Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyasal yaşamda uzlaşma yerine kutuplaşmanın hakim olması toplumsal barış, dayanışma ve demokrasinin esenliği bakımından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

        Özellikle siyasette kullanılan “ayrıştırıcı” “nefret” dili toplumu yay gibi germiş, hoşgörüyü yok etmiş, uzlaşma zeminini ortadan kaldırmış, ilişkileri keskinleştirmiştir.

        Bu süreçte siyaset, din, hukuk, kültür yaşamı ve özel hayata müdahale etmiş, doğal yaşam alanını kısıtlamış, adeta toplumun nefes borularını tıkamıştır.

        Bu arada kutuplaşma siyasetinin belirgin sonucu olarak “biz” yerine “bizimkiler” denmeye başlanmıştır. Bu anlayış “ayrışma” sürecinin başlangıcı ve tetikleyicisi olmuştur.

        “Ayrışma”nın olduğu, ilişkilerin gerginleştiği yerde “çatışma” ve “kavga” vardır.

        Siyaset birleştirme, bütünleştirme, kaynaştırma, barıştırma yerine toplumun önemli bir kısmını kutuplaştırmanın “esir”i yapmıştır. Bu durum da rejimin demokrasi dışına itilmesi tehlikesini doğurmuştur.

        Hepimiz ayrışmanın, kutuplaşmanın duygusal ve zihinsel “ambargosu”nun baskısı altına girmişiz.

        Demokrasinin sağlığı ve esenliği için kutuplaşmanın oluşturduğu baskıdan toplumun kurtarılmasına ihtiyaç vardır.

        EKONOMİYE ETKİLERİ

        Kutuplaşma siyaseti sadece demokrasiye, uzlaşmaya, toplumsal barışa ve demokrasiye zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda ekonomide de olumsuz gelişmelere neden olur.

        Toplumsal kutuplaşma ve çatışma demokrasi, piyasa ekonomisi ve sürdürülebilir refahın önündeki en büyük engellerden biridir.

        Gerginlik siyaseti ekonominin “makro” dengelerini bozarken toplumu da yorgun ve mecalsiz bırakmaktadır.

        Toplum “çatışmacı” bir kültürle yönetiliyorsa demokrasi de, büyüme de yavaşlar ve hukuk zemini de hasarlı hale gelir.

        Ekonomik referans ancak demokratik performansla, ekonomik ve demokratik reformlarla sürdürülebilir olur.

        2014; ekonomik açıdan “riskli” hale geldi. Bu “risk” ortamı devam ederse makro ekonomide belirsizlikler sürer, sıcak para akışı yavaşlar, döviz kurları, faiz ve enflasyon yükselir, işsizlik ve yoksulluk artar.

        İçinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasal ortamda doların yükselmesi, büyümenin düşmesi, faizlerin ve enflasyonun artması, Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ekonomideki “hormonlu” büyüme döneminin sona ermekte olduğunu göstermektedir.

        Sonuç olarak: Kutuplaştırıcı siyaset demokrasiye de, ekonomiye de zarar veriyor.

        Diğer Yazılar