Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Nükleeri, termik santralı, hatta doğalgaz santralını bile geçelim.. Onlara karşı çıkılmasını bir nebze anlayabiliyorum..

        Ama güneş enerjisi, rüzgar enerjisi santrallerinin (RES) istenmemesine, bunların kurulmaması amacıyla eylemler yapılmasına bir anlam veremiyorum.. Daha doğrusu veremiyordum. Dünyamızın hoyratça kirletilmesi, bu tür enerji kaynaklarının kullanılmasıyla engellenir. Buna karşın, nasıl olur da “temiz enerji-yenilenebilir enerji” dediğimiz bu kaynaklara karşı çıkıyorlar diye düşünüyordum.

        RES İSTEMİYORUZ

        Biraz araştırınca anladım ki bu işte bir yanlışlık var. Ancak bu yanlışlık, ne ‘RES istemiyoruz’ diye eylemler yapan köylülerden kaynaklanıyor, ne de bu santralları kurmak isteyen girişimci ve yatırımcılardan..

        Yanlışlığın temelinde, bu santralların kurulacağı yerlerin seçimi yatıyor.

        Sorun ya da kriz; santral yapılacak alanlar için planlama yapan, “Şuralara olabilir” diye izin verenlerin iş bilmezliğinden ortaya çıkıyor..

        Önce İzmir’in Çeşme ilçesi, ardından da Urla ilçesine bağlı, eskiden köy olan Ovacık mahallesinde yapılacak rüzgar enerjisi santrali projelerine köylülerin tepkisi de işte bu yüzden..

        Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil Kınay da aynı düşünce de.. Benim gibi rüzgar, güneş enerjisine karşı olmadıklarını söyleyen Kınay, “RES projelerini destekliyoruz ve İzmir’in rüzgar potansiyelinin de üst seviyede olduğunu biliyoruz” diyor. Ve şöyle devam ediyor:

        “İzmir geneli ve Çeşme yarımadası bölgesinde çok sayıda RES projesine onay verildi. Bunların sayıları 35’i buldu.

        Aslında rüzgar ve güneş bunlar, bizim desteklediğimiz, vazgeçemediğimiz enerji kaynakları. Ama proje bazlı yer seçimlerinden dolayı halkın tepkisini çekiyor.

        İnsan, yerleşim yerlerine yakın, tabiatı yok eden ya da kendi arazilerine zarar verdiği zaman bunları desteklemiyor ve hukuki süreç başlatıyor.

        Projelerde iyi planlama olmadığı için maalesef bu tür sorunlar çıkıyor. Projeler, böyle ağaç kesilmesi gibi sonuçlar çıktığı zaman, olumsuzlukları beraberinde getiriyor. Evlerin yakınına kadar giren türbinler var. Bunların yeniden programlanması lazım.”

        Aklın yolu bir.. Ama o birliği bir türlü bulup beceremeyen, geniş kapsamlı düşünemeyen yöneticiler, böyle krizlere yol açıyor..

        KAŞ YAPAYIM DERKEN

        Valilik, özellikle orman ve tarım alanlarıyla su kaynakları yakınına kurulacak bu tür yatırımlar için “ÇED’e gerek yok” demese, yani çevreye vereceği zararları, katkıları incelenmesi kararı verse, yüzlerce yıllık ağaçlar kesilmeyecek, sökülmeyecek.

        Tamam temiz enerji iyi de, ağaç da önemli..

        Güzel bir deyim var: “Kaş yapalım derken göz çıkarmayalım..”

        Planlama yaparken, yatırıma izin verirken aklınıza o gelsin..

        NE GÜZEL SÖYLEMİŞ

        Kimseyi kırmayayım diyorum, bir de bakıyorum kendim paramparçayım!

        (İLHAN BERK)

        Diğer Yazılar