Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gerek toplumsal yaşamda bireyler arasında gerekse ticari ve ekonomik işletmelerde çeşitli nedenlerle ekonomide yaşanan ve öngörülmeyen olumsuzluklar nedeniyle zaman zaman ödeme zorluğundan kaynaklanan sıkıntılar yaşanmakta ve alacakların tahsili için de haciz işlemlerine başvurulmaktadır.

        Bu süreçte önemli olan gerek bireylerin mağduriyetlerinin önlenmesi ve gerekse ekonomik işletmelerin ayakta kalmasını sağlayarak alacakların hukuksal yolla tahsiline olanak sağlamaktır.

        Ekonomik ve ticari yaşam işletmelerin kontrolü dışında meydana gelen gelişmeler nedeniyle işletmeler ve yatırımcılar açısından sürekli riskler taşımaktadır.

        Bu gibi hallerde işletmeler ilişkide bulundukları kişi ve kurumlarla borç-alacak sorunu yaşayabilmektedirler. Ödemelerinde zora düşmekte ve iflas etmektedirler.

        KÖTÜYE KULLANMA

        Bu arada icra işlemi sırasında alacaktan fazla mal haczedilmesi, kamu kurumları tarafından alacaklarına karşı uygulanan elektronik haciz yoluyla borçlunun tüm banka hesaplarına herhangi bir ödeme emri olmadan mükellefin bilgisi dışında borcun 10 katı, 100 katı kadar tüm mal varlığına el koyulması sadece ekonomik işletmeyi çökertmekle kalmaz aynı zamanda, kanun koyucunun da murad etmediği şekilde zararlara yol açacağı gibi, “bir hakkın kötüye kullanılması” sonucunu da doğurabilmektedir.

        Ödeme emri tebliğ edilmeden mükellefler nezdinde ihtiyati haciz nedeniyle banka hesaplarına blokaj konulması hukuka uyarlı değildir.

        HUKUKİ ÇARELER

        Ticari işletmelerin haciz ve icra işlemlerinin sonucunda iflas etmesi yerine hukukun sağladığı olanaklarla yeniden canlandırılması ve milli ekonomiye kazandırılması için Türk hukuk sisteminde önemli “hukuki koruma yolları” vardır.

        Böyle bir durumla alacaklılarla, yeniden toparlanmaya çalışan işletmeler arasında karşılıklı “hukuki menfaat çatışması” yaşanmaktadır. Böyle bir durumda alacaklının alacağını güvenceye kavuşturmak için kanuni güvenceler sağlanarak işletmeler iflastan kurtarılabilir.

        Bunun yolları ise;

        İflasın ertelenmesi ve böylece işletmenin yeniden ayağa kalkarak ekonomiye katma değer sağlamasının yolunun açılması,

        İkinci yol da konkordato yoluyla alacaklıların çoğunluğunun kararı ve mahkemenin onayıyla borcun vade ve miktarı açısından yeniden yapılandırılarak işletmeye tekrar faaliyet olanağının sağlanması.

        YENİDEN YAPILANDIRMA

        Üçüncü yol olarak da uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma davasıyla mahkemede alacaklıların ödeme planıyla alacaklarına kavuşmaları ve böylece ticari işletmenin aynı şekilde faaliyetlerine devam etmesine olanak sağlanması.

        Görüldüğü gibi Türk hukuk sistemimiz hem alacaklıların haklarını güvenceye almakta, hem de ödeme zorluğuna düşen işletmelerin ekonomiye kazandırılmasına olanak sağlamaktadır.

        Sonuç olarak: İşletmeler, ticari kuruluşlar milli ekonomimizin değerleridir. Ödeme zorluğuna düşmüşlerse bu işletmeleri kurtarmak için yasal çarelere başvurmaktan kaçınılmamalıdır.

        Diğer Yazılar