Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son zamanlarda uçakla seyahatte çocukların yolculuğa kolay adapte olması ve gelecekte markaya olan duygusal bağlarının kopmaması için havayolu şirketleri farklı çalışmalar içerisine girmeye başladı.

        Çocuklara özel yiyecek- içecek ikramları dışında, uçakla seyahati cazip kılan ve uçuş sonrası kalıcı olan hediyeler başı çekiyor. Önemli havayolları kabin içi eğlence sistemlerinde çocuklara yönelik birçok film ve oyuna yer veriyor. Bu durum diğer havayollarında da giderek yaygınlaşıyor. Çocuklara yönelik faaliyetler, havalimanlarındaki özel yolcu salonlarındaki ‘lounge’larda başlıyor. Ayrıca uçak içerisinde dağıtılan oyuncaklar, çocuk dergileri, çocukların uçak içinde iyi zaman geçirmesi için özel eğitilen personel ve uçaklara verilen çocuk isimleri de dikkat çekiyor.

        UÇAKTA NOEL BABA VAR

        Geçtiğimiz sene Noel’de birçok havayolu şirketi müşterilerine farklı farklı sürprizler yaptı. En hatırda kalanı ise Kanadalı WestJet’in kampanyası oldu. Çünkü bir çalışanını Noel Baba kılığına sokan havayolu, çocuk yolcuları dinleyip, onlara rastgele hediyeler verdi. Hediyeler arasında android tabletler, LCD televizyonlar ve elektronik oyuncaklar gibi lüks eşyalar vardı ki, şanssız olanlara çorap, pijama ve iç çamaşırı gibi tekstil ürünleri de çıktı. Tek sorun; bu organizasyon sonrası çocuklar arasında farklı hediyeler sebebiyle meydana gelen kıskançlık oldu. Ama bu kampanya diğer şirketleri de etkiledi. Avrupalı Spanair ise daha farklı bir organizasyona imza atarak çocukların gönlünü fethediyor. İspanyol havayolu, Barcelona’dan yurtdışına uçan ailelerin çocuklarına bagaj alım salonunda hediyeler dağıttı. Bavulunu bekleyen aileler çocuklarının isimlerinin yazıldığı hediye kutularını aldı. Bu da ilgi uyandıran bir çalışma oldu.

        THY’DEN KÜÇÜK YOLCULARA OYUNCAK SETİ

        Türk Hava Yolları da çocuklara yönelik özel çalışma yapan şirketlerden. Yolcu portföyü dâhilinde farklı konumlandırdığı küçük yolcularını mutlu etmek adına yeni bir kampanya başlatan THY, yeni oyuncak setleri tasarladı. Bu setlerle, 2014 yılının ikinci yarısından itibaren yurtdışı hatlarda seyahat eden 2-12 yaş arasındaki çocuk yolcularını daha çok eğlendirmeyi amaçlıyor. Bu sayede hem çocukların hem de ailelerin mutlu olması hedefleniyor. Uluslararası hatlardaki yolcu akışları incelenerek, bölgeler bazında Türkiye’den çıkan ve Türkiye’ye varan uçuşlarda seyahat eden yaklaşık 1 milyon çocuğa, uçuşlarının her bacağında farklı tür oyuncak sunulması planlanıyor.

        Oyuncak setleri ile miniklerin uçuşlarını daha eğlenceli hale getirmek ve keyifli anlar biriktirmiş olarak bir sonraki yolculuklarında tekrar karşılaşmak, THY’nin bu girişimdeki öncelikli amacı. Ayrıca THY, kısa süre önce ikram şirketi Turkish Do&Co’nun çocuklara özel geliştirdiği, kutusunda karikatürler olan el yapımı keçiboynuzlu süt ikram etmeye başladı. THY’nin küçük yolcuları için geliştirdiği oyun setleri şöyle:

        1- Dürbünlü uçak oyuncak seti: Kol saati, şişme uçak ve dürbünlü uçak.

