Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sir Bob Geldof, bir kez daha İstanbul’daydı. Marka Konferansı’nda konuşmasını yaptı, Kapalıçarşı’yı gezdi, yaramaz çocuk gibi organizatörleri peşinden koşturdu. Ve tüm bunların arasında bize de keyifli bir sohbet zamanı ayırdı

        Habertürk’ün medya sponsorluğunda gerçekleşen Marka Konferansı 2014’ün en önemli konuklarından biri, Sir Bob Geldof’tu. 1984 yılında U2, Status Quo, Sade, Elvis Costello, Sting, Dire Straits, Queen, David Bowie, Elton John, Madonna, Eric Clapton, Duran Duran, Neil Young, Santana, The Beach Boys gibi isimlerin hepsini aynı amaç için (Live Aid) aynı gün sahneye çıkartmaya gücü yeten bir kişi Bob Geldof. Aktivist, küfürbaz, müzisyen... Karşımda bembeyaz dağınık saçlarıyla oturup “Bir sıkıcı röportaj daha” diye söylendiğinde “Hayır hiç de öyle olmayacak” diyorum. Ama röportajın sonunda fotoğrafımız çekilirken iyice sarılıyor bana! Veda etmek için tokalaşırken dünyanın Bob Geldof gibi müzisyenlere ne kadar ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. İçimden, çok eleştirilen ve çok sevilen tam da bu yüzden başarılı olan “Do they Know It’s Christmas?” şarkısını mırıldanıyorum.

        ■ İstanbul’u çok sevdiğinizi biliyorum. Şehrimizle ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey ne?

        Kozmopolitliğin ve tarihin iç içe olması. Kırsallıkla modernliğin birleşimi ve bundan doğan gerilim. Burası tek bir ülkeye ait değil, uluslararası bir şehir. Bu yüzden burada kendimi rahat hissediyorum. Yabancılara gösterilen toleransı seviyorum. Dublinliyim ve Dublin’de kendimi bu kadar rahat hissetmiyorum. Paris öyle değil mesela, Paris’in kendi güzel insanları için aynısını söyleyemem. New York, Londra ve İstanbul’un gerçek kozmopolit şehirler olduğunu düşünüyorum. Böyle şehirlerde herkes birbirine karşı toleranslı olmak zorunda, başka çareniz yok. Siyasi hayatınızın ilginç olduğunu düşünüyorum. Ayrıca gece hayatınız ve yemekleriniz harika, yani burayı sevmemem için hiçbir neden yok.

        Ortadoğulu ya da Türkiyeli aktivistler tanıyor musunuz?

        Hayır pek tanımıyorum çünkü bu topraklarda aktivist olmak zor, hapse girmek kolay. Olanların hepsini de çok takdir ediyorum. Politikacılar gücün halktan kopuk olduğunu düşünüyorlar ve bu çok komik, çok yanlış bir düşünce. Demokratik olarak seçildikten sonra demokratik davranmıyor politikacılar. Önemli olan toplum! Bireyleri, halkı seviyorum ve otoriteyi hor görüyorum.

        ‘EĞİTİMİN ESERİ AFRİKA’DA’

        ■ İşte tam da bu nedenle Time Dergisi’nde “Yılın İnsanı” olarak ebola savaşçılarının seçilmesi çok güzel değil mi?

        Politikacılar, pop yıldızları yerine, insani bir iş yapan “herkes” yılın insanı oldu... Şahane. Bu doktorların ve hemşirelerin yaptığı şey delice! Minicik bir temasla hastalığın sana bulaşabileceğini biliyorsun. Annene babana “Hoşçakal” diyorsun, gidiyorsun. İngiltere’de binlerce genç gönüllü oldu. Bu olağanüstü bir cesaret örneği! Bir bu insanların cesaretine bak bir de politikacıların korkaklığına. Bu arada humaniter çalışmalara başladığım 30 sene öncesinden bugüne değişen, en güzel şey ne biliyor musun? Şu anda Afrika’da 200 bin Afrikalı sağlık görevlisi var. Eğitimin eseri bu.

        ■ 1984’te Wembley Stadyumu’nda gerçekleştirdiğiniz Live Aid konserini hatırlıyorum. O konseri bugün düzenleseydiniz...

        Düzenlemezdim ki! O zamanlar bu konserin bir romantik yanı vardı. Hiç beklenmedik şekilde pop müzikle birleşen bir romantizm, uydular aracılığıyla dünyaya yayıldı. Bugün bilgisayarlar var ve stadyum konserlerine gerek yok. Mandela ve Afrika’yı gerçekten dünyaya duyurmuştuk o zaman ama şimdi her ülke hakkında her bilgi her yerde var. Ama önemli olan interneti doğru kullanmak. İnternette “çok gerçek olan” şeyler göz ardı ediliyor, komik olanlarla ilgileniliyor.

        ‘Seninle birlikte acı çeken kişiler ailen oluyor’

        ■ Kaybınız için çok üzgünüm. Kızınız Peaches Geldof’un vefatından sonra, dünya çapında daha büyük bir aileye sahip olduğunuzu fark ettiniz mi?

        Hayır hiç de öyle düşünmüyorum. Öyleyse bu çok güzel ama sonunda seninle acı çeken kişiler ailen oluyor. Kendimle ilgili hiçbir şey okumuyorum, izlemiyorum, kanal değiştiriyorum. Kendime katlanamıyorum. Ama yine de sana teşekkür ederim.

        Diğer Yazılar