Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kilis’teki iftar yemeğinde ve Nato Zirvesi’ne katıldığı Viyana’dan dönüşünde uçakta yaptığı konuşmada, “Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verileceğini” açıkladı.

        Başbakan Binali Yıldırım da AK Parti İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, “Bu memleketin aşını, ekmeğini bölüştüysek, ekmeğini büyütmek için gerekirse nüfusumuzu da artıracağız. Vatandaşlarımızın sayısını artıracağız” dedi.

        İçişleri Bakanı Efkan Ala da TBMM’deki konuşmasında, “faydalanacağımız Suriyelileri vatandaşlığa alacağız” açıklamasını yaptı.

        Bu açıklamalar; Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunda gerekli alt yapı çalışmalarının önceden başlatıldığını göstermektedir.

        Birleşmiş Milletler verilerine göre; Suriye nüfusunun yarısı çevre ülkelerde sığınmacı durumunda. Yani; neredeyse Suriye boşalmış durumda.

        Suriyelilere vatandaşlık vermek yerine Türkiye’nin, Suriye’nin ve Suriyeli insanların lehine olan Suriye’de barışın sağlanması, güçlü bir Suriye’nin yeniden inşa edilmesi ve Suriye’nin etnik kompozisyonunun bozulmaması daha yararlı ve gerçekçi bir politika olur.

        Türkiye’de 3 milyon Suriyeli sığınmacı konumunda. Onları vatandaşlığa alma durumunda sağlık, eğitim hizmetlerini sunmak ve iş imkanı yaratmak gerekmektedir.

        Oysa Türkiye, bu hizmetleri henüz kendi vatandaşına tümüyle sağlayamamıştır. İşsizlik, gelir dağılımı dengesizliği ve yoksulluk ciddi bir problem olarak önümüzde duruyor.

        Gelir dağılımı adaletsizliği açısından 34 OECD ülkesi arasında 31.sırada yer alan Türkiye’de halkın en zengin yüzde 20’lik kesiminin milli gelirden aldığı pay yüzde 46.6, buna karşılık en fakir yüzde 20’lik kesiminin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 4.9’da kalıyor. Bu; ciddi bir gelir dağılımı adaletsizliğidir.

        Ayrıca; ülkemizde işsizlik de büyük ve çözüm bekleyen bir problemdir. 100 üniversite mezunundan 25’i, 18 yaş üstü gençlerinde yüzde 20’si işsiz. 20 milyon yurttaşımızda yoksulluk sınırında yaşam kavgası veriyor.

        Öte yandan; Suriyeli nüfusun yoğun olduğu illerde yapılan araştırmalarda halkın yüzde 69’u Suriyeli göçmenler yüzünden işsiz kaldığını ve ücretlerinin düştüğünü söylerken, yüzde 60’ı da ödedikleri vergilerin göçmenlere harcanmasını istemediklerini gösteriyor.

        1.7 milyon yeni seçmen

        İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre şuana kadar kayıt altına alınan Suriyeli sayısı 2 milyon 733 bin 850. Bu, Türkiye nüfusunun yüzde 3.47’sinin Suriyelilerden oluştuğunu gösteriyor.

        Türk vatandaşı olduklarında seçme ve seçilme hakkını alacak Suriyelilerin nüfusu referandum, yerel ve genel seçimlerde etkili olabilecek bir orana geliyor. Suriyelilerin yaklaşık 1 milyon 700 bini 18 yaş üzeri gurubu oluşturuyor. Bu gurubun vatandaşlığa alınması durumunda 2019 seçimlerinde 1 milyon 700 bin Suriyeli potansiyel seçmen konumuna gelecek.

        Öte yandan; Suriyelilerin vatandaşlığa kabul edilmesiyle ülkenin demografik etnik yapısı değişmiş olacak.

        Bu değişim de; beraberinde ekonomik, sosyal ve demografik problemleri getirecektir.

        Sonuç olarak;

        “İsteyen Suriyelileri vatandaşlığa alacağız” yaklaşımı yerine; Suriye’de kalıcı bir barışın sağlanmasına çaba göstermek ve isteyen Suriyelilerin bu barış ortamında kendi ülkelerine dönmelerine uygun bir ortam hazırlamak daha insani ve Türkiye açısından da daha gerçekçi bir politika olur.

        Diğer Yazılar