Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Politika bir yönüyle yönetim sanatı, diğer yönüyle de toplumsal algı operasyonunu yönetme becerisidir.

        AK Parti, ilk kez 7 Haziran seçim sürecinde “algı yaratma”da kontrolü elinden kaçırarak inisiyatifi muhalefete, özellikle de HDP’ye kaptırmış gözükmektedir.

        HDP’nin yüzde 10’luk seçim barajını aşacağı, AK Parti’nin de başkanlık sistemini getirebilecek çoğunluğu, hatta hükümet olabilecek “salt çoğunluk”u elde edemeyeceği ve koalisyon döneminin başlayacağı yada AK Parti’nin hükümeti tek başına kurabilmesi için 280 civarında çıkaracağı milletvekili ile sınırda bir çoğunlukla hükümet kurabileceği algısı giderek güçlenmiştir.

        Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, seçim stratejisini HDP’yi hedefe yerleştirerek yıpratmak ve baraj altında bırakmak üzerine kurgulamıştır.

        Denilebilir ki AK Parti’nin seçim stratejisinde gerçek rakibi CHP ve MHP değil; HDP’dir. Bu arada bu stratejinin gereği olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmalarında geçmişin olumsuz örneklerini de hatırlatarak güçlü vurgularla koalisyonların kötülüklerine ağırlık vermektedir.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da metro hattının açılış döneminde yaptığı konuşmada, 7 Haziran seçimlerinde koalisyon çıkacağı algısını dağıtmak için, “Koalisyon kriz demektir, işsizlik, fakirlik, iflas demektir. Bir avuç zenginin, bir avuç bürokratın milletin sırtına kene gibi yapışması demektir. Koalisyon proje değil, bir kabustur”dedi. Erdoğan, “asıl proje Anayasa değişikliğidir, başkanlık sistemidir” şeklinde konuştu.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmak ve başkanlık sistemi tezini kuvvetlendirmek için de, “Türkiye geçici kriz yaşıyor, ekonomide 3 yıldır patinaj yapıyoruz“ şeklindeki sözlere konuşmasında ilk kez yer verdi.

        Hdp barajı aşarsa ne olur?

        7 Haziran seçimleriyle ilgili ağırlıklı gündemi, HDP’nin yüzde 10’luk seçim barajını aşıp aşamayacağı tartışmaları oluşturmaktadır. Denilebilir ki seçim gündeminin asıl belirleyicisi AK Parti, CHP ve MHP değil; HDP’dir.

        Toplumda oluşan algı HDP’nin barajı aşacağı, CHP ve MHP’nin de oylarını artıracağı şeklindedir.

        Kamuoyu araştırmalarının ortaya çıkardığı ölçümler de aynı doğrultudadır. Nitekim 11. Cumhurbaşkanı Gül de, bundan kısa bir süre önce yaptığı konuşmada, “7 Haziran seçimlerinden muhalefetin güçlenerek çıkacağını, ancak tek parti iktidarının da devam edeceğini öngörüyorum...” şeklindeki sözleriyle HDP’nin barajı aşacağı, CHP ve MHP’nin de “oy”larını artıracağı algısına katkı yapmıştır. Oluşan bu algı “olgu”ya dönüşürse; muhalefetin güçleneceği ve 4 partinin TBMM’de yer alacağı bir siyasi kompozisyon, Anayasa değişikliğini de, başkanlık sistemi arayışını da gündemden düşürebileceği gibi yepyeni bir Türkiye’ye de kapı aralar ve böylece yeni hükümet senaryoları tartışılmaya başlanır.

        Sonuç olarak: 7 Haziran seçimlerinde belirleyici olan HDP’nin barajı aşıp aşamayacağıdır.

        Diğer Yazılar