Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şehrin bir bölümünün veya ciddi anlamda büyük bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde dönüştürülmesidir.

        Kentin estetik görünüşü için gereklidir. Ayrıca doğal afetlerde can ve mal kaybının en aza indirilmesi de amaç dahilindedir.

        Kamusal bir çalışmadır..

        AK Parti hükümeti, 2012 yılında depreme yönelik 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” çıkardıktan sonra kentsel dönüşüm sözcüğünü daha fazla kullanır olduk.

        Halkın, riskli yapıların depremlere dayanıklı hale getirilmesi sürecini de “kentsel dönüşüm” kavramı ile ifade etmeye başlaması, yanlışlığı beraberinde getirdi.

        Bir de rantçıların türeyip halkı kendilerine göre yönlendirmesi sonucu, ev ve bina yenilemek kentsel dönüşüm oldu.

        Oysa kentsel dönüşüm parsel bazında değil, ada bazında olur.

        Kentin bir mahallesi, bir semti ele alınıp burada oturanlara kalacak yer sağlanır ve o alandaki tüm riskli yapılar bir planlama dahilinde yıkılarak yerine yenisi, sağlamı, estetik görünüşlüsü dikilir.

        Bunlar yapılırken, parklar, sosyal tesisler, okullar aynı ada içinde planlanır. Geniş yollar yapılır, labirent gibi sokaklar yok edilir.

        Ama şimdi ne oluyor?

        Tam tersi. Ucube bina yıkılıyor, aynı yere daha çok katısı yapılıyor. Yani evsel dönüşüm oluyor.

        Ne sokak düzeliyor, ne de kent güzelleşiyor.

        Yanlışın daniskası yapılıyor.

        İzmir’in cesur hakimi

        Ülkenin güneydoğusunda bir kalkışma var.. Devlete, millete karşı saldırı ve hainlik yapılıyor. Terör, toplumun makus talihi yapılmak isteniyor.

        Ülkemizi, Suriye’ye ya da Irak’a çevirmek isteyenlerin maşaları rahat durmuyor.

        Onlar rahat durmazken, işbirlikçiler de türüyor.

        Önceki gün İzmir Adliyesi önünde, Cizre’de 60 gündür devam eden sokağa çıkma yasağı ve burada yaşananları protesto etmek için bir grup avukat toplandı.

        Yasaklar nedeniyle sağlık ekiplerinin yaralıların bulunduğu evlere yaklaşmalarına izin verilmediğini, operasyon yapılıp çok sayıda kişinin öldürüldüğünü iddia ettiler.

        Şu açıklamayı yaptılar:

        Her birinin kapılarında kan lekeleri var. Dostlarımızın, müvekkillerimizin, mücadele arkadaşlarımızın kanı bunlar. Su isteyen insanlara kimyasal gazlar, kurşunlar ve bombalarla cevap verdiniz. Analarımızı, çocuklarımızı katletmekten vazgeçin. Bu savaşı kazanamayacaksınız. Meslektaşımız Tahir Elçi’yi kafasından vurarak bize bir mesaj verdiniz.”

        Yalana, iftiraya, devletimize kafa tutmaya bak.. Şehit düşen asker ve polisi de devletin öldürdüğünü söylemedikleri kaldı.

        Tam bu açıklama yapılırken cesur bir adam çıktı ortaya.. İzmir 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hakim Erhan Atlı..

        O toplananlara şöyle dedi:

        3 yaşındaki çocuklar, polisler ve asker öldürülüyor. PKK’ya neden tepki vermiyorsunuz. Teröristlerin maşası olmayın.”

        Yapmazlar.. Çünkü onların insanlığı o kadar..

        NE GÜZEL SÖYLEMİŞ

        Önce doğruyu biImek gerekir, doğru biIinirse yanIış da biIinir: ama önce yanIış biIinirse doğruya uIaşıIamaz.

        (FARABİ)

        Diğer Yazılar