Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dick Advocaat oyuna RvP, Lens, Aatıf ve Volkan gibi hücumcu oyuncularla sahaya çıkınca Fenerbahçe’nin büyük sıkıntı yaşayacağını düşündüm.

        Çünkü Karabükspor rakip alana çabuk çıkan ve kontralarda affetmeyen özelliklere sahip bir takımdı. Ancak beni yanıltan şu oldu; Fenerbahçe’nin bu dört oyuncusu bölgelerinde sabit kalmadı. Savunma yardımlarını unutmadan oynadılar ve sürekli topun arkasında kaldılar. Karabükspor en büyük silahı elinden alınınca teslim oldu. Bir de Fırat Aydınus’un düdükleri oyuna eklenince Fenerbahçe sezonun en rahat maçını oynadı.

        Ama şu gerçek var; Fenerbahçe takım olarak daha iyi oynamaya başladı. O silik, tatsız, tutsuz görüntüsü yerine biraz daha hırslı, hızlı ve heyecanlı bir takım ortaya çıkmaya başladı. Ancak şunu söylemek gerekirse bu hali bile yetersiz Fenerbahçe’nin. Fakat tabii ki üstüne koyarak gitmesi çok önemli. Yani buhar kazanının altı hala kısık ateşte. Bu ateşin harlanması için tabii ki sadece sahadaki futbol seviyesinin yükselmesi değil, bir bütün olarak düşünmek gerekir.

        Bir de RvP’nin çıkışını görmek lazım. Attığı üçüncü gol her santrforun ders alması gereken bir goldü.

        Fenerbahçe’nin kadro yapısını 3-4 yıl öncesi ile kıyaslarsanız ortaya kesinlikle “Bu hale nasıl düşüldü” sorusu çıkar. Aradaki farkı anlatmak mümkün değil. Örnek mi? Hemen yazalım. Dün gol atmasına rağmen Aatıf, Fenerbahçe’nin futbolcusu değil. Kesin olarak kadro kalitesini düşürüyor. Bu formayı giymek Aatıf için hayatının en büyük piyangosu.

        Bir de kaleci Volkan... Bu sene artık son olmalı. İyi ve kötü günleri oldu. Ama artık yok. 9. haftada ilk kez bir kurtarışını gördüm. Saçma sapan çıkışları, güvensizliği çok dikkat çekiyor. Bunun gibi daha birçok sıkıntı yazabilirim. Fenerbahçe para da harcayamayacağına göre bu yıl böyle gidecek. Nasıl gidecek, ben de bilmiyorum.

        Ben asıl sıkıntıya parmak basmak istiyorum. Bu takımın 10 numaradan çok daha fazla tribünde seyirciye ihtiyacı var. Eğer Fenerbahçe yönetimi ya da Aziz Yıldırım ‘böyle idare ederim’ diyorsa büyük yanılgı içine girer. Seyirci atardamar kadar gerekli. Başkan Aziz Yıldırım orta yolu bulmalı. Böyle gitmeyeceği kesin. Artık olay basit bir protestoyu geçti. Bu iş artık direniş boyutuna geldi. Ve üstelik şöyle bir durum var. Ali Koç adaylığını açıklarken seyirciyi de tribünlere çağırdı. O kadar sevilmesine ve istenmesine rağmen yaptığı davete seyircinin yanıt vermemesi ve ısrarla stada gelmemesi çok enteresan. Bu, durumun vehametini ortaya koyuyor. Fenerbahçe’nin sağdan soldan toplama, sadece yönetimin lehine bağıracak taraftarlarla yoluna devam etmesi mümkün değil. Dışarıdaki taraftarı dışlamak sadece zamanı kısaltır. Sayın Yıldırım’ın bu durumun farkına varması lazım. Ama hala umurunda değil gibi gözüküyor.

        FIRAT AYDINUS:

        Hocam artık olmuyor. Bir yerde düdüğü çalıp durmalısın. Bu kaçıncı hata bilemiyorum. Penaltıda ne gördüysen hatalı gördün. Şöyle diyeyim; bence o anı görmedin. Topal düşünce “Eyvah galiba pozisyonu kaçırdım” diyerek rastgele düdüğü çaldın. Bence baskette bile o pozisyona faul verilmezdi. Ne diyelim, yıktın perdeyi eyledin viran!

        Diğer Yazılar