Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kılıçdaroğlu’nun 25 günde Ankara-İstanbul arasında 432 km yol yürüyerek 862 bin adım attığı barışçı ve kapsayıcı “Adalet yürüyüşü”; CHP’nin çok partili demokratik yaşamda organize ettiği en kapsamlı ve “radikal” bir eylem olarak tarihte yerini aldı. Ancak; Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olarak Ankara’dan başladığı “Adalet yürüyüşü’nü 25 gün sonra,9 Temmuz’da,İstanbul’da; Maltepe Meydanı’nda bu kez “lider” olarak milyonlara hitap edip tamamladığı değerlendirme, biraz “iyimser” yaklaşımdır. Bu arada; “Adalet yürüyüşü”nün 25 gün boyunca herhangi bir şiddete mahal vermeden güvenli, barış ve hoşgörü ortamında “olaysız” şekilde devam edip; “milyonluk” bir mitingle de sona ermesi; demokrasinin eriştiği “olgunluk” düzeyinin bir göstergesidir.

        Teslim etmek gerekir ki; Kılıçdaroğlu, yürüyüşün meşruluğunu korumak için olağanüstü çaba gösterdi, sızmalara karşı sürekli alarmda oldu, protestolara alkışla karşılık verdi. Ayrıca; Kılıçdaroğlu yürüyüş sırasında Türk Bayrağı, Atatürk Posteri ve adalet pankartı dışında hiçbir flama, pankart ve postere izin vermediği gibi; “hak, hukuk, adalet” dışında da başka bir slogana müsaade etmedi. Adalet Yürüyüşü; hoşnutsuzluğu ve tepkiyi şiddete başvurmadan ifade eden barışçı bir eyleme dönüştü. Yürüyüş “adalet arayışı”ndan ortaya çıktığına göre; adaletin tecellesinde bir problem var demektir.

        SON DEĞİL; BAŞLANGIÇ

        Adalet ve demokrasi yapışık ikiz kardeş gibidir. Adaletin olmadığı yerde demokrasi, demokrasinin olmadığı yerde de adalet yoktur. Adalet; devletin temeli, toplumun ve özgürlüklerin de “ortak payda”sıdır. Öte yandan; Kılıçdaroğlu, Maltepe Meydanın’da milyonlara,”9 Temmuz bir son değil; başlangıç... Demokrasi mücadelemiz bugün başlıyor” şeklindeki sözleriyle, önümüzdeki günlerde de “demokrasi direnişi”nin devam edeceğini haber veriyor. Bu arada; Kılıçdaroğlu yürüyüş sırasında İtalyan basınına verdiği söyleşide,”bundan sonraki eylemleriniz ne olacak?” şeklindeki bir soruya karşılık da, “bundan sonra yapacağım eylem tek başıma oturma eylemi olacaktır.” dedi. Yürüyüşün doğuracağı sonuçlara baktığımızda da; gördüğümüz manzara şöyledir: Kılıçdaroğlu, bu yürüyüşle AK Parti’nin politika ve uygulamalarından memnun olmayanlara CHP’yi adres olarak gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşle adaletin; demokrasinin, devletin, toplumun ve özgürlüklerin “ortak payda”sı olduğu algısının yerleşmesine toplumsal zemin oluşturdu. Barışçı kitlesel yürüyüş, demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğünün önemini siyasal iktidara, muhalefete ve topluma bir kez daha hatırlattı.

        Sonuç olarak: Kılıçdaroğlu CHP tarihine yeni bir sayfa açarak “şimdiki CHP, eski CHP değildir” dedi.

        Diğer Yazılar