Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        5 Aralık, “Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı” verilişinin 80’inci yıldönümüydü.

        Atatürk devrimlerinin bu arada “hukuk devrimi”nin temel hedeflerinden biri de kadının toplumda ve siyasal yaşamda hak ettiği yeri almasıydı.

        1926’da kabul edilen “Medeni Kanun”la kadınla erkek “eşit hak”lara sahip oldu.

        1930’da kadınlara belediye seçimlerinde “seçme ve seçilme hakkı” tanındı. 5 Aralık 1934’de de kadınlar 22 yaşında seçme, 30 yaşında da seçilme hakkına sahip oldu.

        Bu Türk kadını açısından “siyasi haklar” bağlamında atılan çok ileri bir adımdı. 1934’de Fransa, İsviçre ve İspanya gibi Avrupa ülkelerinde kadınlara “siyasi haklar”ı henüz verilmemişti.

        1935 yılında yapılan seçimlerde parlamentoya 18 kadın girmişti. Türkiye o yıllarda parlamentodaki kadın milletvekili sayısı bakımından dünyada ikinci ülkeydi. Oysa bugün, parlamentodaki kadın sayısı bakımından dünyada 88’inci sıradayız. Bu tablo Atatürk’ün kadınlar açısından en önemli devrimini daha ileri noktaya taşımak yerine, tam tersine geriye götürdüğümüzün en açık ifadesidir.

        Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlar sadece siyasette değil eğitimde, istihdamda, aile yaşamında ve diğer sosyal alanlarda da “erkek egemen toplum”da ikinci sıraya itilmiştir.

        Günümüzde her 10 kadından 2’si okuma-yazma bilmiyor, istihdamda % 26 oranıyla kadının yeri giderek azalıyor ve her 3 kadından 1’i “aile içi şiddet”e maruz kalıyor.

        TEK AYAKLI DEMOKRASİ

        Türk demokrasisi, ne yazık ki “tek ayaklı” ve “eksik demokrasi” haline gelmiş, kadınların kaderi erkeklerin eline terk edilmiştir.

        Siyasette kadınları erkeklerin temsil ettiği bir noktaya gelinmiş, bu durum da, siyasetin düzeyinin aşağıya çekilmesine ve kalitesinin düşmesine neden olmuştur.

        Böylece “Temsilde Kadın-Erkek Eşitliği Karnesi”nde kadınlar açısından “karamsar” bir tablo ortaya çıkmıştır.

        2013 verilerine göre Türkiye’de 31 bin 790 belediye meclis üyesinin 340’ı, 3 bin 379 il genel meclisi üyesinin de 110’u kadınlardan oluşmaktadır.

        Ka-Der’in açıkladığı verilerde politikada, akademik yaşamda ve bürokraside de “kadınların karnesi zayıf”dır. Buna göre kadınların TBMM’de temsil oranı % 14.3, kadın müsteşarların oranı % 3.8, kadın valilerin oranı %1 .2, üst düzey kadın memurların oranı % 9.2 ve kadın rektörlerin oranı da % 7.9’dur.

        Öte yandan Dünya Ekonomik Forumu’nun “Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu”na göre 2014 yılında 125. sırada yer alan Türkiye “siyasi açıdan güçlenme” de 113. sırada yer almaktadır.

        Söz konusu raporda, parlamentoda kadın temsilinde 133. sıradayız.

        1930’dan bu yana yapılan 17 yerel seçimde seçilen 30 bin belediye başkanından sadece 79’u kadındır.

        Sonuç olarak: Kadınların siyasette ve toplumsal yaşamda geride olduğu ülkelerin ilerleme şansı yoktur.

        Diğer Yazılar