Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pazartesi ve salı günlerini Fransa’da 51. kez kapılarını dünya havacılığına açan Paris Airshow’da geçirdim. Her yıl Londra Farnborough Airshow ile dönüşümlü olarak yapılan Paris Airshow’un geçmişi 1909 yılına kadar uzanıyor. Ama Paris Airshow daha Avrupalıyken, Londra’daki Farnborough Airshow’da Amerika öne çıkıyor. Bu sebeple Avrupalı Airbus, Paris Airshow’u evi gibi görüyor, Amerikalı Boeing ise Farnborough’ta kendine tanınan fırsatı iyi değerlendiriyor. İngilizlerin kurdukları bu dengeyle de dünyanın iki büyük fuarı daha renkli geçiyor.

        Paris Airshow’un 100 yıllık geçmişiyle yoluna devam etmesi, aynı zamanda bu coğrafyalarda havacılık endüstrisinin mazisine ve hali hazırda güçlü olmasına tekabül ediyor. Zaman zaman Türkiye’de çeşitli havacılık projeleri gündeme geldiğinde, mesela milli muharip uçak (FX), bölgesel yolcu uçağı (Dornier 328), insansız hava araçları (Anka, Bayraktar ve Karayel) konuşulduğunda, Kanadalı Bombardier, Brezilya Embraer bir yana Boeing ve Airbus’a sahip bir ülke havasına giriyoruz.

        Dünyadaki bu fuarlar ise havacılık sektöründe hayallere kapılan Türklerin gerçeklerle yüzleşmesine sebep oluyor. Şahsen bu fuarlardan hep üzüntüyle dönüyorum. Buralarda Polonya, Slovenya kadar olamadığımıza üzülüyorum. Tasarımımız, özgün ürünlerimiz yok. Büyük hayaller kurup, büyük işlere koyulmak istiyoruz ama ne yeterli insan kaynağı ne de projelere doğru noktada başlayacak irademiz söz konusu. En güzel örnek, milli savaş uçağı yapma düşüncesi.

        AIREX’TEN AIRSHOW’A

        Havacılık fuarları, adı üzerinde gösteri ve hava atma meydanlarıdır. Biz de İstanbul’da 2 yılda bir yapılan ama giderek küçülen Airex’in adını geçen sene İstanbul Airshow’a dönüştürdük. Lakin, şov yapacak aracımız olmadığı gibi fuarın küçük olması sebebiyle de yabancılar burada şov yapmayı tercih etmiyor. Daha vahimi, havacılık fuarını, en yoğun meydanımız Atatürk’te yapmamız sebebiyle, gösteri uçuşlarına ve şovlara da zaten izin verilmiyor. Hatta fuarda sergilenmek üzere gelen uçaklar bile zar zor izin alarak fuar alanına inebiliyor. Fuar adını değiştirmek, cafcaflı proje açıklamakla teknoloji yakalanmıyor. Londra Farnborough, Paris Le Bourget havalimanlarında yapılan ve son yılların gözde fuarı haline gelen Dubai Airshow’un mekânları iyi bir vizyonla hazırlandığı için hem havacılık endüstrisi hem de fuar paralel olarak büyüyor. Şahane hava gösterilerinin yapıldığı ve milyar dolarlık siparişlerin alındığı fuarlara, cirosu 700 milyar dolarlara ulaşan sivil ve askeri havacılık sanayisi firmaları katılıyor.

        Paris Airshow, pazartesileri başlıyor, hafta sonlarını halk günü olarak müthiş bir kalabalıkla geçirerek pazar günü sonlanıyor. Böylece 7’den 77’ye herkesin ilgisi havacılığa çekiliyor, geleceğin uçak mühendisleri, pilotları ve işletmecilerinin yetişmesine katkı sağlanıyor. Havacılığa ilgisi olanlar bu fuarlarla daha da ön plana çıkıyor. Paris Airshow’da çift katlı A380 ve plastik gövdeli A350 Airbus’lar gösteri uçuşu yaparken, statik alanlarda henüz ticari olarak uçma özelliğini kazanmayan, konsept hava araçları da tanıtılıyor. Airbus E-Fan 2.0 elektrikli uçak prototipi bunlardan birisiydi.

        TEK KALEMDE 20 MILYAR DOLARLIK UÇAK

        Fuarların ticari boyutları da bir o kader renkli geçiyor. Mesela ilk gün, Endonezyalı havayolu Garuda, 60 Boeing ve 30 Airbus uçağı için liste fiyatı üzerinden 20 milyar dolarlık bir anlaşmaya imza koydu. Amerika da dahil olmak üzere uzun ve kısa menzilli uçuşlar ile iç ve dış rota ağını genişletmek isteyen Garuda’nın siparişlerinin 30 tanesinin 787 Dreamliner olması oldukça dikkat çekici. Airbus ve Boeing’in önümüzdeki yıllar için toplam 12 bin siparişinin birikmesinden ötürü Garuda, siparişlerini 2020’den itibaren teslim almaya başlayacak. Bu satırları yazdığım ana kadar da iki büyük uçak üreticisinin fuarda aldıkları siparişler devam ediyordu.

        Havacılığın geleceğinin nasıl şekilleneceğini kestirmek çok zor. Bir şirketin ilginç ve farklı bir tasarımı geleneksel olan her şeyi değiştirebilir. Bu şekilde çalışmaların olduğunun da altını çizeyim. Fakat mevcut haliyle havacılığın gelecek 20 yılında Airbus ve Boeing’e daha çok uçak yapmak düşecek. Airbus’ın 20 yıllık öngörüsü şöyle: Gelecek 20 yıl içinde 100 koltuk ve üzeri uçak kategorisinde, 32 bin 600 yeni uçak imal edilecek ve 5 trilyon dolarlık bir sektör oluşacak. Boeing’in tahmini de pek farklı değil: Önümüzdeki 20 yıl için toplam 38 bin uçak talebi olacak ve bunlardan 26 bin 730’u tek koridorlu jetlerden oluşacak. Bu hesaplar ve tahminlerde şüphesiz bazı fuarları farklı kılıyor.

        MUHARREM DÖRTKAŞLI AİRPORT’TA

        Paris’e kadar gitmişken, fuarda bizim şirketlerimizi de ziyaret edip nasıl bir ilgiye mazhar olduklarını merak ettim. Paris Airshow’a ilk defa bu sene hava aracı üreten ülkeler liginde katıldık. TAI şalesi ve statik alanda sergilediği Atak helikopteri ve insansız hava aracı Anka ile etkin bir şekilde varlığını gösterdi. Airport’ta bu hafta konuğum TAI Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı oldu.

        Paris Airshow’daki sohbetimizde sertifikasyonları devam eden hava araçlarını, yeni projeleri, halka arzı, ihracat hedeflerini ve şirket satın alma stratejilerini konuştuk. Airport’un uçuş rotasında ise, köprüleri, inişli çıkışlı sokakları, tramvayı, hapishanesi, parkları ve kendine has mimarisiyle, özgürlükler şehri San Fransisco var. Pazar 11.15’te Habertürk’te Airport’a beklerim.

        Diğer Yazılar