Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HT CUMARTESİ/Heje Bozyel

        Geçtiğimiz hafta Babylon’da Ceza konseri vardı. Konser başlamadan evvel kapıda tekerlekli sandalyede birini gördüm. Şaşırdım ve sevindim çünkü yurtdışında festival ve konserlerde çok sayıda engelli görsek de, Türkiye’de alışkın değiliz. Üzüldüm çünkü Babylon’un da bütün diğer müzik salonları gibi engellilere uygun bir yapısı yok. “Müzik, sanat hepimiz için, herkes için” demek çok kolay. Ama hepimiz ya da herkes aynı değiliz. Neyse ki Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) gibi oluşumlar, Ali Boz gibi kalemler, Murat Boz gibi müzisyenler var. Onlar sayesinde ilk adım atılıyor, “farkına varıyoruz.” Toplumda engelliler de var ve bizden hiç de farklı değiller! n Projenin mimarı olarak albümdeki öyküler ve şarkı size ait değil mi? Ali Boz: Evet. 1 şarkı, 38 öykü var. Şarkının bestesi Bülent Cenkci’ye ait. Bu öyküleri farklı zamanlarda yazmıştım. Sonradan aralarındaki ortak noktayı fark ettim. Yazarken fark etmesem de içlerinde bir şekilde engelliler olmuş. TESYEV’le birlikte düşündük ve karar aldık. Bu bir konsept albüm. Modacılardan televizyonculara, pop sanatçılarından tiyatroculara farklı mesleklerden isimler var. n Toplumdaki en büyük engel ne? Yavuz Kocaömer: Eğitimsizlik. Murat (Boz) bu projeye destek olan, çok sevdiğimiz bir kardeşimiz. Yolda kör bir arkadaşımız “Beni karşıya geçir” dese, Murat daha önce böylebir deneyim yaşamadıysa yüzde 90 onun koluna girip “Gel kardeşim” diyerek karşıya geçirecektir. Halbuki bu yanlış. Kör insan duracak, gören insanın koluna girecek. Gören insan yarım adım önden yürüyecek. Aksi halde tökezlerler. Size bunları söylüyorum ama ben de 45 yaşında öğrendim. Oysa Batı’da bunlar okullarda öğretiliyor. Almanya’da “Sen, ben ve diğerleri” diye bir ders var, 6 yaşındaki çocuklara köre nasıl davranılır, tekerlekli sandalyedekilere nasıl davranılır öğretiyorlar. n Sizin için en büyük engel ne? Murat Boz: Ben engel tanımıyorum! Allah büyük engeller vermesin. Fakat olsa bile TESYEV gibi vakıflar olduğu sürece hayata tutunmak için birçok sebebimiz var. Engelli olsaydım bunu aşmak için elimden geleni yapardım. n Kısa bir süre önce Viktoria Modesta adlı olağanüstü bir kadının kendi kadar muhteşem şarkısı ve müzik videosu konuşuluyordu. 26 yaşında ve bir bacağı prostetik ama Beyoncé’ye bile her anlamda fark atar! İzlediniz mi siz de? M.B.: Evet, muhteşem! n Siz, Allah korusun öyle bir pozisyonda olsaydınız ve yine bu müzik aşkınız olsaydı, aynı cesareti gösterir miydiniz? M.B.: Tabii ki! Göstermez olur muyum? O hanımefendi dünyaya mesajı öyle net, öyle kesin çizgilerle veriyor ki üzerine konuşacak bir şey kalmıyor. Hepimiz yeteneklerimizle varız, engelli veya engelsiz... Özel bir anlam yüklemek istemiyorum çünkü engelli insanların bizden bir farkları yok ama o klibi izlerken nedense daha fazla büyülendim. Çünkü kabul edelim, senden benden daha fazla mücadele vermeleri gerekiyor. Öncelikle önyargılar var. Onları aşmak başlı başına bir meziyet. Ama dezavantajı avantaja çevirip muhteşem bir iş yapmış. Tüylerim diken diken oldu izlerken. n Türkiye’de de böyle yetenekli olan pek çok engelli insan var... Y.K.: Maalesef anneler babalar engelsiz çocuklarını engelli bir çocuğun olduğu sınıflara göndermek istemiyor. Sanki onlarda bulaşıcı bir hastalık var. Ben de 22 sene yürüyemeyen bir abiyle yaşadım. Ondan hayatta öğrendiğim en büyük şey, hayatta pes etmemek. n Engelli çocuğu olan aileler nasıl davranmalı? Y.K.: Başka çocuklardan onları ayırmayacak, utanmayacaklar. Benim boyum biraz kısa, Murat’ın uzun. Biri şişman biri zayıf. Engelli de böyle. Zihinsel engelliler biraz daha farklı. Onların bizim yardımımıza ihtiyaçları var. Engelli çok arkadaşım var, onlarla konuşmalarımı duysanız “Ne katı adam” dersiniz ama hayır. Onlar acınmak istemiyor, sayılmak istiyor.

        A.B.: Önemli olan bütünleşmek. Bütünleşmek sevgiyi, o da büyük resmi oluşturuyor. Albümün ana teması olarak da bunu söyleyebiliriz. Bu albüm satıldıkça yardım da artacak. Dünyada yapılmış öykü ve müziğin birlikte olduğu ilk proje bu. n Engelli müzikseverleri karşılamaya yeterli konser salonlarımız yok maalesef. Siz nasıl çözüyorsunuz bu sorunu?

        M.B. Bizim konserlerimizde normalde olması gereken dünyadaki örnekler yok tabii. Büyük bir konser salonu eksiğimiz var. Benim konserlerimde belirli bir alan oluyor ve engelli arkadaşlarımızı orada ağırlıyoruz. Daha önde oluyorlar ama o da sağlıklı bir görüş açısı olmuyor. Bu sadece konser salonları için değil, hayatın genelinde gerekli. 21. yüzyılda Avrupa’nın göbeğinde bir ülkeyiz ve engelli arkadaşlarımız otobüse, minibüse binemiyor. Utanıp kafamızı yerin dibine sokmamız, “Biz ne yapıyoruz” diye kendimize sormamız lazım. Ben utanıyorum. Asıl teşekkür edilmesi gereken kişiler Yavuz Abi ve onun gibi insanlar. Biz onların hayatlarında bir parantez oluyoruz ama onlar hayatlarını bu işlere vakfetmiş çok özel insanlar. “Büyük Resim” albümü raflarda ve iTunes’da yerini aldı. Satın alınacak her albüm bir engelli kardeşimizin hayatına hayat katacak.

        Diğer Yazılar