Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), enflasyon hesaplamasındaki yöntemi değiştirerek yaptığı güncellemeyle gıda harcamalarının “enflasyon sepeti”ndeki ağırlığını düşürdü.

        Daha açık bir anlatımla; TUİK, gıda fiyatlarındaki artışın enflasyon üzerindeki etkisini kağıt üzerinde azalttı.

        Ancak; gerçek olan gıda fiyatlarındaki yükselişin dar ve sabit gelirlilerin yaşamını daha pahalı hale getirerek zorlaştırdığıdır.

        TUİK; vatandaşın gelirinin yüzde 21.77’sini gıda harcamalarına ayırdığını varsayıyor.

        SABİT GELİRLİLER

        Oysa; biliyoruz ki, nüfusumuzun büyük bir bölümünü oluşturan dar ve sabit gelirli işçi, memur ve emekliler, gelirlerinin en az yarısını karınlarını doyurmak için mutfak harcamasına ayırıyorlar.

        Bu arada; gıda fiyatlarındaki mevsimsel değişimler de enflasyon hesabında dikkate alınmıyor.

        Sanki domatesin, patlıcanın, kabağın, fasulyenin fiyatı Temmuz’da, Ağustos’ta ne ise Ocak’ta, Şubat’ta da aynıymış gibi işlem yapılıyor.

        Oysa; domatesin, patlıcanın, sivri biberin kilogram fiyatı yaz mevsiminde ortalama 1-2 TL’den satılırken kış mevsiminde marketlerde, manavlarda 8-10 TL’den satılıyor.

        Öte yandan; enflasyon hesaplamasında gıda fiyatlarının ağırlığı azaltılırken bunun yerine her ay bir “derin dondurucu” alıyormuşuz gibi, hesap yapılarak enflasyon düşük gösteriliyor.

        BİR GECEDE 2 BİN DOLAR

        Geçtiğimiz Aralık ayında enflasyon hesaplamasında olduğu gibi, milli gelirin hesaplanma yöntemi de değiştirildi.

        Fert başına düşen milli gelir, bir gecede 2 bin dolar artarak 9 bin dolardan 11 bin dolara yükseltildi.

        Böylece; bir taraftan “kağıt üzerinde” enflasyon düşerken milli gelir de artmış olacak.

        Bu hayatın gerçeğiyle örtüşmüyor. Bunun yanında; Merkez Bankası, 2017 tüketici enflasyon tahminini yüzde 6.5’dan yüzde 8’e, gıda enflasyonu tahmini de yüzde 7’den yüzde 9’a kadar yükseltti.

        Enflasyon ve milli gelir hesaplama yönteminin değiştirilmesiyle ne vatandaş zenginleşti, ne de fiyatlar düştü.

        Tersine; dolar kurundaki kontrol edilemeyen artışla fakirleştik, enflasyon düşmedi, çarşıda-pazarda fileleri doldurmak için daha çok para harcamak zorunda kaldık.

        Öte yandan; Başbakan Binali Yıldırım; referandum stratejisini belirlemek için bakanlarla yaptığı toplantıda, “Kampanya sırasında üzerinde duracağımız iki şey, ekonomi ve terör olacak.”dedi.

        Başbakan Yıldırım, vatandaşın nabzını tutan gerçekçi bir siyasi figürdür, tespiti ve yaklaşımı doğrudur.

        Sonuç olarak: Kağıt üstündeki rakamlar değil; hayatın gerçeği önemlidir.

        Diğer Yazılar