Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Demokrasi, Değişim ve kardeşlik” sloganıyla gerçekleşen CHP Kurultayı; yenilenmeyi, toplumun değişik kesimlerine açılmayı, “devrimci ruh”la sıçrama yaparak “iktidar seçeneği” olma umudunu vermeyi ne yazık ki yine başaramamıştır.

        Ana Muhalefet Partisi CHP; durağanlık ve inandırıcılık sorunuyla karşı karşıyadır. CHP’de “parti içi demokrasi”den anlaşılan da; farklı fikirlere yer vermekten ve ülkenin gerçek sorunlarına çözüm aramaktan çok kendi iç yapısı içinde yıllardır olduğu gibi “hizipçilik” şeklinde uygulanmakta, Kongre ve Kurultay’da kimin Parti Meclisi’ne seçileceği üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaktadır. CHP’nin %25 kabuğunu kıramaması ve topluma umut vermeyen “zayıf ana muhalefet” konumunda olması; iktidara alternatif olamaması, demokrasiyi “denge ve denetim” niteliğinden uzaklaştırmış, parti içi muhalefeti hırçınlaştırmış ve iktidarı da “otoriterleşme” eğilimine itmiştir.

        Bu arada; Atatürk ilke ve devrimleri; CHP’nin kurucu felsefesi, ruhu ve kimliğidir.

        SESSİZ KALMASI

        CHP’de çok sayıda milletvekilinin bildiği, Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın “tanığı” olduğunu iddia ettiği, bir CHP milletvekilinin odasındaki Atatürk Resmini indirerek “çöp sepeti”ne atması olayı karşısında Kılıçdaroğlu’nun ve CHP yönetiminin bugüne kadar “sessiz” kalması, ancak; CHP kamuoyundan gelen baskıdan ve 20 eski CHP vekilinin “bildiri” yayınlamasından sonra, Kılıçdaroğlu’nun konuyu araştırması için “komisyon”a havale etmesi; CHP açısından da “talihsizlik” olmuştur.

        Bu durum CHP’nin Atatürk’ten, kuruluş felsefesinden uzaklaşmasından ve kendisini “inkâr” etmesinden başka bir şey değildir. CHP Kurultayı yine “umut” vermedi, toplumu etkileyemedi, yeni bir gündem yaratmadı, ülkenin olağanüstü koşullarına olağanüstü bir cevap oluşturamadı, kendisine “iktidar alternatifi” dedirtemedi, gelecek hikayesi yazamadı.

        Kılıçdaroğlu, kurultaydaki konuşmasında Erdoğan’a ilişkin sözlerinin tekrarı dışında yeni bir söylem geliştiremedi, örgütü motive edecek ve dünya kamuoyuna ulaşacak bir mesaj veremedi.

        CHP’de Kılıçdaroğlu’na karşı olan muhalefet cephesi güçlendi, hazırladığı 52 kişilik Parti Meclisi listesi 27 kişi ile delindi.

        Kılıçdaroğlu’nun listesinde yer alan adaylar 1.275 delegeden 386’sının ortalama %33’ünün oyunu alabildi. Buna karşılık delegelerin %67’si, üçte ikisi Genel Başkan’ın listesine oy vermedi.

        İZMİR DAMGASI

        Bunun anlamı; örgütün Genel Başkan’a gerekli “mesaj”ı vermesi ve belki de “son kez” uyarmasıdır. Bu arada; İzmir kurultaya 2 Genel Başkan Yardımcısı ve 1 Genel Sekreterle “damga”sını vurdu.

        Büyükşehir Başkanı Kocaoğlu’nun, “Bornova Belediye Başkanlığı’nda başarısız olduğu için aday göstermedik” dediği Ege-Koop Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, hem parti meclisi listesinde yer alarak seçildi; hem de CHP’nin Genel Başkan’dan sonra en önemli koltuğu olan Genel Sekreterlik görevine getirildi. 104 kişilik listede yer almayan Eski İzmir Milletvekili Erdal Aksünger de 2.sırada Parti Meclisi’ne seçildi, daha sonra da Genel Başkan Yardımcılığına getirildi. S. Sayek Böke de 1. sırada Parti Meclisi’ne seçilirken Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Bu tablo; İzmir’de CHP’deki “güç dengesi”nin Kocaoğlu’nu “mennun etmeyecek” şekilde değiştiğini göstermektedir. Sonuç olarak: CHP Kurultayı “son” değil parti içi dengelerin şekilleneceği “başlangıç”tır.

        Diğer Yazılar