Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son üç yılda otomotivdeki en büyük başarımız vergi tahsilatında ortaya çıktı. Yılda 600 bin otomobilin satıldığı Türkiye’de Maliye otomobil sahiplerinden, 3 milyon aracın satıldığı Almanya’nın elde ettiği verginin yarısını almayı başardı

        Türkiye’nin 2011’de hevesle yaktığı ‘otomotiv meşalesi’ sönmeye yüz tuttu. 2014 yılında tamamlanmak üzere ilan edilen ‘strateji belgesi’ rafa kalktı. Otomotivdeki en büyük başarımız ise ‘vergi tahsilatı’ alanında ortaya çıktı.

        Bitirmek üzere olduğumuz yıl, bundan 4 yıl önce Türkiye’nin otomotiv endüstrisindeki yeniden doğuş olarak ilan edilmişti. 2010 yılı içinde çalışılan ve 2011 yılının Şubat ayında ilan edilen Türkiye Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı, 2014 yılında hayata geçirilecek ve otomotiv sanayiini bulunduğu yerden daha yukarıya taşıyacak hedefler içeriyordu.

        Sözü uzatmaya gerek yok, belge rafa kalktı, hedefler unutuldu, hatta konuyla ilgili bakan ve genel müdürler bile sade hayatlarına geri döndüler.

        AR-GE altyapısını iyileştirmek; şirketlerin tasarım, üretim, markalaşma beceri ve kapasitelerini artırmak; otomotiv sektöründe iç ve dış pazarları geliştirmek; hukuki ve idari düzenlemeleri iyileştirmek; fiziki altyapıyı geliştirmek olmak üzere beş ana hedefi olan belge, bir temenniden öteye gidemedi.

        Stratejinin önemli hedeflerinden biri de Türkiye’de bir Türk markası yaratmak ve Türkiye’de üretim yapan markaların da en az bir modeline ‘Türk’ ismi vermelerini sağlamaktı

        Yüzde yüz yerli otomobil fikri toplumun pek çok kesimi tarafından benimsendi, ancak yerli aracın tanımı konusunda bir türlü anlaşmaya varılamadı. Bunun üzerine, “Türkiye’de üretilen yabancı markalı otomobiler de yerlidir” firkinin o kadar da kötü olmadığı konusunda fikir birliğine varıldı ve hiç olmazsa bunlardan birine Türkçe isim verelim dendi. Hatta dönemin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, seçim bölgesi ‘Sakarya’yı ‘Sakaria’ biçiminde yazılmak üzere model ismi olarak önerdi. Ama bu da hayata geçirilemedi.

        Türkiye’de yılda 200 bin adetlik üretim kapasitesine ulaşan, küçük otomobilleri i10 ve i20’yi Kocaeli’nde üreterek yüzde 90 kadarını Avrupa pazarlarına ihraç eden ve edecek olan, hatta bir de küçük SUV üretmek üzere çalışmalar yapan Hyundai son olarak şimdilik sadece Kore’de satılacak olan bir modeline Aslan adını verdiğini açıkladı.

        İsmi Türkçe olarak seçilen ve eğer Kore dışında satılmasına karar verilirse, tüm pazarlarda bu isimle satılacak olan bu model 3.0 litrenin üzerinde motorlarla donatıldığı için Türkiye’de sembolik birkaç tanesi dışında belki de hiç satılmayacak. Çünkü yüzde 145 oranındaki Özel Tüketim Vergisi’ne takılacak ve alıcı bulamayacak.

        Hyundai’nin Aslan’ı Türkiye’de ‘Kedi’ olur

        Hyundai’nin sadece Güney Kore’de satılacağını açıkladığı premium segment aracı Aslan, Güney Kore dışında satılacak olsaydı dahi, Türkiye’de yüksek motor hacminden ötürü birkaç Hyundai yöneticisi ve muhtemelen sadece isminin ‘Aslan’ olmasından’ gurur duyacak birkaç da siyasi dışında kimse tarafından kullanılamayacaktı. Ya da Hyundai bu aracı Türkiye’de satabilmek için, kaputun altındaki 3 litrelik motoru yarı yarıya küçültüp, Aslan yerine, ‘Kedi’ olarak satabilecekti.

        TÜKETİCİ VERGİDEN KÜÇÜK MOTORLA KAÇIYOR

        Diğer Yazılar