir süre ağır sanayide üretim yapması engellenmiş ve teknolojisi ellinden alınmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nda ‘destan’ yazan Mitsubishi uçakları (özellikle Pearl Harbour’da), artık gökyüzüne veda etmişti. Mitsubishi sadece uçakların motorlarına soğutma sistemi yapan bir şirket olarak hayatına devam edecekti.

        TAM 50 YIL SONRA TEKRAR

        1926 yılında uçak üretimi için kurulan Mitsubishi Shokai, 1931’e kadar öylesine büyüdü ki İkinci Dünya Savaşı için çok başarılı uçaklar tasarladı ve gökyüzüyle buluşturdu. Fakat savaşta alınan yenilginin ardından şirketin ağır sanayi endüstrisi ve uçak üretim merkezi tamamen kapatıldı. Aradan uzun zaman geçti ve 18 Ekim 2014’te, Mitsubishi ilk ticari uçağını dünyaya gösterme fırsatı buldu. Uzun süredir havacılık endüstrisine teknoloji üreten firma, artık kendine ait bir yolcu uçağına sahip; Mitsubishi Regional Jet (MRJ).

        1.8 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM

        Projenin toplam bütçesi tam 1.8 milyar dolar. Ancak 20 yıl içerisinde bütçesi her yıl katlanarak artacak. Mitsubishi’nin amacı gelecek yıllarda Airbus ve Boeing’le rekabet etmek. 70-90 koltuk kapasiteli bölgesel yolcu uçağının; MRJ70 ve MRJ90 iki ana modeliyle birlikte 6 ayrı alt segmenti olacak. Bunlar kısa (STD), orta (ER) ve uzun (LR) menzil şeklinde 6 ayrı tipte üretilecek. İlk etapta Brezilyalı Embraer ve Kanadalı Bombardier’in pazarına hitap edecek uçağın ön planda tutulan en önemli özelliği ise iç konfor. Kolçakların genişliği ve ince tasarım geniş koltukları ile uçuş esnasında yolcunun kendisini rahat hissetmesi amaçlanmış. MRJ’nin motoru da oyunu değiştirecek şekilde Mitsubishi ve Pratt & Whitney ortaklığıyla tasarlanmış. Sessiz, yakıt tasarruflu, güçlü ve karbon salımı düşük tasarlanan motorlarla rakiplerine ciddi fark atması bekleniyor.

        İLK TESLİMATLAR 2017’DE

        Bugüne kadar toplam 400 sipariş aldıklarını belirten Mitsubishi Aircraft CEO’su Teraki Kawai, bu gidişatın kendisini ve çalışanlarını memnun ettiğini söylüyor. İlk etapta Embraer ve Bombardier ile yarışacaklarının altını çizen Kawai, bu pazarda kendilerini göstermeyi başardıkları takdirde ilerleyen dönemde büyük kapasiteli ticari uçaklar pazarına girmeyi kendilerine misyon edindiklerini ifade ediyor. Fakat bu süreci minimum 20 yıl olarak belirleyen MRJ’de üretime 2015’in Nisan-Haziran aylarında, teslimatlaraysa 2017’de başlanması planlanıyor. İlk müşteri ise Japon Havayolu All Nippon Airways, kısa adıyla ANA.

        Dünyanın en hızlı iki yeni iş jeti

        İş jeti pazarının en önde gelen ismi ABD’li Gulfstream, yeni nesil iki model uçağıyla adeta rakiplerine meydan okudu. Geçtiğimiz hafta tanıtılan G500 ve G600, Gulfstream’in iş jeti pazarında dengeleri değiştiren G650’nin teknolojisi ve gövdesine sahip olacak. Ancak uçuş menzilleri kısaltılarak G450 ve G550’nin yerlerini alması beklenen yeni modeller, sınırları zorlayan performans ve tasarımlarıyla havacılık sektörünü de şaşkına çevirmiş durumda. Her ikisi de kategorilerinin en hızlıları. Mükemmel bir mühendislik harikası olan iki yeni model de hiçbir manevrada yolcusunu sarsmıyor ve sarsıntıları hissettirmiyor.

        KONFOR ÖN PLANDA

        İç tasarımı ile de dikkat çeken G500, 8 yolcu kapasiteli (isteğe bağlı olarak 18 kişiye kadar çıkabiliyor). 1.95 m boyundaki bir yolcunun rahatça dolaşabileceği yükseklikte tavana sahip. Her bir koltuğun genişliği ise 68.5 santimetre. Bu genişlik iri vücutlu bir sporcunun sığabileceği gibi tasarlanmış. Gulfstream G600, G500’e göre daha geniş bir jet. G600’ün kabin eni 2.14 metre, yüksekliği 1.95 metre. Normal konfigürasyonu 8 kişi olarak tasarlanan uçağın yolcu kapasitesi 18 ve üzerine çıkabiliyor. G500’de 12 adet olan panoramik pencere sayısı ise G600’de 14 adet. Her iki uçağın atası G650’deki pencere sayısı 16.

