Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Evren, dünya ve insan birbirine benzer. Daha doğrusu yaratılan herşey işleyiş olarak birbirinin aynı gibidir.

        İçine girdiği kaostan kurtulamazsa başka şeye dönüşür. Yörüngesini yitiren bir yıldız, felaketler yaşayan bir dünya, acı çeken bir insan... Hiç farketmez..

        Yıldız parçalanıp gaza dönüşür. Dünyada iklim değişikliği yaşanır. İnsan da bu durum ya tam yumuşama ya da sertleşmeye neden olur.

        Hz. Mevlana’nın ufkunu, Allah aşkını açan Şems’in (Farsça’dan gelir. Güneş demektir) 40 kuralından biri de bununla ilgilidir. Der ki Hz. Şems-i Tebrizi 31’inci kuralda:

        “Hakka, hakikate yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp.. Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşiriz.”

        Eğer bu dünyada kalp yumuşaklığı ve vicdan hakim olursa, yaşarken cennet ayağımıza gelir. Zaten insan içine doğru yolculuk yapar, kendini anlarsa, yaradılış gayesini de anlar.

        ÖDÜLÜMÜZ NE PEKİ?

        Ünlü şair Sezai Karakoç der ki: “Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.”

        Biz de toplum olarak yaşadığımız şu terör ortamına yenilmemeliyiz. Bunu da gerçeği görerek yapabiliriz.

        Alman düşünür de şöyle yazmış:

        “-Karanlık, seni tanıyamadım. Ne kadar aydınlanmışsın?

        Karanlık güldü! “Ben aydınlanmadım. Aksine sen bana alıştın.”

        Karanlığa alışmamalıyız.. Peki gerçek nedir? Nasıl görebiliriz? Elektriği yeniden keşfetmeye gerek yok. Prof. Dr. Hüseyin Atay’ın yaptığı tespite bakmalıyız. Ruhbanlığa ve tanrıya eş koşmaya (şirk) vurgu yapıyor.

        “İslam toplumunda gizli, perdeli bir şirk, putperestlik ve sahte tanrıcılık var. Bu şahıs otoritesidir. Ve bu otorite Allah yerine geçmiştir” tespiti bugün bizi, Türkiye’yi darağacına kadar getiren FETÖ’nün toplumda kök salmasının en temel nedeni değil midir?

        Ve eğer bundan ders almaz, yeni FETÖ’lerin yolunu açarsak ahmaklık değil midir?

        Mevlana Celaleddin’in şu güzel sözüyle bitirelim:

        “Ümitsizlik köyüne gitme, ümitler var. Karanlığa doğru yürüme güneşler var.”

        Biz de Şems’i, yani o güneşi aramalıyız. Aydınlanmalıyız..

        NE GÜZEL SÖYLEMİŞ

        Bir şeyi yapmak isterseniz, bir yolunu bulursunuz. İstemezseniz, bir bahane bulursunuz.

        (Jim ROHN)

        Diğer Yazılar