        2- Stres uçaklı oyuncak seti: Kol saati, şişme uçak ve stres modelli uçak.

        3- Oyun küplü oyuncak seti: Şişme uçak ve oyun küpü.

        4- Peluş oyuncak: Hostes ve kaptan kıyafetleri giydirilmiş peluş oyuncak

        Havayolları siber tehdit gölgesinde

        Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’dan Çin’in başkenti Pekin’e gitmek üzere 8 Mart’ta havalanan Malezya Havayolları’na ait Boeing 777 tipi uçağın kaybolmasıyla ilgili, önümüzdeki günlerde sıkça konuşacağımız yeni bir şüphe, ‘siber tehdit’ gündemde. Malezya uçağıyla ilgili olarak çok sayıda komplo teorisi geliştirilmişti. Ancak en can sıkıcı olanı sonuncusu. Zira uçağın siber saldırılarla kaçırıldığına dair iddia, yabana atılır gibi değil ve iddia sahibi de önemli bir isim. İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın eski bilim danışmanı, Terörle Mücadele Uzmanı Dr. Sally Leivesley, Boeing 777’nin siber saldırılarla kaçırılmış olabileceğini; radyo sinyalleri gönderilerek uçağın hızının, irtifasının ve yönünün değiştirilme ihtimalinin bulunduğunu açıkladı. Böylece dünya sivil havacılığının gündemine yeni bir tehdit kalemi daha eklenmiş oldu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte her alanda olduğu gibi havacılık sektöründe de insan gücüne duyulan ihtiyaç azalıyor. Yakın gelecekte, insan eliyle gerçekleştirilen hava trafiği, yerini uydu bazlı sistemlere, siber teknolojiye bırakacak. Sivil havacılıkta her geçen gün geliştirilen uçak içi eğlence sistemlerini de göz önünde bulundurursak, siber güvenlik meselesinin yakında havacılığın başına bela olacağını söyleyebiliriz.

        Wİ-Fİ AĞLARIYLA SALDIRI

        Siber Güvenlik Uzmanı Ruben Santamarta, Las Vegas’ta geçen ay düzenlenen Black Hat Konferansı’nda, wi-fi ağları üzerinden uçakların siber saldırıya uğrayabileceğini açıkladı. Haberleşmenin de uçak içi eğlence sistemiyle kesilebileceğini söyleyip, katılımcılara teknik detayları ve güvenlik açıklarını nasıl keşfettiğini anlattı. Santamarta tarafından ortaya çıkarılan en önemli kusur, teknisyenlerin sisteme tek bir şifre ve kullanıcı adıyla girmesi. Bu durum hacker’ların güvenlik sistemine kolayca erişebilmesini sağlayabiliyor. İstanbul’da bir güvenlik konferansında konuşan Boeing Başkan Yardımcısı Jeffrey Kohler, önümüzdeki 10 yılda yaşanabilecek tehditlerle ilgili, savunma şirketlerinin temsilcilerinin sorularını yanıtlamış, özellikle ticari uçakların kaygı uyandırıcı olduğuna dikkat çekmişti. Kohler, bütün altyapının çeşitli ağlarla kontrol edildiğini, bu yüzden etkili bir siber koruma güvenlik projesi gerçekleştirilmesinin gerekli olduğunu vurgulamıştı.

        İzlanda’da 2010 yılındaki Yanardağı’ndan sonra bölgenin kuzeydoğusunda yer alan bir başka büyük yanardağ olan Boardanbunga’da meydana gelen hareketlenmeler, 4 yıl önceki endişelerle sektörü tekrar korkuttu. Henüz patlama olmadı, ama her an gerçekleşebilme durumu söz konusu. Fakat bu defa havacılık dünyası eskisine oranla teknolojinin sayesinde daha tedbirli. Zira bir patlama sonrası atmosferin tamamını kaplayan kül bulutları, pilotların görüş açısını yüzde 0’a kadar düşürebiliyor. Mesela 4 yıl önce tüm uyarılara rağmen uçuş yapan özellikle kargo uçaklarının motor pervanelerine giren küller, şirketlere büyük maddi zararlar vermişti.

