Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uluslar arası kredi derecelen dirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin kredi notunu bir basamak düşürdü.

        Ülke notumuz yatırım yapılabilir seviyeden, yatırım yapılması tavsiye edilemez” düzeyine indirildi.

        Bunun anlamı; Türkiye’nin borçlanma olanığının azalması, borçlanma kapasitesinin daralmasıdır.

        Moody’s’in Türkiye’nin kerdi notunu düşürme kararına en serin kanlı ve gerçekçi tepkiyi gösteren Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek oldu.

        Şimşek, “Moody’s’e verilecek en etkili cevap yapısal reformları gerçekleştirmek olacaktır”dedi.

        Uluslar arası kredi derecelendirme kuruluşuna “kızmak, not indiriminde kasıt aramak, ekonomiye olumsuz etki yapmayacağını, yatırımları engellemeyeceğini” söylemek yerine “yatarım yapılamaz ülke seviyesine indirilme” nedenleri üzerinde durmak; Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in belirttiği gibi yapısal reformları zaman geçirmeden yapmak en gerçekçi bir yoldur.

        Çünkü; Türkiye’den tahvil, bono ve hisse senedi alacak, bir anlamda borç verecek yabancı yatırımcılar; Moody’s’in notuna bakarak Türkiye’ye yatırım yapma kararı verecekler, ya da vermeyecekler.

        DÜNYANIN SONU DEĞİL

        Bilindiği gibi; Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşlarının esas müşterisi; finansal yatırım yapacak yabancı yatırımcılardır.

        Moody’s Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılamaz” seviyesine indirerek müşterilerine “Türkiye’nin döviz gelirlerinin döviz giderlerini karşılamadığını, sürekli dış borcunun arttığını, bütçesinin açık verebileceğini, dolayısıyla (riskli ülke) sınıfında olduğunu” söylüyor.

        Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in vurguladığı gibi; “Moody’s’in kararı ekonomimiz üzerinde olumsuz etki yapar, büyümeyi bir puan aşağıya çeker, ancak; dünyanın sonu değildir.”

        Yeniden “yatırım yapılabilir ülke statüsü”ne sahip olmamızla yapısal reformları gerçekleştirmemiz arasında doğrudan ilişki vardır.

        Türkiye’nin ekonomide, eğitimde, demokraside, yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği alanlarında reforma ihtiyacı var.

        ÇÖZÜM İHRACAT

        Katma değeri yüksek, ileri teknolojiyi ürünü olan malları ihraç etmeliyiz.

        Örneğin; bugün bir tır dolusu domates satıp ancak bir “cep telefonu” alabiliyoruz.

        İhracatımız yükte ağır, pahada hafif bir modeldir. Bu modeli değiştirmek zorundayız.

        Tasarruf eğilimini artıran, üretken yatırımlara öncelik veren, tüketime, ithalata değil de üretime dayalı modeli esas alan ekonomik yapıyı oluşturmalıyız.

        Eğitim reformu yaparak “ara elaman” yetiştirecek “teknik eğitime” ağırlık vermeliyiz.

        Üniversitelerimizi sadece sayısal olarak değil nitelik olarak da gelişmiş ülke üniversiteleri düzeyine çıkarmalıyız.

        Bu arada; çoğulcu, katılımcı, demokrasi, yargı bağımsızlığı, öngörülebilir hukuk güvenliği, özgürlük alanının genişliği, uzlaşma kültürü, siyasal istikrar; kredi derecelendirme kuruluşlarının not değerlendirmesinde etkili olan parametrelerdir.

        Sonuç olarak: Ekonomik reformlarla demokratik reformların biri diğerinin (olmazsa olmazı)dır. Kaliteli demokrasi, özgürlük, hukuk güvenliği, makro ve mikro dengeleri sağlam ekonomi; hem Türkiye’nin kredi notunu yükseltir, hem de ülkemizi yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi haline getirir.

        Diğer Yazılar