Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu hafta gösterime giren Muhteşem ve Kudretli Oz filmi ile çocukluğumuzun en güzel masallarından biri 3 boyutlu olarak beyazperdede. Bizse Londra'da filmin oyuncuları ve yönetmeni ile sohbetteydik. Hayranlarını hemen sevindirelim, filmin başrol oyuncusu James Franco, Türkiye'ye davet edilmeyi bekliyor!

        Karşımızda James Franco. Hani şu; kızların hayran olduğu, yeni nesil Hollywood yıldızlarının en yetenekli ve en sempatik oyuncularından olan James Franco. Yalnız saçları sarı! Bu şaşkınlık onu pek şaşırtmıyor çünkü zaten herkes Franco'nun saçlarına bakıyor. Yeni filmi için boyatmış. Yanındaysa Scrubs dizisinden ve Garden State filminden tanıdığımız Zach Braff var. The Great and Powerful Oz (Muhteşem ve Kudretli Oz) filminin galası için Londra'dayız. Aslında filmin oyuncularından Mila Kunis ve Michelle Williams da gelecekti ama son anda orada olamayacakları açıklandı. Olsun, bu kadarı da yeter. Kızlar! Merakınızı baştan giderelim: Evet, James Franco gerçekten çok tatlı!

        Farklı görünüyorsun James, saçlarını sarıya boyatmışsın. Yeni bir proje için mi?

        James Franco: True Story adlı yeni bir filmde Christian Longo adında bir katili oynuyorum ve karakterin açık renk saçları var.

        Karaktere bürünmek için başka ne yapmayı planlıyorsun?

        J.F.: Christian Longo hâlâ hayatta, hatta benimle görüşmek istiyormuş. Ama ben biraz tereddütteyim. Filmde onun garip ve korkunç hikâyesini anlatacağız, onunla görüşmemi gerektirecek bir şey yok diye düşünüyorum. Adam zaten sadece eşini ve çocuklarını öldürdüğü için tanınıyor. Bunu araştırıp okuyarak öğrenebilirim.

        'YENİ HİLELER ÖĞRENDİM'

        Peki Oz Büyücüsü filmindeki Oscar karakterine bürünürken neler yaptın? Sihir yapmak keyifli miydi?

        J.F.: Daha önce de sihir yaptım ama Oz'da yeni hileler öğrendim, o açıdan çok keyifliydi. Lance Burton (illüzyonist) sağolsun bana epey şey öğretti. Sahnede nasıl durmam gerektiğinden yeni hilelere kadar.

        Zach, sen filmde uçan maymunlardan birini (Finley) canlandırdın. İşin daha mı kolaydı?

        Zach Braff: Aslında hayır. Tamam, bazen mavi ekran kullanıldığı için siz görmeseniz de üstümde pijamalarım var. Giyinmeme bile gerek yok ama gel gör ki etrafimda mimik ve yüz hareketlerimi yakalamaya calışan üç farklı kamera var. James için de zordu tabii, sonuçta Finley hayali bir karakter. Mesela ben uçarken bir sopanın ucuna iPad bağlayıp benmişim gibi havada tutuldu ki James kendini karakterin içinde hissedebilsin...

        J.F.: Evet, orada sadece Zach'in performansı değil ama benim Zach ile olan ilişkim de çok önemliydi. Sam'in istediği samimi ve ayrıntılı bir işti. Ve sanırım bunu başardık...

        İkiniz de oyuncu olmanızın yanı sıra yönetmenliğinizle de adınızı duyurdunuz. Birlikte çalışırken bu konuda bir işbirliği kıvamı oluştu mu?

        Z.B.: James, Sam'in evinde bir film festivali düzenledi. Süper bir şeydi, çünkü üçümüz de öğrenciyken yönettiğimiz filmleri gösterdik birbirimize. Sam'in ailesinden birkaç kişi ve Mila Kunis de vardı. Öncesinde birbirimizi çok iyi tanımıyorduk, o yüzden film festivali çok güzel bir fırsattı.

        'DÜNYANIN EN GÜZEL SEVGİLİSİNE SAHİP!'

        İkiniz de eğlence endüstrisinin çok yönlü kişilerisiniz, ortak özellikleriniz olmalı...

        Z.B.: Evet, ikimiz de birer seks ikonuyuz adeta, değil mi?

        J.F.: Zach kendince şaka yaptığını sanıyor ama kendisi dünyanın en güzel sevgilisine sahip! (Not: Zach'in sevgilisi model Taylor Bagley)

        Z.B.: Evet, James ile ortak noktamız çok, ama keşke onun çeyreği olabilseydim. Adam ne zaman uyuyor bilmiyorum!

        Yönetmenlik tecrübeniz senaryoya bakışınızı değiştirdi mi? Senaryoyu şekillendirdi mi?

        J.F.: Şöyle sekillendirdi; mesela genç bir oyuncuyken daha çok "kendim için ne yapabilirim, bu projeden kendime nasıl bir pay çıkarabilirim" düşünceleri hakimdi. Ama yönetmenlikten sonra projeye bakışım değişti. Bu sefer "Sam için ne yapabilirim, kafasındaki fikri oluşturmasında nasıl yardımcı olabilirim" düşüncesi oluştu.

        Z.B.: Kesinlikle katılıyorum. Bir kere film yönettiğinde her şey daha farklı oluyor. Güne "Sam bugün senin için ne yapabilirim" diye başlıyordum mesela. Bir ara Sam'e "Sen 'Kes sesini' diyene kadar saçma sapan maymun şakaları yapacağım" dedim, yani karaktere ve filme faydası olacak ne varsa yapmaya calıştım.

