Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yarım yüzyılı aşkın bir süredir devam eden Avrupa Birliği (AB) süreci; Türkiye açısından stratejik bir hedeftir ve Cumhuriyetimizin de en önemli çağdaşlaşma projesidir. Bir süredir “durgunluk” döneminde olan Türkiye-AB ilişkilerine ivme kazandırılması ihtiyacı; belirlenen yeni stratejiyle güncellik kazanmıştır.

        Avrupa Birliği hedefi; Türkiye’yi medeni dünyayla kucaklaştırma idealidir.

        İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, çoğulculuk, çok seslilik, saydamlık, hesap verebilirlik, insan hakları; Avrupa Birliği ülküsünün (olmazsa olmaz) temel karakteristiğini oluşturmaktadır. Türkiye’nin Avrupa Birliği Politikası da, bu temel ilkelerle uyumlu olmak zorundadır.

        Gelinen noktada, Suriye’deki “iç savaş” sonucu meydana gelen ve 2,5 milyonunu Türkiye’nin barındırdığı mülteci krizi, Kıbrıs müzakerelerinde kaydedilen ilerlemeyle oluşan “çözüm umudu”; Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye yaklaştırırken Türkiye’de, demokratikleşme parametrelerini yeniden gözden geçirerek yeni strateji belirlemek noktasına gelmiştir.

        Bu bağlamda; Türkiye’nin belirlediği “Reform”, “Dönüşüm”, “İletişim” kilit sözcükleri, AB hedefinde “itici güç” olma işlevini sürdürecektir. Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesi, çoğulculuk, insan hakları, ifade özgürlüğü; öngörülebilir hukuk düzeni, şeffaflık ve hesap verebilirlik alanlarında ilerleme kaybetmesi; Türkiye’yi Avrupa Birliği hedefine yaklaştıracaktır. Türkiye’nin “Yeni Avrupa Birliği Stratejisi”nin üç “taşıyıcı kolon”u vardır. Bu “taşıyıcı kolon”lar;

        Siyasi reform süreci,

        Katılım sürecinde sosyo-ekonomik dönüşüm,

        AB iletişim stratejisi

        REFORMLAR NE ZAMAN BİTECEK

        Hukuk devleti, demokratikleşme, insan hakları, sivilleşme, özgürlük alanlarında daha ileri adımlar atmak ve bu siyasi reformları “kalıcı” hale getirmek şeklinde özetlenebilir.

        Siyasi alandaki reformlar gerçekleştirilirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ve AB müktesebatı göz önünde bulundurulacak, böylece Avrupa hukuk sistemine “uyum” sağlanacaktır.

        Böylece; demokrasinin tabanı ve vatandaşların özgürlük alanı genişleyecektir. Vatandaşların gelir düzeyinin ve hayat standardının yükseltilmesi, “orta sınıf”ın güçlendirilmesi, toplumun tüm kesimlerinin demokrasi ve kalkınma sürecine katılımının sağlanması hedeflenmektedir. AB süreci; sadece sosyo-ekonomik dönüşüme katkıda bulunmamakta, ayrıca devlet-vatandaş arasında ilişkiyi yeniden tanımlamakta, “sorumluluklar” üzerine kurulu vatandaşlık kavramı değişim sürecinde “haklar” üzerinden ifade edilmeye başlanmıştır.Türkiye’nin çehresini değiştiren siyasi ve sosyo-ekonomik reformları iletişim çalışmalarıyla destekleyerek gerçekleştirilen reformların toplum tarafından içselleştirilmesini sağlamayı ve AB ülkelerinde Türkiye’ye ilişkin “algı” ile “olgu”nun örtüşmesini öngörmektedir. Sonuç olarak: AB vizyonu; aynı zamanda Türkiye’nin çağdaşlaşma vizyonudur.

        Diğer Yazılar