        AVOID NASIL ÇALIŞIYOR?

        Yaşanan sorunlar üzerine başta Airbus, İsrailli Elbit ve Norveç patentli Nicarnica olmak üzere birçok şirket işbirliği yaparak volkanik afetlere karşı yeni teknolojiler üretmeye başladı. Bu teknolojilerin en önemlisi arama ve tarama sistemleri yapan askeri ve sivil havacılık sanayi lideri ACAS ve Nicarnica oldu. 2010 yılında Norveç Havacılık Enstitüsü’nün desteği ile kurulan Nicarnica, havacılık devi Airbus ile ortak bir çalışma ile Volkanik Obje Dedektörü (AVOID) sistemini geliştirdi. Başlangıç aşamasında 55 milyon dolar yatırım yapılan sistem geçtiğimiz yıl kasım ayında yolcu uçağı A340 ile askeri kargo uçağı A400M’de denendi ve yüzde 100 başarı sağlayarak üretimine başlandı.

        AVOID, pilotların tarayıcılarındaki ultraviyole ışıklarla (kızıl ötesi), volkanik herhangi bir gelişmeyi önceden takip etmelerini ve güzergâhlarını ona göre belirlemelerini sağlıyor. Bu sayede uçuşun güvenliği ve masrafı azalmış oluyor. Dedektörler yerden en az 2 ila 15 kilometre yükseklikte ve 100 kilometrekarelik bir alandaki küllerin izini saptayabiliyor. Ardından pilotlara uyarı mesajları göndererek güvenli bölgeye ulaşmalarını sağlıyor. AVOID teknoloji sistemleri, 36 saat durmaksızın gözlem yapabiliyor ve en ağır koşullarda bile uyarıcı özelliğini kaybetmiyor.

        AVOID sistemin ilk müşterisi Avrupa’nın en kalabalık A320 filosuna sahip EasyJet oldu. 2010 yılında en büyük zarara uğrayan şirket, 2015 yılından itibaren alacağı bütün uçaklarda bu sistemin olmasına özen gösterecek.

        Havacılar teyakkuzda

        Siber tehdit altında olan sadece uçaklar değil. Havaalanları da yolcu giriş çıkışları, bagaj, kargo ve pasaport kontrollerindeki işlerin dijital ve elektronik yöntemlerle yürüyor olmasından dolayı risk altında. Ülkemizde, 26 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polnet Bilgi Sistemi’nde meydana gelen arıza nedeniyle, Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nda, yolcu giriş çıkışları yapılamamış, pasaport noktalarında uzun kuyruklar oluşmuştu. Pasaport sisteminin kilitlenmesi akıllara siber saldırı ihtimalini getirmişti. Sisteme yapılan virüs saldırısı sebebiyle böyle bir sorunun yaşandığı varsayılmıştı.

        Sadece uçuş güvenliği açısından değil, havayolu şirketleri işletim sistemleri nedeniyle de siber saldırılardan nasibini alıyor. IATA Deloitte Uluslararası Havayolları İç Denetçiler Birliği’ne göre, havayolu şirketleri, her yıl siber dolandırıcılık yüzünden ortalama 1.4 milyar dolar kaybediyor. Görünen o ki, bir hacker’ın, herhangi bir uçağın elektronik ve dijital sistemini, çeşitli yöntemleri kullanarak çökertme ihtimali var. Havayolu şirketleri de havalimanları da tehdit altında.

        “Zor Ölüm” filminde bir uçak, siber saldırı sonucu kontrol altına alınıyordu. Umarız bu durum sadece bir film olarak kalır ve gerçeğe dönüşmez. Ama görünen köy kılavuz istemez. Teknolojinin baş döndürücü hızla geliştiği dikkate alınırsa, siber tehditler de hayatımızın bir parçası olacak.

        Diğer Yazılar