        James, ismini gerek kamera arkasında gerek oyuncu olarak çok fazla projede görüyoruz. Gelen projeleri nasıl seçiyorsun?

        J.F.: Gençken her oyuncu gibi benim de önüme gelen her projede oynamak, bir şekilde yüzümü göstermek istediğim dönemler oldu. Bir süre sonra baktım ki projeler arttı. Böylece seçme şansı ortaya çıktı. İşte o zaman önce çok korktum, çünkü henüz içgüdülerimi dinlemem gerektiğini bilmiyordum. Öyle bir noktaya geliyorsun ki hangi filmleri izlemekten zevk aldığını biliyorsun, ama onların içinde yer almak istediğin tarzda projeler olup olmadığını bilemiyorsun. O noktada çok mutsuz hissetmeye baslamıştım. Sonrasında sadece inandığım filmlerde oynamaya kendi kendime söz verdim. Yönetmen, senarist ve yapımcı Seth Rogen'in bir keresinde söylediği çok basit ama anlamlı bir söz var. "Sadece içinde ben varım diye izleyeceğim filmde oynamak istemem." Ben de artık gelen projeleri seçerken bu mottoyu izliyorum.

        'Yapımcı Natalie Portman'a aşık olduğundan riske girdi'

        James, senin filmografinde an itibarıyla henüz gösterime girmemiş, yapım aşamasında olan 8-9 proje var... Bunların hepsine nasıl yetişiyorsun?

        J.F.: Geçen yıl çok büyük olmayan 3 proje bitirdik, Oz'u da ondan önceki yıl çekmiştik. Gördüğün diğer projeler, verdiğim derslerle ilgili. Yetişmekte olan oyunculara yardım etmek için yaptığım projeler. Bunlarda hem yapımcı hem de öğretmen olarak yer alıyorum. Mesela The Iceman, Lovelace ve About Cherry filmlerinde sadece birer gün çalıştım. Bir sürü projede yer alayım gibi bir derdim yok aslında. Açgözlü falan da değilim, tek derdim gerçekten inandığım ve sevdiğim insanları desteklemek.

        Zach, çok uzun bir süre Scrubs'ta hepimizi güldüren Doktor JD karakteriyle ekrandaydın. Dizi bitince bir boşluk hissettin mi?

        Z.B.: Scrubs harika bir projeydi. 8 yıl içinde yapabileceğimiz her türlü şakayı yaptık! Beraber calıştığım insanları çok özlüyorum, evet. Ama bittiğinde ben artık 34 yaşındaydım ve daha değişik projelerde bulunmak, tiyatroda oynamak, seyahat etmek gibi planlarım olduğunu fark ettim. Zamanı doldu ve bitti diyebiliriz.

        Garden State gibi çok tatlı bir film yaptın, çok sevildi ama sonra kayboldun...

        Z.B.: Her şeyi biraraya toplayıp düzgün bir film yapmak çok zor hale geldi. James'in de dediği gibi, benim görmek istemediğim bir filmde oynamak ya da o filmi yönetmek istemem. Garden State filmine başlarken önce kimse desteklemedi. Sonra bir yapımcı buldum ve filme yatırım yaparak risk aldı. Bu riski almasındaki tek neden de Natalie Portman'a aşık olmasıydı! Çok keyifli bir işti ama insanların düşündüğü gibi her şey günlük güneşlik değil. Bu yıl başka güzel işler yapacağım gibi görünüyor. Bakalım. Biraz fazla ince eleyip sık dokuyorum galiba.

        'Karışık kasete Grammy verdiler!'

        Garden State'in film müzikleri kült soundtrack'ler içine girdi. Müzikle profesyonel olarak ilgineniyor musun?

        Z.B.: Herkes beni müzik gurusu zannediyor ama öyle bir şey yok. Grammy de aldım ama gerçekten Garden State için müzikleri seçmek, karışık kaset yapmak gibiydi. Karışık kasete Grammy verdiler! İyi olduğum şey "o an" ve "o şarkı" uyumunu bulmak. Bu ikisi birleşince izleyiciler sadece şarkıyı dinlemiyor, izledikleri sahneyi yaşayarak duygusal anlamda filmin bir parçası gibi hissediyorlar.

        James, bunca işin içinde filmler dışında neler yapıyorsun?

        J.F.: Pazar ev, pazartesi günleri ders veriyorum. UCLA'da İngilizce departmanında derslere giriyorum. Hem sinemayla ilgili hem de sektörün dışında, çok keyif aldığım bir iş. Boş kaldığım zamanlarda yazmaya çalışıyorum.

        'İstanbul'a gelmek istiyorum'

        James, yönettiğin Interior Leather Bag filmi !f İstanbul Film Festivali'nde gösterildi. Senin de geleceğini duymuştuk ama sonra sadece senden gelen videoyu izleyebildik...

        J.F.: Evet, festivale yoğunluktan dolayı gelemedim ama ortağım Travis oradaydı. Ben gelemediğim için küçük bir video hazırlayıp gönderdim. (Video !f İstanbul'un web sitesinde izlenebilir.) Bir de Istancool adlı bir sanat festivaliniz vardı değil mi? Ona da çağrılmıştım. Birkaç kez çağrıldım İstanbul'aa ama bir türlü gelme fırsatım olmadı. Oysa gelmeyi çok istiyorum.

        Diğer Yazılar