Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kaç gündür tartışılan, hâlâ da konuşulan ve gelecekte sürekli hatırlanacak çok önemli iki olay yaşadık; havada doğum ve havalanmamış bir uçaktan yaka paça, zorla indirilen yaşlı bir insan. Doğumun mutluluğunu dünya sosyal medya üzerinden paylaşıp takdir ederken, yaşlı doktorun başına gelenleri de çok ağır ifadelerle eleştirdi.

        Amerika’da, Chicago O’Hare Uluslararası Havalimanı’ndan Louisville’ye gitmek üzere yola çıkan 69 yaşındaki bir insanın başına gelenleri bir haftadır konuşuyoruz. Çin asıllı Amerikan vatandaşı doktor David Dao’nun, United Airlines uçağına sağlam binip havayolu personeli tarafından ağzı burnu dağıtılarak indirildiği hadiseyle Türk Hava Yolları (THY) uçağında kabin personelinin yardımıyla 42 bin feet yüksekte meydana gelen doğumun aynı günlere denk gelmesinin bir hikmeti olmalı. Zira bu durum birçok insana iki olayı kıyaslama fırsatı verdi. Hatta olayların ABD ve İngiltere’nin, THY uçaklarına getirdiği anlamsız cep telefonundan büyük elektronik eşya yasağı sonrasına denk gelmesi, yaşananlara bambaşka bir boyut kazandırdı.

        Dünya havacılık sektörünün de merakla ve çok yakından takip ettiği yasak, 3 büyük Amerikan şirketi; United, Delta ve American Airlines CEO’larının rekabette zorlandıkları THY, Emirates, Etihad ve Qatar havayollarını Başkan Trump’a şikâyet etmeleri sonrası ‘güvenlik’ gerekçesiyle konulmuştu. Ancak son United Airlines hadisesi, yolcuların asıl Amerikan havayollarında güvende olmadığını ortaya koydu.

        HUFFINGTON’IN TWEET’İ

        THY’nın TK538 sefer sayılı Gine - İstanbul uçağında seyahat eden Gine asıllı Fransız uyruklu hamile yolcu Diaby Nafi’nin uçak havalandıktan 1 saat sonra Mali üzerinde doğum sancılarının tutması sonrası havada dünyaya getirdiği bebeğin THY hostesleri kucağındaki fotoğraflarıyla, United görevlilerinin kollarından, bacaklarından tutup ağzını burnunu kanattıkları doktorun fotoğrafları en fazla Amerika’da ilgi gördü. Haber hem sosyal medyada hem de birçok gazete, televizyon ve haber sitesinde yer aldı. Mesela Huffington Post’un kurucusu Bayan Arianna Huffington, THY uçağında meydana gelen doğum haberinin sahibi olduğu dünyaca popüler haber sitesinde yayımlanmasını sağlamakla yetinmeyip çarpıcı bir tweet paylaştı: “Uçaktan bir yolcuyu isteği dışında, zorla indirmek yerine Türk Hava Yolları uçağa yeni bir yolcunun daha ilave edilmesine yardımcı oldu.”

        THY de Arianna Huffington’a Twitter üzerinden teşekkür ederek, şu cevabı verdi: ‘Her zaman misafirlerimizin emniyet ve konforu için elimizden gelenin en iyisini, yürekten yapıyoruz.’

        İki hadiseye şöyle bakmak da mümkün: Uçağa doğumu yaklaştığı halde kuralları ihlal ederek binen ve uçakta doğum yapan bir yolcu var. THY pilotları da kurallar gereği, mecburen en yakın meydana inip anne ve bebeğini sağlık ekiplerine teslim etmişler. Yolcu burada alenen kural ihlali yapmış, havayoluna da bir maliyet yüklemiş. Buna rağmen THY’nin eğitimli personelinin bir soruna mahal vermeden doğumu gerçekleştirmesini takdir etmek gerekir. THY kimliğine, imajına ve prestijine reklamlarla yapılamayacak bir katkıyı çok doğru bir zamanda sundular. Evet yolcunun yanında bilgisayar, iPad olmayabilir ama halden anlayan, her türle derdine çare olan bir kabin personelinin olması çok daha önemli.

        Diğer taraftan, United’ın yaka paça ederek, ağzı burnu kanlar içinde indirdiği yolcunun zerre kadar kabahati yok. Overbook yani fazla bileti satan havayolu, buna rağmen krizi yolcuları uçağa almadan yönetemeyen de havayolu. Üstelik uçağa sağlam binip görevli personel tarafından karga tulumba indirilen yaşlı doktorun yerine oturtulmak istenenin de havayolunun görevli personeli olması şirketin ciddi anlamda beceriksiz olduğunu ve yolcularını dikkate almadığını gösteriyor. Sadece maddi kayıp değil, ciddi anlamda prestiji erozyonuna da uğradılar. İlginçtir; United Airlines’in bir önceki CEO’su Jeff Smisek, yaptığı tuhaf bir usulsüzlük sebebiyle yine bu sayfada, 12 Eylül 2015’te yazı konum olmuştu. Öyle sanıyorum, son hadise de onun yerine gelen, şimdiki CEO Oscar Munoz’un sonunu getirecek.

        HAMİLE YOLCU UÇAĞA NASIL BİNİYOR?

        Sıkı kurallara rağmen uçakta doğum hadisesinin önüne geçmek mümkün olmuyor. Bu konuda çerçevesi net çizilmiş ciddi kurallar var, fakat bazı anne adayları çeşitli sebeplerle bunları aşıp hem kendini hem de bebeğini tehlikeye atarak uçağa binmeyi başarabiliyor. Hamileliğini gizleyerek binenler, doktor raporu üzerinde oynama yaparak havayolu personelini yanıltanlar olabiliyor. Ancak binlerce metre yükseklikte kabin basıncının, yolculuğun ve sakladığı sırrın sebep olduğu heyecanın etkisiyle uçakta doğumlar gerçekleşebiliyor. Şunun altını çizelim: Uçakta doğum çok risklidir ve her zaman son hadisede olduğu gibi mutlu sonla bitmeyebilir.

        Anne adaylarının uçakta rahat ve güvenli bir yolculuk yapmaları için dünya genelinde tüm havayollarında geçerli olan kurallar aşağı yukarı aynıdır. Mesela THY, 28 haftasını (7 ay) doldurmamış hamile yolculardan seyahat için herhangi bir rapor istemiyor.

        Tek bebeğe hamile olan yolcular, 28. haftanın başından 35. haftanın sonuna kadar kendi doktorlarından aldıkları “Uçakla seyahatinde herhangi bir sakınca yoktur” raporuyla seyahat edebiliyor. (İki veya daha fazla bebeğe hamile yolcularda bu süre, 28. haftanın başından 31. haftanın sonuna kadar geçerli.) Fakat 36 hafta ve sonrasında hamile yolcuların seyahatine izin verilmiyor. Bu sebeple tarihi 7 günden eski olmayan ve hamileliğin durumunu belirten ayrıntılı bir doktor raporu isteniyor. Yurtdışı seyahatleri için de mutlaka bu raporun İngilizce‘si gerekiyor.

        Diğer Yazılar