        GÜVENLİ UÇUŞ İÇİN HER ŞEY VAR

        G600, 51 bin feet (15.545 metre) ile başka hiçbir sivil uçağın çıkamadığı irtifada uçabiliyor. Kokpiti de özel donanımlara sahip; sektörün Gulfstream uçaklarında tanıdığı uçuş kontrol teknolojileri yer alıyor. Kokpitteki The Intellegence-By-Wire sistemi de inişlerde pilotların işini kolaylaştırıyor. Bu sistem zemin ile ilgili bütün analizleri yaparak, inişin ne denli güvenli olacağını pilota belirtiyor. G500 ve G600 modellerinde geniş dijital dokunmatik ekranlar, Fly-by- Wire uçuş kontrol sistemleri, aktif kontrol sidesticks, acil iniş modu gibi son teknoloji ürünleri yer alıyor. Ayrıca Gulfstream ilk defa İngiliz Rolls Royce motorları yerine, Kanadalı Pratt & Whitney imzalı PW800 motorları bu iki yeni modelinde kullanacak.

        TEMİZ HAVA, GENİŞ PENCERE

        Gulfstream iki modelini geliştirirken hiçbir ayrıntıyı göz ardı etmemiş. Mesela G500 ve G600’ü piyasadaki en düşük kabin basıncına sahip uçaklar. Öyle ki; 15 bin metrede uçarken, yolcular kendilerini sadece bin 478 metrede hissedecekler. Yolcu uçaklarında ise kabin basıncı 2 bin 600 metre seviyesinde. Gulfstream uçaklarını diğer iş jetlerinden ayıran en önemli özellikse kabine her iki dakikada bir yüzde yüz taze hava verilmesi. Gulfstream’lerin sahip oldukları geniş pencereler yine hiçbir iş jetinde bulunmuyor. Tüm bu özelliklerle en uzun uçuşlar bile keyifli, rahat ve hiçbir yorgunluk hissi vermeden bitirilebiliyor.

        Her iki model de ilk uçuşuna önümüzdeki yıl başlayacak. Sertifikasyon sürecinden sonra 2018’de ilk müşterilerine teslim edilmesi bekleniyor. Ancak uçuş, sertifikasyon ve teslimatlarda G500 bir adım daha önde olacak.

        ‘Koltuğunuz başka yolcuya satıldı!’

        Seyahat hazırlığınızı günler, hatta haftalar öncesinden planladınız. Rezervasyonunuzu yaptırıp biletinizi de aldınız. Valizinizi hazırlayıp havalimanına geldiğinizde, onaylı ve geçerli biletiniz olmasına rağmen sizi bir sürpriz bekliyor olabilir. O sürpriz; yolculuğun en kötü yanı olan ve sizden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı uçamamaktır. Neredeyse dünyadaki tüm havayollarının uyguladığı fazla satış (overbooking) sebebiyle yoğun sezonlarda çok karşılaşılan önemli bir sorundur uçamama riski.

        Havayolları, doluluk oranlarını artırmak için yoğun sezonlarda kapasitenin üzerinde bilet satarlar. Fazla satışlar normal zamanlarda iptal edilen uçuş oranlarına yakın tutulur. Yoğun sezonda uçaklar tam doluluk yaşadıkları için sıkıntılar yaşanır. Peki bu durumda ne yapmak lazım?

        Eğer piyango size vurduysa, heyecanlanmayın, panik yapmayın. O seyahatiniz hayati önem taşıyorsa, durumu havayolu yetkilisine mutlaka anlatın. Uçuşunuzu erteleyebileceğinizi söylemeyin, havayolundan gelen teklifleri bekleyin. Çünkü sizi uçuramayan havayolu, yapacağı tekliflerle sizi havaya uçurabilir. Bir sonraki uçuşunuzu upgrade (sınıf yükseltme) edebilir, ekstra uçak bileti önerilebilir. Bunlara ilave olarak iyi bir otelde konaklama da teklif edebilir.

        Ancak bu teklifler yapılmadan önce uçuştan feragat edecek gönüllü yolcu aranır. Eğer bir netice alınamaz ise yolcu iradesi dışında ve mevzuatlar çerçevesinde bazı yolcular uçağa kabul edilmeyebilir. Bu durumda haklarınızı bilip, aramanız gerekiyor. Size imzalatılan belgeleri iyi inceleyip, haklarınızı ileride arama ihtimalini göz önünde bulundurarak davranmanız icap ediyor. Bütün bunlarla karşılaşmak istemiyorsanız, yoğun sezonlarda havalimanına sakın geç gitmeyin. Ayrıca unutmayın ki; dünyada her sivil havacılık otoritesinin, Türkiye’de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yolcu haklarına dair düzenlemesi, her havayolunun ve ülkemizde Türk Hava Yolları’nın da bu konuda bir iç prosedürü bulunuyor. Detayları bilmek avantajınıza olacaktır.

        Diğer Yazılar