Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Konut; sadece ekonominin itici, sürükleyici gücü değil; aynı zamanda dar ve sabit gelirlilerin konuta erişiminde sosyal boyutu olan sosyo-ekonomik içerikli bir “stratejik sektör”dür.

        Konuttaki durgunluk, bir yandan ekonominin diğer sektörlerine olumsuz yansırken öte yandan da; insanların en temel haklarından olan ev sahibi olma isteklerini de engellemektedir.

        İktisatçılar; büyümenin yavaşladığı, işsizliğin arttığı, enflasyonun yükselme eğilimine girdiği, ekonomik dengelerin bozulmaya başladığı dönemlerde konut sektörünün “teşvik” edilmesini önermektedirler.

        Diyebiliriz ki; konut sektörünün ucuz kredi, maliyetin azaltılması, imarlı-altyapılı arsa üretimiyle özendirilmesi; yatırımların önünü açarak büyümeye, kalkınmaya da uygun bir ortam hazırlamaktadır.

        Bunun tersine yüksek faiz ve çeşitli gerekçelerle “kredilerin geri çağrılması” gibi bankacılık uygulamaları; yatırımcının önünü kesmekten, ekonomiyi durgunluğa sürüklemekten, iflasları artırmaktan başka bir işe yaramaz.

        Bankalar halktan topladıkları mevduatı, dışarıdan sağladıkları kaynağı “daha az kâr” anlayışıyla halkın yararına kullanarak ekonomiye “ucuz kredi” enjekte ederlerse; ülke kalkınmasına ve insanların refahına daha çok hizmet etmiş olurlar.

        Bilindiği gibi; kalbimiz vücudumuza nasıl kan pompalıyorsa, bankalar da ekonominin kanı olan krediyi ekonomiye pompalayarak yatırıma ve üretime dönüştürmektedir.

        FAİZ İNDİRİM RÜZGARI

        Ucuz kredi; yatırımı ve üretimi teşvik eder. Bunun sonucunda da işsizlik azalır, ekonomi büyür, refah artar.

        Bu süreç; aynı zamanda da, işsizin iş bulması, konut sahibi olmayanın konut edinmesi, aşı olmayanın aşa kavuşması sürecidir.

        Böyle bir toplum refah toplumu, böyle bir devlet de refah devleti kimliğini kazanır.

        Yaşadığımız koşullar “daha çok kâr hırsı”nı değil; her sektörün, her kesin elini taşın altına koymasını, özveride bulunmasını öngörüyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bankalara konut kredisi faizlerini %9’a çekmeleri yönündeki ısrarlı çağırıları karşılığını buldu.

        Faizde indirim rüzgarı esmeye başladı.

        Bankalar peş peşe yaptıkları açıklamalarla konut kredisi faizlerini %1’in altına çektiklerini duyurdular.

        Faiz indiriminde kamu bankaları öncülük yaptılar.

        Kredilerdeki düşüş eğiliminin sürmesi bekleniyor.

        Konut kredilerinin psikolojik sınır olan %1’in altına inmesi; piyasalara canlılık getirecek, konut sektörüyle birlikte yaklaşık 300 yan sektör de bu süreçten olumlu etkilenecektir.

        Konut kredilerinde faiz indirimi; adı konmamış bir “kalkınma seferberliği”dir.

        CANLANMA OLACAK

        Bu süreçte; bankalar sürümden kazanacak, yatırımlar canlanacak, ekonomi büyüyecek, tüketici kazançlı çıkacak.

        Ancak; bankaların faiz indirimine gitmeleri, tek başına konut maliyetinin üzerindeki yükü azaltmaya yetmeyecek.

        Bunun yanında tapu harçlarının azaltılması, ruhsat ve iskan harçlarının da düşürülmesine ihtiyaç var.

        Konut maliyeti üzerindeki yük ne kadar hafifletilirse; dar ve sabit gelirlilerin konuta erişimi de o ölçüde kolaylaşır.

        Sonuç olarak: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizde indirim rüzgarı; ekonomiyi canlandıracak, vatandaşı da konut sahibi olmada umutlandıracak ve rahatlatacaktır.

        Diğer Yazılar