Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) verilerine göre Ocak-Şubat-Mart döneminde işsizlik yüzde 11.3’le son 5 yılın zirvesine ulaştı. İşsiz sayısı 3 milyon 259 bin olarak açıklandı. Ancak umudunu yitirdiği için iş aramayı bırakan 2 milyon 535 bin kişiyle birlikte işsiz sayısı 5 milyon 794 bin kişiye ulaştı. Genç nüfustaki işsizlik oranı ise yüzde 20’yi buldu. Bunun anlamı Türkiye’de her 5 gençten biri işsizdir. Bu arada resmi rakamlara yansımayan işsizlik oranı da yüzde 22-23 bandına yaklaşıyor. İşsizlikle birlikte yoksulluk ve pahallılık da can yakıyor.

        Şanslı olup da bir işte çalışana verilen asgari ücret 949 TL, buna karşılık 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.301, yoksulluk sınırı da 4.238 TL’den başlıyor.

        TUİK’in 2013 yılı için hesapladığı, 835 TL olarak baz alınan “yoksulluk sınırı”na göre 22 milyon yoksul vatandaşımız var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamada “ekonomide 3 yıldır patinaj yapıyoruz” dedi.

        Ekonomi 3 yıldır ortalama yüzde 3 oranında büyüyor. Yüzde 3 seviyesinde büyümek demek bir anlamda “küçülme” demektir. İşsizliğe ve yoksulluğa çare bulmanın yolu yüzde 6-7 büyümedir.

        Türkiye büyümediği için işsizlik tavan yaptı, genç nüfusta işsizlik yüzde 20 seviyesine çıktı, resmi rakamlara göre gıda enflasyonu yüzde 14, gayri resmi rakamlara göre de yüzde 20’yi buldu, TL 1 yılda yüzde 15 değer yitirdi, 1 yıldır esnaf siftah etmeden dükkan kapatıyor. Resmi rakamlar yaklaşık 6 milyon kişinin işsiz, 22 milyonun yoksul ve 9.5 milyon kişinin de eline ayda 350 TL’den az para geçtiğini gösteriyor. Öte yandan “yoksulluk endeksi”nde 11,”demokrasi endeksi”nde 21, “basın özgürlüğü”nde de 55 basamak düşünce, 17. en büyük ekonomiden 19.’luğa indik.

        ESNAF SOLUK ALAMIYOR

        İşsizliğin, gelir dağılımındaki çarpıklığın, gelirdeki yetersizliğin ve yoksulluğun temel nedeni çok üretememek ve çok ihracat yapamamaktadır. Üretimi artırabilmek için de eğitim sistemini, hukuk ve adalet yapısını düzeltmek ve Avrupa Birliği standartlarına uygun hale getirmek gerekir.

        Yargı bağımsızlığı yoksa, adalet düzeni sağlıklı işlemiyorsa, eğitim de “çağdış”ı bir anlayışla şekillendiriliyorsa yerli sermayenin de, yabancı sermayenin de daha çok yatırım ve daha çok üretim yapmasına olanak yoktur.

        Tarımda ve sanayide ithalata bağımlı çarpık bir üretim modeli varsa üretim de, yatırım da yapılamaz. İşsizlik ve yoksulluk varsa, yatırım ve üretim de yetersizse küçük esnaf da iş yapamaz, soluklanamaz.

        Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu’nun kayıtlarına göre 2005 başından bu yana yaklaşık 10 yılda “sicil terki”ni yaparak faaliyetine son verenlerin sayısı 1 milyon 318 bin 218’e ulaşmış. Buna göre günde ortalama 350 dükkan ve küçük işyeri kapanmakta, yılda yaklaşık 130 bin esnaf ve sanatkar faaliyetine son vermekte ve 1 milyon 300 bin esnaf ailesi ile birlikte düşünüldüğünde 10 yılda 5-6 milyonluk nüfusun “mağdur” olduğu görülmektedir.

        Sonuç olarak: “Patinaj” yapan bir ekonomiyle huzur, refah ve güvenlik sağlanamaz.

        Diğer Yazılar