Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Toplumun giderek kanıksadığı “kadın-erkek eşitsizliği”, aslında çözüm bekleyen en acil problemlerimizden biridir. Bu problemi çözmeden “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”ni sağlayamayız.

        Sorunun kaynağında çocuklarımıza erken yaşta, eğitim çağında toplumsal “cinsiyet eşitliği kavramı”nı öğretemediğimiz gerçeği var.

        Kadın-erkek eşitsizliği eğitim alanında ortaya çıkıyor.

        Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)nun verilerine göre; 18-24 yaş aralığındaki erkeklerin yüzde 26.6’sı eğitim sisteminin içindeyken kadınların yüzde 18.9’u eğitim olanaklarından yararlanıyor.

        İstatistikler gösteriyor ki; eğitim, istihdam, iş, ücret, ev işleri gibi birçok alanda kadın-erkek eşitsizliği var. Üstelik; toplum olarak da bu eşitsizliğe “alıştık”, “yadırgamaz” duruma geldik.

        Gazete sayfalarında, televizyon ekranında en sık rastladığımız haber ve görüntüler; şiddete, istismara, cinsel tacize, tecavüze uğrayan, ayrıldığı ya da ayrılmak istediği eşi, sevgilisi tarafından katledilen, töre cinayetlerine kurban edilen kadınlara ilişkin haber ve görüntülerdir.

        Daha da acısı; devlet, kadınları koruyamıyor, can güvenliğini, yaşama hakkını garantiye alamıyor.

        Birleşmiş Milletler (BM)in “İşte Eşitlik Bildirgesi”, “Kadın Güçlendirilmesi İlkeleri”; ne yazık ki; ülkemizde “uygulama alanı” bulmuyor.

        Öte yandan; toplum olarak empoze ettiğimiz değerler, kalıplaşmış katı ön yargılar; kadın-erkek eşitsizliğini arttırıyor.

        RAKAMLARA DİKKAT!

        Dünya Ekonomik Forumu’nun “cinsiyet uçurumu” raporuna göre; Türkiye’de kadınların yüzde 68’i ortaokul mezunu bile değil.

        5.6 milyon kadın hiç okuma yazma bilmiyor, ya da az biliyor. Çalışabilecek yaşta olan 27 milyon kadından sadece 7.7 milyonu çalışıyor.

        Aynı işi yaptıkları halde erkekler, kadınlardan yüzde 20 oranında daha çok ücret alıyor.

        Üniversite rektörlerinin yüzde 7’si, valilerin yüzde 2’si, yüksek yargı mensuplarının yüzde 14’ü kadın. Görüldüğü gibi; her alanda “kadın-erkek eşitsizliği” kronikleşen sorunlarımızdan biri olmuş, “eşitsizlik” ön sıralarda yer almış.

        Kadın-erkek eşitsizliği konusunda yerleşmiş algıları değiştirerek eğitimler vererek, çalışma ortamını kadınlara göre dönüştürerek, kadını önceleyerek “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”ni sağlayabiliriz.

        Sonuç olarak: “Kadın-erkek eşitliği” Türkiye’nin önündeki kilitli tüm kapıları açar. Bu süreç de en önemli görev de erkeklere düşer.

        Diğer Yazılar