Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Turizm; sadece deniz; güneş ve kum turizminden, “her şey dahil” turizminden ibaret değildir.

        Günümüzde turizmde çeşitlilik ve özellikle de inanç, tarih, sağlık, doğa ve av turizmi; nicelikten çok daha nitelikli, bol para harcayan turistler için daha çok çekicidir, ilgi odağıdır.

        İnanç, kültür, tarih ve doğa için gelen ve çok para bırakacak Avrupa’lı, ABD’li ve Uzakdoğu’lu turist tercih sebebimiz olmalı; turizm tanıtımını da bu eksende yapmalıyız.

        TARİH FIŞKIRIR

        Türkiye’de, özellikle de İzmir’de, Ege’de toprağı sıksak tarih fışkıracak.

        Ülkemiz, İzmir ve Ege; bir kültür ve tarih hazinesidir, adeta “açık hava müzesi”dir.

        Aklımıza gelen ilk sorular acaba inanç, tarih, kültür zenginliğimizden, yer altı termal varlığımızdan “bacasız sanayi” diye tanımlanan turizmde ne kadar yararlanabiliyoruz?

        Tanrının ve tabiatın bize bahşettiği bu zenginliğimizi ve gücümüzü etkili bir biçimde ve yeterince tanıtabiliyor muyuz?

        Devlet, özel sektör ve toplum olarak turizm bilincine ne ölçüde sahibiyiz?

        Ne var ki; bu sorulara doyurucu, tatmin edici bir cevap veremiyoruz.

        Bu arada; “her şey dahil” konseptiyle ağırladığımız turist, otelin dışında herhangi bir harcama yapmıyor, bölge ve yöre esnafının kalkınmasına katkı sağlamıyor.

        Ayrıca; havaalanıyla otel arasında gidip gelen “her şey dahil” konseptiyle misafir ettiğimiz turist, ülkemizin, bölgemizin özelliklerini, güzelliklerini, Anadolu insanının konuk severliğini, Anadolu’nun otantik güzelliğini göremiyor, inanç, tarih ve kültür zenginliğimizi keşfedemiyor, dolayısıyla; turizm potansiyelimizi tanıtamıyoruz.

        İnanç turizminde İzmir’in potansiyeli çok yüksek, ancak ne var ki; bu potansiyelimizi değerlendiremiyoruz. Bu yüzden de, İzmir’in her türlü zenginliğine karşın “turizm pastası”ndan aldığı pay; artmak bir yana her geçen yıl biraz daha azalıyor.

        İnanç turizmi potansiyelimizi neden değerlendiremediğimizi kendi kendimize sormalıyız.

        Dünyanın ilk 7 kilisesi Ege Bölgesi’ndedir.

        Dünyada, aynı sokakta 5 sinagoğun olduğu İzmir’deki Havra sokağı gibi bir sokak daha yok. Aynı şekilde Sart Manisa dünyanın en eski yerleşim yerlerinden.

        Efes’te kütüphanenin basamaklarında Yahudilerin kutsal sembolleri var.

        Bu inanç turizminin bulunduğu yerleri yeterince tanıtamıyoruz.

        Ciddi bir tanıtım politikamız ve stratejimiz yok. Lobicilik faaliyetini bir türlü beceremiyoruz.

        TANITIM PLANLAMASI

        Bu yıl turizm sezonunu bitirdik. Önümüzdeki yıla kapsamlı bir tanıtım planlamasıyla ve etkili bir lobicilik faaliyetiyle girmeliyiz.

        Bin yıllık tarihe ve kültüre sahip, çeşitli uygarlıkların kesişme noktası olan, toprağını sıksak uygarlık fışkıracak bir açık hava müzesi niteliğindeki İzmir ve Ege’de nicelikten, sayıdan çok gittiği yere para bırakan; kalkındıran nitelikli, turiste ihtiyacımız var.

        Turizm problemi; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tek başına çözebileceği bir problem değildir. Turizm; devlet çapında Bakanlıklar arası koordinasyon ve işbirliğiyle ele alınması gereken bir konudur.

        Sonuç olarak: Turizm; vizyoner bir bakışla, bilinçlenmeyle, eğitimle, partiler üstü anlayışla ve bilimsel, çağdaş tanıtım yöntemleriyle ekonominin itici gücü olabilir.

        Diğer Yazılar