Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fenerbahçe, Osmanlı’yı son dakikalarda attığı Mehmet Topal golü ile geçti.

        93 dakikaya baktığımız zaman bu sezonki Fenerbahçe’den çok farklı bir takım görmedik. Yine herkes Lens’in ayağına ya da aklına bakıyor. Başka hiçbir üretkenlik, yaratıcılık yok. Lens ve biraz da işi şansa bırakmakla ancak bu kadar oluyor.

        Benim anlayamadığım bir şey var. Fenerbahçe, Gökhan ile Caner’i neyine güvenerek bu kadar kolay bir şekilde en büyük rakibine kaptırdı. Şöyle oturup bir düşünün. Bir yanda Gökhan ile Caner, bir yanda Hasan Ali Kaldırım ile Şener. Bu iki oyuncuyu elinle ayağınla kaptırırsan takımın şu haline çok şaşırmamak lazım. O bunu yapmış; yok paraya, dolara gitmiş; yok istememiş... Onu bunu bilmem. İyi yöneticilik buralarda ortaya çıkardı. Ne problem olursa olsun bu iş çözülmeliydi. Ve üstelik bu adamların ikisi de iyi birer Fenerbahçeli. Ama bence sıfır çabayla elden kaçırdılar. İyi yöneticilik yapmak Fenerbahçe’de istenecek en son şey. Ne düşündüler, kafalarında ne kurdular gerçekten merak ediyorum. Bir pişmanlık var mı, onu da merak ediyorum.

        Şimdi takım zaten ligden kopmuş. Ama hala Advocaat ikinci yarıda çift forvet yerine neden tek forvette ısrar ediyor, anlamak mümkün değil. Herkesin ayarı toptan bozulmuş!

        Atılan gol tamamen şans golü. Yoksa maç tam beraberlik maçı. Mehmet Topal’ın el-kol yardımı ile iyi vuruşu bu maçı getirdi. Peki ya sonra ne olacak? Her şey soru işareti.

        ***

        Ülker Stadı’nın bu halini görünce insanın içinin cız etmemesi mümkün değil.

        Bir zamanlar rakibin nefes bile alamadığı stadın ve Fenerbahçe’nin düştüğü bu hali üç dört yıl önce hayal bile etmek çok zordu.

        Ama oldu. Alex’in gidişiyle başlayan hatalar zinciri, kendini her şeyin üstünde görme, ‘sürekli haklıyım’ durumu, taraftarı elinin tersi ile bir kenara itme, saçma transferler, herkesle kavga hali, sürekli düşman edinme, Ersun Yanal’ın gönderilmesi ile hatada tavan yapma, İsmail Kartal ve Pereira ile dibe vurma, koskoca kulübü oyuncak haline getirme sonucu bugünlere gelindi.

        Başkan Aziz Yıldırım’ın artık bir şeyin farkına varması gerekir. Ne yapılırsa yapılsın bu iş artık zorlamayla yürümez. Belki yönetirim diye düşünüyor ama olmaz. Bu çok net belli. Her taraf kapandı, kilitlendi. Anahtar artık başkanın elinde değil. Yönetilemeyen Fenerbahçe bir o yana bir bu yana savrulup duruyor. Kısacası sayın Aziz Yıldırım için asıl özne Fenerbahçe Kulübü olmalı. Ama ne yazık ki özne artık sadece kendisi. Bence bir dahaki kulüp dergisine Fenerbahçe’yi bundan sonra nasıl yöneteceğini yazmalı. Yazmalı ki, biz de öğrenelim.

        Taraftarı ile artık bağı tamamen kopmuş. Bu kadar karşılıksız sevginin olduğu bir yerde, ne olduğu belli olmayan ve herkes için tehlike arz eden bir grup taraftarla, bindirilmiş kıtalarla, kombine iptalleriyle, korkutma ve baskıyla hiçbir şeye hakim olunmaz, hiçbir şey yönetilemez. Aksine aradaki sıkıntı ve kriz daha da büyür. Açık olarak söylemeliyim ki Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum giderek tamir olamaz hale geliyor.

        Fenerbahçe’de maç falan yerine artık kesinlikle gelecek konuşulmalı. Çünkü ufuk karanlık.

        LENS

        Adamın babası vefat etmiş. Ülkesine gidiyor. Ama aynı gün geri dönüyor ve maça çıkıyor. Hem de sahanın en iyisi. Kesinlikle saygı duyulacak bir oyuncu. Düşünün hem de kiralık bir oyuncu. Biz ‘kılım döndü’ diyerek ülkesine giden ve gelmeyen ne yabancılar gördük. Hem başın sağ olsun diyoruz hem de kocaman bir alkış gönderiyoruz.

        Diğer Yazılar